Giriş
(15)

ilk 6 ayda kaç kitap okudunuz ve en sevdiğiniz hangisi oldu?

m e b
selamlar.2025 yılı için kendime okuma listesi yapmıştım ve onu bitirdim.yeni listeme fikir olması açısından sizlerden gelecek cevaplardan da faydalanmak için bu soruyu soruyorum.1. bu sene içinde şu ana kadar kaç kitap okudunuz?2. içlerinden en sevdiğiniz bir ya da iki tanesini yazabilir misiniz?ben
selamlar.

2025 yılı için kendime okuma listesi yapmıştım ve onu bitirdim.
yeni listeme fikir olması açısından sizlerden gelecek cevaplardan da faydalanmak için bu soruyu soruyorum.

1. bu sene içinde şu ana kadar kaç kitap okudunuz?
2. içlerinden en sevdiğiniz bir ya da iki tanesini yazabilir misiniz?

ben 2025 yılı içinde şu ana kadar 123 kitap okudum. en beğendiklerim uzunharmanlar'da bir davetsiz misafir ve pir-i lezzet olabilir (aslında daha fazla ama bu ikisini seçiyorum.)

not: akademik, kişisel gelişim, belli bir alana yönelik eserler okuyanlar ikinci soruyu es geçebilirler.
0
m e b
(01.07.25)
6 tane okumuşum

viran dağlar-necati cumalı çok beğenmiştim.
0
biravekahve
(01.07.25)
6 tane okudum. hepsi birbirinden güzeldi seçemiyorum hangisi olacağını.

herhalde oyumu gene de nar ağacından kullanacağım ya. torpil geçeyim ırkdaşıma.

nazan bekiroğlu - nar ağacı diyorum.
0
drako
(01.07.25)
6 ayda 123 kitap nasıl okudun ya??? :O

Haftada 2 kitap okusan ayda 8 kitap ve 6 ayda da 48 kitap eder.

Ben 6 ayda taş çatlasın 50 kitap falan okuyabilirim ancak.

Bir kitabı tam sindirmeden yenisine nasıl geçtin?
0
anaphylacticshock
(01.07.25)
@anaphylacticshock:

hedefimi koyduğum an sosyal medya hesaplarımı dondurdum, sadece ama sadece kitaplara odaklandım. aslında matematiksel istatistiği aşağıda eklediğim bağlantıdan görebilirsin.

ben de anlamadan okuma taraftarı değilim :)

prnt.sc
0
🌸m e b
(01.07.25)
1. yaprak dökümü / resat nuri güntekin

:( okumaya geri dönüyorum. cok saldim 2-3 yildir falan.
0
sonsuz
(01.07.25)
26.
asiye nasıl kurtulur?
0
black holes in the sky
(01.07.25)
25 kitap okumuşum
Şükran Yiğit - Burası Radyo Şarampol en sevdiğim oldu şimdilik
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(01.07.25)
9 tane okudum. En beğendiğim Isaac Asimov - işte tanrılar
0
FreSh
(01.07.25)
1. en az 14 tane okudum, hatırlamaya çalıştıkça artıyor.

2. aziz nesinin zübük kitabı beklentilerimin ötesinde çıktı, ayrıca mihail bulgakov'un genç bir doktorun notlarını çok beğendim.
0
yemrem
(01.07.25)
0.5 kitap okudum, bir tane kitaba basladim yarisina geldim biraktim, herzamanki gibi baydi.

ogrencilik zamanlarimda cok okurdum, bir faydasini gormedim pek.

overrated bir aktivite.
0
cooperr
(01.07.25)
1. 4 ya 4. burada neler yaşanıyor? Benden fazla okuyan herkese yazıklar olsun diyorum. 123 sayısını zaten görmezden geliyorum :(

2. Raymond Chandler - Büyük Uyku
0
don baba donelim
(01.07.25)
3 kitap okudum, harari'nin nexus eserini beğendim.
0
adivar
(01.07.25)
kitap okumuyorum, eksikliğini hissetmiyorum.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(01.07.25)
Saymadım ama 30 civarı olması lazım.

Paul Auster'in tüm külliyatını okudum. Bu adam niye her kitabında aynı hikayeyi anlatıyor düşüncesiyle ne kadar büyük bir yazar olduğunu keşfetme duygusu arasında gidip gelmek güzel bir deneyimdi.

Kayıp Zamanın İzinde'yi 22 yıl sonunda bitirdim.

Roza Hakmen'in Don Quixote çevirisinin tadı damağımda kaldı.

Barış Bıçakçı'ya ısınamadım.

İlyada ve Odysseia'yı nihayet okudum. Ne çok referans yapılıyormuş, yeni yeni fark ediyorum.

İlk aklıma gelenler bunlar oldu.
0
auroraaurora
(02.07.25)
(34)

Leman dergisi

kizil karga
Provakasyon mu yapıyor sizce şu karikatürle yoksa sıradan bir yayın mı?Provakasyon mu sorusu şu nedenle soruyorum biliyorsunuz peygamberin yüzünü resmetmek heykelini vs yapmak caiz kabul edilmiyor, tabii biz her şeyi uçlarda yaşadığımız için bu konuya gereğinden fazla hassasiyet gösteriyoruz, böyle
Provakasyon mu yapıyor sizce şu karikatürle yoksa sıradan bir yayın mı?

Provakasyon mu sorusu şu nedenle soruyorum biliyorsunuz peygamberin yüzünü resmetmek heykelini vs yapmak caiz kabul edilmiyor, tabii biz her şeyi uçlarda yaşadığımız için bu konuya gereğinden fazla hassasiyet gösteriyoruz, böyle bir ortamda yüzünün gösterildiği bir karikatürü yayınlamak bilinçli bir eylem mi sizce Charlie Hebdo gibi sonuçları olur mu?

x.com
0
kizil karga
(30.06.25)
Kasti yapılmış bence. Leman bu ülkenin en köklü mizah dergilerinden ve çizerleri bu gibi konularda nasıl davranılması gerektiğini bilen kişiler.

Bunu böyle açık açık yaptılarsa vardır bir amaç.
0
runaway
(30.06.25)
Dogru söylemis leman.
0
sonsuz
(30.06.25)
yav karikatürde bişey yokmuş sansürlü haberi görünce bi halt var sanmıştım. Eğer peygamber resmedildiyse bir grubun eleştirmesi rahatsız olması da hadi normal karşılanabilir (dergi açıklama yapmış değil diyor, halktan ölen olan bu isimdeki kişiler vs. ama karşındakinin anladığı kadarsın)

Ben daha çok bakanların attığı twitlere takıldım.
0
nhk ni youkosu
(30.06.25)
Muhtemelen ülkeyi karıştırmak isteyen birileri tarafından fonlanan bir dergi. Dergiyi linçleyen dinciler de dergi de masum değil.
0
messina123
(01.07.25)
messina+1

iki taraf da kapatilsin.
0
gule gule
(01.07.25)
şu dönemde bunu çizmek aptallıktan başka bir şey değil diyeceğim ama provoke etme amaçlı olduğu belli. aklı başında adam provoke olmaz tabii de, şuna bakıp provoke olacak en az 20 milyon insanın olduğunu biliyorsun şu ülkede. bana ne provoke olsunlar, ortalık karışsın, ben de ünlü olayımdan başka hiçbir anlamı yok. aferin iyi bok yediniz madalyası takılması lazım. onu çizince bir anda tüm sorunları çözdük ülkede, muhteşem bir noktaya dikkati çektiler.
0
lifeisopeth
(01.07.25)
O kadar kirli bir siyaset var ki ben de kasti yapıldığını düşünüyorum. Türkiye’de yaşayan kime sorsan Muhammed isminden tetikleneceklerini bilir. Zaten akp oyları ne zaman düşmeye başlasa din kartı devreye sokuluyor.
0
ekimoloji
(01.07.25)
Provakasyon var. Net. Tartışmaya dahi kapalı bir durum. Çizme emrini veren de ibda c piçlerin örgütleyen de aynı ajans
0
topkapiaksaray
(01.07.25)
Dergi zaten para yapamıyor artık. Uzun zamandır batık bir dergi. Ne yapsak falan diye bir yerlerden para almış olabilirler. Çizen kişi Leman'daki en uysal ve apolitik çizerdir
0
runaway
(01.07.25)
Kesinlikle kasıtlı yapılan bir şey.
Geçmişte de buna benzer şekilde bazı örnekler oldu.
sanat/mizah adı altında topluma yedirilmeye çalışılıyor.
Toplum da öyle her zaman yemiyor.
Sayelerinde olaylar çıktı.

YouTube da bazen denk geldiğim ve bu tür toplum değerlerini içeren kırmızı çizgilere yaklaşan ve başına neler geleceğini bildiğinden duracağı yeri bilen stand up cıları da görüyoruz.
0
diyecevaplandı
(01.07.25)
bilerek yaptılarsa vahim değilse daha da vahim. ülkenin en ufak bir şeye bile tahammülünün olmadığını göremiyor olamazlar herhalde. bu haftanın gündemi de böylece belirlenmiş oldu.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(01.07.25)
siyasal islamci götler buraya da dadanmis.
0
feastofthedamned
(01.07.25)
karikatürde hakaret yok
böyle bir karikatüre, tasvire gerek yok
zaten 26 haziran çıkıp 4 gün sonra organize şekilde gündeme geliyor
böyle şeylerin yayılmadan engellenmesi lazım
0
mantık
(01.07.25)
Karikatüre hak vermemek elde değil. Iki taraf aslında birbirinin kardeşi ve iki taraf da ölüyor demiş. Savaşa ve vahşete karşı bir duyar içeriyor yani. Anlatılanı çoğu kişi anlamıyor sanırım.
0
osssy
(01.07.25)
Bir tarafta ölen Muhammed, diğer tarafta Musa. Selam veriş, alış şekilleri bile aynı ama aynı savaşta farklı saflarda can veriyorlar, denmek istenmis.
0
sekizdokuzon
(01.07.25)
Bir de bu bir din savaşı değil artık diyorlar tabii.
0
sekizdokuzon
(01.07.25)
biz vatandaşları çizdik diye yan çizmişler ama peygamberleri ifade etmişler. din diyanetle işim yok ama kalkıp böyle sıkıntılı bir ülkede sonunu düşünmeden böyle paylaşım yapıp şeriatçıların sokaklarda hak arıyoruz ayağına kudurmasına vesile oldukları için çok umurumda değil.
0
buenosdias
(01.07.25)
İnsanımız zaten siyasal islamcıların ablukasındayken böyle bir çıkışta bulunmaları aptallık, eğer dedikleri gibi "sadece isim benzerliği" olsa bile bu "isim benzerliğinin" böyle sonuçlarının olacağını tahmin edemeyecek olmaları daha büyük aptallık, eğer aptallık yapmadıklarını düşünüyorlarsa o zaman insanlar kasıtlı olarak yaptıklarını düşünmek zorunda kalıyor. Umarım Özgür Özel bir de bu işi savunmak zorunda kalmaz o zaman konu bambaşka noktalara taşınabilir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(01.07.25)
Siyasal islamcıların hassasiyetinin ve mağduriyetinin sonu gelmez. Bugün karikatürden alınırlar, yarın ramazanda yemek yedin diye, öbür gün sınıfta erkek var diye, diğer gün şu bu. Bunun bir sonu yok. Bu ülke laik bir ülke. Hiçbir siyasal islamcı havlaması, anayasal olarak garanti altına alınmış bu gerçeği değiştiremez. Yapılmak istenen hassasiyet pornosuyla sürekli cephe genişletmekten başka bir şey değil.

Bugün istiklal caddesi ortasında polis korumasında cam çerçeve indirilmesine, kemalist insanlara ölüm sloganları atılmasına izin veren, sonra da aynı anda tüm bakanların sıraya dizilerek twitler atmasına gündemi buraya taşımasını normal görüp bu karikatürü linçleyen herkes de bu değirmene su taşır. Bugün polis korumasıyla şeriat sloganı atanların yarın polis korumasıyla senin kapına dayanmayacağının ne garantisi var? Milletin tapulu malına çökülüyor, polis jandarma kuvvetinin arkasından şeriatçı köpekler havlıyor, ama biz gidip yau şu lemancılar da ağzımızın tadını niye bozdu ki şimdi falan diyorsunuz. Gözünüzü açmanız için daha ne olması gerekiyor acaba.
0
thracia
(01.07.25)
@thracia, bizden farkli olarak ne yapiyosun mesela konuyla ilgili? yada tam olarak neyi savunuyorsun herkes bu tarz ortaligi gerecek seyler paylasmasini mi savunuyorsun?
0
buenosdias
(01.07.25)
provokasyon olarak görmüyorum ben bunu; gayet de eleştirel tespit kisvesi altında bilinçli bilinçli aptal cesaretiyle yapılmış bir şey ama hamama giren terler, yapacak bir şey yok.

dergiden gelen açıklamaya bakarsak "sav" ifadesini bile unutmayacak hassasiyetteler ama ne hikmetse karikatürde muhammed isminin (hele musa ismiyle birlikte) başka yönlere çekilebileceğini hiç ama hiç öngörememişler. r yaptıkları ikinci nokta da şu; muhammed dünyada en çok kullanılan müslüman ismi diye seçilmiş, peki aynı istatistik/klişe neden yahudi için kullanılmadı?

bu noktadan bile bakılırsa kastettikleriyle açıklamaları örtüşmüyor bana göre.


ayrıca, inanmayanların veya müslüman olmayanların "yine mağdur olmuşlar" demelerinden de gına geldi artık. senin hassasiyetin yok diye ne yapalım, benim hassas noktalarıma dokunmalarına ses mi çıkarmayayım? oldu olacak bir liste yayınlayın da ne konuda hassasiyet göstermemiz gerekli ya da gereksiz, hem öğrenelim hem de sizden icazet alalım.
0
m e b
(01.07.25)
Bu şiddeti gösteren kişiler karikaturu okuyup da "tamam, içerik aslında iyiymiş, kusura bakmayın" diyecek değil.
Resmedilmiş olması yeterli.

Charlie hebdo olayini bir karikaturist duymamışsa başka bir mesleğe yönelmeli.

Derginin de bir sürü editörü vs var, bir kişi çıkıp bu olay başımıza iş açar diyememiş mi, mümkün değil.
Bana komplo gibi geliyor.
0
WithWorth
(01.07.25)
"Iki taraf aslında birbirinin kardeşi ve iki taraf da ölüyor demiş"

böyle bir durum yok
ortada her şeyden önce orantısız bir güç savaşı var
18bin çocuk öldürmeyi, insanları aç susuz bırakmayı, evlerini yıkmayı yahudilik dini ve 2 taraf da Allah'a inanıyor şeklinde değerlendiremeyiz
günah işleyen cezasını görecek ister inanan olsun ister inanmayan ve böyle bir din kardeşliği yok
0
mantık
(01.07.25)
@buenosdias sizden farklı olarak leman'ı, karikatürü çizenleri suçlamıyorum mesela. Siyasal islamcılar her hassasiyet diye ağladığında onların arkasına sıralanmak ve hak vermek yerine insanların fikirlerini söylemesini savunuyorum. Daha hakim önüne bile çıkmamış, bir suçu olup olmadığı belli olmayan insanların iç işleri bakanı tarafından "alçak" diye nitelendirilerek karga tulumba göz altına alınmasından rahatsız oluyorum ve bunu dile getiriyorum. Kalkıp da tüm fikirlerini ve düşüncelerini siyasal islam hassasiyetini gözetecek şekilde otosansür uygulamıyor diye insanları suçlamıyorum mesela sizden farklı olarak.

Bu ülkede hukuk zaten ayaklar altında. Ama bunu her yaptıklarında bu durumu normalleştirmek, bu değirmene su taşımak demektir. Bir suç varsa buna mahkemeler karar verir -her ne olursa olsun- Bir bakan, suçu kesinleşmemiş hiç kimseye alçak diyememeli. Bunu normalleştirmenin nelere yol açtığını göremiyor musunuz? Sizden farklı olarak bunu her ne şart altında yaşıyor olursak olalım normal kabul etmiyorum ve bunu da söylüyorum.
0
thracia
(01.07.25)
thracia +1

Birkaç sene önce bir AVM'deki cinsiyetsiz tuvaletleri baskıyla kaldırttıklarında birebir bunlar geçmişti aklımdan. Yarın kutsal aylarında yemek yendiği, ertesi gün içki içildiği için gelecekler. Bu bir kısım sözümona seküler kesimin aman ağzımızın tadı kaçmasın, mütedeyyin kesimin hassas duyguları incinmesin kaypaklığından tiksiniyorum.

Her cephede savaşmak gerekiyor bu 'Senin hiçbir şeyine saygım yok. Sen benim her şeyime saygı duyacaksın.' zihniyetiyle.

Konuyla alakasız, dün bir Ürdün filmi izledim. Medeni kanunun ve laiklik ilkesinin benimsendiği bir ülkede yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha fark ettim.
0
auroraaurora
(01.07.25)
@thracia, burdaki fark su. durduk yere kudurmadilar. leman gidip comak soktu ve seriatcilari sokaga doktu. huzurumu bozmasinlar diye bir derdim yok; ama leman'in futursuz davranisini da, sirf duzene, baskilara karsi durus olarak savunmak bana aptalca geliyor. leman'in pratikte yaptigi sey, sakalli birinin ataturk heykeline nanik yapmasindan farki yok.
0
buenosdias
(01.07.25)
@buenosdias Durduk yere kudurmadılar mı? siz de bunu yediniz öyle mi? 4 gün önce yayınlanmış bir karikatür tam da saraçhane mitinginden bir gün önce organize bir şekilde toplanmış bir grup tarafından, normalde sesini çıkaranın üstünden toma ile geçildiği istiklal caddesinde cam çerçeve indirelerek protesto edilecek, bu protesto edenler ibda-c sloganları atacak, ve herkese şahin polis bu vatandaşlara çıtını çıkarmayacak. Hemen aynı gece tüm akp bakanı yöneticisi sözbirliği etmiş gibi gece yarısı twitler atacaklar.

Ve siz de tüm bunların lemandaki karikatüristlerin öngörüsüzlüğü, fütursuzluğu yüzünden olduğuna inanmamızı bekleyecekseniz öyle mi?

Velev ki öyle olsun, burası anaysada laik bir hukuk devleti olarak tanımlı. Her canı isteyen hoşuna gitmeyeni böyle devleti de arkalayarak linçleyecekse o zaman o ülkeye hukuk devleti falan denemez. Bunu normalleştirmeyin, bundan taviz vermeyin diyorum kısaca. Varsa derdin, şikayet edersin, dava edersin, mahkemeye çıkılır, karar verilir. Diğer tüm seçenekler kabile devleti olduğunun kabülüdür.
0
thracia
(01.07.25)
soylediklerin gercek de olabilir raslanti da. o yuzden ben kesin yargida bulunamam. sarachane, maltepe, yenikapi mitingleri daha once de oldu. ayrica kimse leman'a git boyle bir karikatur yap da demedi. neyse ozunde ayni seyi savunuyoruz aslinda. sonrasinda olanlar adalete, demokrasiye, medeniyete uymayan seyler. sen etkilere odaklanirken ben sebebe odaklaniyorum.
0
buenosdias
(01.07.25)
Dünya'da tüm yayıncılar bilir ki Peygamberimizin karikatürü çizilmez. Çizersen müslüman ülkede de olsan dinsiz ülkede de olsan sonuçlarına katlanırsın.

Türkiye'deki dinsiz militanların habire müslümanları hedef almaktan başka vizyonları yok.

Bütün bildikleri ,öğrendikleri İslam fıkhını eleştirmek müslümanlara akıl dağıtmaya çalışmak.
0
hebanon
(01.07.25)
gereksiz ve saçma bir karikatür.
şuanki sonuçları da aynı derecede saçma ve gereksiz.

bir taraf durduk yere çomak sokuyor.
öte taraf osuruktan nem kapıyor.

senin dinin sana, benim dinim bana diyemiyor iki taraf da.

sen ateistsen sanane benim dinimden. inanmıyorsun zaten laf sokup, bana aptal ve kandırılmış deyip durma. aptalsam benim derdim o. ben inanıyorum diye akp başa gelmedi. sapla sapanı karıştırıp durmayın.
sen inanırsan, senin dinin sana. bırak cehennemde mi yanacağım, şeytanla bir mi olacağım. sanane. bu beni ilgilendirir.

inanç konusunda ayrım yapmayı, birbirimizin hassasiyetini kabullenmeyi bir türlü anlamadık. anlasak her şeye provokasyon da demezdik. bu belki provoke amaçlı yapılmıştır ama o zaman böyle bir şüphemiz de olmazdı, provoke yapan insanlar da olmazdı.

konu dışı biraz ama içimde kalmasın, son zamanlarda seküler kesimde "islamcılara taviz vermemek gerek yoksa onların tavırlarını hoş gördükçe sürekli daha fazla müdahale ediyorlar" düşüncesi ile eşeğin bir yerine su kaçıran hareketler sergileniyor. iki tarafta da aşırıya kaçanlar var ve hepsi haksızlar.

not: karşı tarafta halil konakçı, cübbeli ahmet falan gibi figürler var ama onları inananların temsilcisi olarak görmek bu kavgayı daha da büyütür. adamların dinle minle işleri yok.
0
biseysorcaktim
(01.07.25)
col kanunlariyla yasayan birinin vizyondan bahsetmesi...hic gulecegim yoktu. milletin kiyafetine, orucuna, yedigine, ictigine karisan siz saldiran dinsizler oyle mi?
0
buenosdias
(01.07.25)
Kemalist bir dergi değil ama laf söz yiyen laik devlet ve kemalizm. LeMan'ı takip etmiyorum. Mizahı da ilgimi çekmiyor, siyasi duruşları da benimle yakın değil. Herhalde HDP/DEM-TİP seçmenidir dergi çizerleri. Asıl sorun şu ki karikatür çizildi, yayınlandı, insanlar konuştu geçti, Ekşi Sözlük'teki aktrolller tuşa basılmış şekilde 3-4 gün sonra ortalığı karıştırdı. Asıl provokatörler sözlükte.

Muhammed'in resminin yapılmasında hiçbir sorun yok. Karikatür dili de biraz keskin olur. Bunda da sorun yok. Ortada hakaret ya da başka bir şey de yok. Müslümanlar resmedilmesini istemiyorsa, resmetmezler. Başkaları hakaret etmediği ya da onun üzerinden saldırmadığı sürece söz hakları yok. İslam'ın şartları ve kısıtlamaları müslümanları bağlar.
0
nawar
(01.07.25)
dün yazıp silmiştim sinirle, yeniden yazayım.

islam'da peygamberi çizmek caiz değildir diye bir şey yok. bunu ancak muaviye ve yezid'in dininden olan şeyhler söyler. aynı şeyhler zaten kuranı okumayın da diyor, okursan da mealden okuyacaksın tercümesinden değil. allah'ın gönderdiği, peygamberin ilettiği dine anlam kattıkları iddiasındalar. mürtedlerdir, mürtedin ise akıbeti için nisa 89 ve 90 ayetleri okuyabilirsiniz.

peygamber de insan, hatta yüzünün ve vücudunun çok detaylı tarifleri var. biri çıkıp bunlara bakarak keşke çizse hatta, insanlar peygamberin de insan olduğunu hatırlamalı. muhammed allah'ın kulu ve elçisidir. ne daha fazla, ne daha eksik. kendi yaşadığı dönemde insani özelliklerinden ötürü, peygamberliğinden önce de sevilen sayılan biridir, bu da normaldir. iyi insan her dönem de sevilir, sayılır.

karikatürü karikatüre yaklaştıran tek şey zaten muhammed ve musa isimleri, yoksa dişe dokunmaz bir çizim yapmışlar. bomboş, ecnebilerin cheesy dedikleri cinsten kalitesiz bir karikatür.

muaviye ve yezidin dininden olanların bu hale gelmelerinin sebebi ise buraya da "keşke şu dönemde yapmasalardı" veya "kaşınmışlar" diyen tipler. bunlar yüzünden bu haldeyiz. ne dini biliyorlar, ne toplumu ne de dincileri. sadece okuma yazma biliyorlar, utanç verici.

dergipark.org.tr
sorularlaislamiyet.com
0
ahmet oturum cerezi
(01.07.25)
@ahmet, dinden kafani kaldirip analitik zekani da gelistirseydin konunun bilgi, veri yada kuranda yazanlarla alakali olmadigini idrak ederdin. bir elimizde: biri satassin da katledelim, kemalizmi yikalim diye intikam naralari atan seriatcilar var. bi de bunlari sokaga doken bir karikatur. utanc verici olan senin gibilerinin iki fikih kitabi, sorularlaislamiyet gibi forumlarda takilarak toplumu taniyamadan, olaylari okuyamadan kendini alim ilan edip millete akil vermesi.
0
buenosdias
(02.07.25)
(13)

Boy farkı şöyle olan çiftleri gördüğünüzde

morca
Garip buluyor musunuz? https://hizliresim.com/aqyn5msÇiftlerde sık gördüğüm bir boy farkı.Bu ikili direkt çift değil, örnek olması adına koydum. Merak edenler için kadın 1.65, erkek 1.97. Nihayetinde bize ne biliyorum. Sadece birlikte yorumlayalım diye soruyorum.
Garip buluyor musunuz?

hizliresim.com

Çiftlerde sık gördüğüm bir boy farkı.

Bu ikili direkt çift değil, örnek olması adına koydum. Merak edenler için kadın 1.65, erkek 1.97.

Nihayetinde bize ne biliyorum. Sadece birlikte yorumlayalım diye soruyorum.
0
morca
(16.06.25)
Benim bu konulardaki mottom: herkesin hayatına kimse karışamaz.

O yüzden hiç garipsemiyorum.


Bir de kendi adıma düşünüyorum, sırf boy yüzünden biriyle birlikte olmaktan vazgecmezdim herhalde.
0
fraise
(16.06.25)
valla normalde fiziki detaylara takılan biri değilim de böyle doğrudan büyük farklara karşı bir garipseme yaşıyorum. hatta biraz şeytani yönümle ve niyet okumayla cevap vereceğim ama her iki tarafın da böyle aşırı farkı içten içe istediğini düşünüyorum.
0
m e b
(16.06.25)
aksine sempatik buluyorum. seni öpebilmek için zıplıyor falan. uzun olduğum için partnerlerimle aramda hep 20 cm+ fark oldu.
0
yurtsuz john
(16.06.25)
Görmüyoruz hocam bize ne love wins
0
grimavi
(16.06.25)
Önemli olan boy farkı değil sevgidir.
0
rock n roll
(16.06.25)
Garipsemiyorum normal görüyorum.

Yalnız bekar olduğum dönemler biraz haset ediyordum:p nerden buluyorlar bu uzun erkekleri, bize niye sürekli 170-175 adamlar denk geliyor diyordum. Erkekte uzun boy tek kriter değil ama yine de çekici bişi bunu inkar edemem.
0
kullanicadi
(16.06.25)
Garipsiyorum. Weird
0
sonsuz
(16.06.25)
garip bulmam.
0
gabe h coud
(16.06.25)
Biz erkekler genel olarak garipsemiyoruz ve takmiyoruz ama kadinlar boy olayini acayip onemsiyor, oyle boyle degil. Hele bir de kendileri biraz uzun olmaya gorsun yok topuklu giyersem ne olur, disardan nasil gozukuruz, elalem ne der diye cok fazla muhabbet duyarim kadinlar arasinda. Kendileri uzunsa zaten hayatta tenezuul etmezler bile kisa erkege istisnalar disinda. Kisa erkek - uzun kadin iliskisi varsa kisa erkegi biraz arastirin kesin maddiyat, kariyer, kultur vs gibi alanlarin birinde ikisinde cok fena ustunlugu vardir toplumda. O yuzden tercih edilmistir.
0
freedonia
(16.06.25)
kadin erkekten uzun olmadigi surece sikinti yok, oynat devam.
0
cooperr
(16.06.25)
garip bulmak değil ama dikkat çekiyor tabi ama son derece normal.
dikkati çekilen bizlerin hatası:)
0
onursensoz
(16.06.25)
erkeğin uzun kadının kısa olmasını garipsemiyorum.

ama kadının erkekten uzun olması garip duruyor. hiç yakışmıyor. zaten çok görmedim böyle.
0
tabudeviren
(16.06.25)
Niye bilmiyorum ama benim aklıma doğrudan Göksel'in Evire Çevire ve Bi' Seni Konuşurum şarkıları geliyor.
0
encokbenisevinnolur
(16.06.25)
(15)

Şu kız güzel mi?

darkwizard
https://www.instagram.com/reel/DIoNYFAMaqz/#Dudaklar dolgu biraz bozmuş ama 18lik girl on numara bence Rus kızı. Ruhları severim ama doğum oranları düşüktür yakın gelecekte Rus kızı azalacak
www.instagram.com
Dudaklar dolgu biraz bozmuş ama 18lik girl on numara bence Rus kızı. Ruhları severim ama doğum oranları düşüktür yakın gelecekte Rus kızı azalacak
0
darkwizard
(22.04.25)
Geçmiş olsun. Kıza acil şifa diliyorum dudakları için. Bence değil. Bu arada burada ya da sözlükte buna yakın bir kız vardı sanırım. Dudakları da böyle değildi yani daha güzeldi. Epey oldu şimdi ya fotoğrafını ya kendisini gördüm.
0
nawar
(22.04.25)
bir esprisi yok, rusya/balkan ortalamasi bu zaten..
0
cooperr
(22.04.25)
Zeka geriliği var gibi ayrıca bu on numaraysa bundan daha güzelleri ne oluyor?

@arbre, beni öldürcen.
0
Kahvedesu
(22.04.25)
Bence degil,
0
camussar
(22.04.25)
6/10
0
Shepard
(22.04.25)
Dudakları hariç bence epey tatlı. “Ben buradayım!” diye bağıran abartılı dış yüzey kaplaması yok ve bu yönü onu çekici kılıyor bence. Ama videodaki halleri bayağı bi’ itici maalesef.
0
m e b
(22.04.25)
Danla Bilic'e benziyor.
Rusya'da doğum oranı 1.4'müş. Bu doğum oranı muhabbetini Suri-Pakiler falan da yapıyor mu acaba "Türkiye'de doğum oranı 1.5'miş. Gidelim bitmeden bir Türk kızı kapalım." gibi. Güney Koreliler için de çok yapılıyor ve özetle bence iğrenç. An ve an deneyimlediğimiz üzere, ekonomik koşullar ve yaşam şartlarının zorluğundan doğuramıyor millet. Bu insanlara ender bir yiyecek gibi ağzının suyunu akıtmanın bir anlamı yok. Empati yapın azıcık...
0
gnosis
(22.04.25)
sinem_22 oturum açtı tarzında fake bir tipi var.
0
runaway
(22.04.25)
Cocuk gibi 2/10
0
sonsuz
(22.04.25)
çokça filtreli. diğer postlar yapay zeka görselleri gibi
0
nerthus_
(22.04.25)
dudaklar çok kötü
üstüne cringe
ikisi bir araya gelince güzel bulamadım
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(23.04.25)
gülüşünü görmediğim için fikir belirtemiyorum. dudaklarını milim oynatmıyor, robot gibi.
0
yurtsuz john
(23.04.25)
5/10 filan anca, siz güzel rus kizi gordugunuze emin misiniz ? :)
0
sweetoffice
(23.04.25)
Burada kendisine 2~7 puan veren herkesten güzel.
0
feastofthedamned
(23.04.25)
dudaklari ve hareketlerini gormezden gelirsek guzel.
0
bohr atom modeli
(23.04.25)
(15)

Yapay Zeka ile ilişkiniz nasıl?

msb
Ben aşk yaşıyorum resmen:)ChatGPT ve DeepSeek'ten sonra Google kullanımımım hemen hemen sıfırlandı.Sizde durum nedir?En çok hangi alanlarda kullanıyorsunuz?
Ben aşk yaşıyorum resmen:)

ChatGPT ve DeepSeek'ten sonra Google kullanımımım hemen hemen sıfırlandı.

Sizde durum nedir?

En çok hangi alanlarda kullanıyorsunuz?
0
msb
(11.04.25)
her sey.

arkadaslarim dating applerde mesajlari bile ai'a yazdiriyor ki cok mantikli.
0
sonsuz
(11.04.25)
benim ilişki aşkın ötesine geçmeye az kaldı. vücut bulsun öpücem.
dün akşam vergi iadesi beyanında bulunmak için dün online form doldurmaya başladım chatgpt rehberliğinde. 1.5 sene kiracısı olduğum ev sahibi meğer kira sözleşmesini vergi dairesine bildirmemiş, benim alacağım tutarı doğrudan etkiliyor. gpt ev sahibi kurnazlık yapmış sorun değil, biz beyan edelim dedi. başladık adım adım ekran görüntüsüyle bildirimi yapmaya. normal şartlarda ya mali müşavir ya da kimin alanıysa o kişi olmayan birinin kesinlikle yapamayacağı şeyi gpt bana inciğini boncuğuna anlatarak yaptırdı. kira sözleşmesini istedi şartları okudu, depozitoyu ayrı bildirelim dedi. evin adası paftası lazım bi bak göndermiş mi sana dedi, ki göndermiş. sözleşmede imzalar var mı dedi, var dedim, senin iş tamam dedi.

bunun haricinde şirketle maaş zammı konusunda anlaşamadık. anlattım gpt'ye ne yapalım diye, sözleşmeler incelendi, kanunlar incelendi vs. derken bi gedik bulduk, geldiğimiz noktada nerdeyse işten kovulacaktım ama gidiş yolu müthişti.

gpt 3.5 ilk çıktığında 2 gün aradığım yazılım bugını anında buldu.

daha neler neler. her gelişmeyi heyecanla takip ediyorum ben.
0
beyfendi
(11.04.25)
Hiç kullanmadım. Yenilikleri yakalama konusunda üstüme yok.
0
asteriks
(11.04.25)
Toplantı notlarını özetlemek için kullanıyorum en çok.

Bir de sunum hazırlarken çok faydalı, veriyi istediğim gibi extract ediyor ve sunuma ekleyeceğim metinleri, bullet pointleri hazırlıyor.
0
Bruce
(11.04.25)
Google Gemini ile yakın ilişkimiz var. ChatGPT'yi de yazı yazdırmak için kullanıyorum. Onun dışında yapay zeka henüz pek "zeka" seviyesinde olmadığı için güvenip araştırmayı ona bırakmıyorum.
0
nawar
(11.04.25)
Şu an çok sınırlı.
Elimizin altında işçi gibi kullandığınızı düşünüyoruz ama esiri olmaya doğru gidiyoruz.
Algılarımızı, tercihlerimizi tamamen teslim ettiğimizde durum daha fena bir hal alacak gibi.

Evet, işleri kısaltmak için uygun bir yol ama "üretmek" için sürekli promp girmek yerine daha çok düşünelim.
0
diyecevaplandı
(11.04.25)
Google kullanıyorum tabii ama ChatGPT'de bazı durumları yazdığım oluyor.
0
put it in your appropriate place
(11.04.25)
Yapay zeka dediginiz şey bu mu gerçekten? Gülünç. Kullanmıyorum çünkü hiçbir şeyi özetlemem henüz gerekmedi
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(11.04.25)
çok hakim olmadığım ve internette açık kaynaklarda kolay kolay bulamayacağınız konularda teklifler hazırlamam gerekiyor neredeyse her hafta. chatgpt, gemini, deepseek, claude -> hepsine ayrı ayrı soruyorum. daha önceden bir detay gelirse, onu internette ayrıca araştırıyorum. sadece yapay zekaya güvenmiyorum.

bunun haricinde şirketin linkedin sayfasına paylaşımlar yapmam gerekiyor. türkçe de yapsam, ingilizce de yapsam, chatgpt'ye "böyle bir şey yazdım, ne diyorsun hacı" diyorum. değiştirmesem bile, en azından yaptığı değişikliklere bakıp sonraki paylaşımlar için kendimi eğitmiş oluyorum.

sürekli sözleşme hazırlamam gerekiyor. eğer elimde matbu bir şey yoksa, en azından çatısını yapay zekadan alıp devam ediyorum.

önemli email, teklif, sözleşme.. ne olursa olsun, "hacı şunu bir kontrol et" diyorum.

ha bir de, günümüz istanbul'unda geçen RPG oynuyorum.
0
co2s2
(11.04.25)
ChatGPT ye sanal seks teklif ettim. Kabul etmeyince orada bitti.
0
runaway
(11.04.25)
Hiç işim olmadı. Yemek yapıp önüme koymadıkça işim olmaz :)
0
muhayyer divan
(12.04.25)
sıkça firefly ve elevenlabs kullandım, kullanıyorum. kurgu ve seslendirme işlerinde çok ilerlediler. ahanda örnek: youtu.be
0
ankarakecisi
(12.04.25)
iş için çok fazla kullanıyorum.

türkçe ve ingilizce maillerimi düzenliyorum en çok. baya güzel öneriler yapıyor dili şöyle olsun, bunu nasıl ifade ederim, vs. dediğimde. hayat kurtarıyor resmen.

genel olarak işle ilgili çok hakim olmadığım bir konu olduğunda yine soruyorum, konuyu özetliyor, yardımcı oluyor.

excelde bir şey yapmayı bilmiyosam onu soruyorum, nasıl yapılacağını anlatıyor.

bence çalışan herkes yapay zekadan faydalanmalı.
0
nathanieltroy
(12.04.25)
çok kullanıyorum. aklıma ne geliyorsa yazıyorum. hesap kitap yaptırıyorum, bilgi alıyorum, yorum alıyorum. google büyük hamallık gibi geliyor bana artık.
0
abelardo
(12.04.25)
Bu programı çok da gerekli olmayan ama hap bilgi olarak tek elden toparlanmış özet birkaç bilgi için ve şu popüler Ghibli filtreli görseller için kullandım. Onun dışında hep anlık birkaç şey için baktım. Yalnız yanlış bilgi verdiğini gördüğüm an kendisine şüpheyle bakmaya başladım. Bunu birkaç denememde de yaptığı için kafamda kendisine ait soru işaretlerim hiç gitmedi.

Bunun dışında işleyişi o kadar basit ki aslında Google bunlara pabuç neden bıraktı, anlamak çok güç.

Şöyle ki “x’in olma sebebi nedir?” sorusunu Google’a sorduğumuzda bize hep parayı basıp SEO (doğru kavram mı bilmiyorum) üzerinden tıklanma elde etmeye çalışan çöp siteleri çıkarmak yerine sorunun cevabını web sitelerine göre analiz edip doğru sonuca yönlendirseydi böyle abuk uygulamalar da ortaya çıkmazdı.

Şu an Google’ın çöp sitelere yönlendirmesi ile ChatGPT’nin yanlış analiz/sentez çıkarması arasında seçim yapmak zorunda kalan kullanıcılarız, öyle görünüyor.

ChatGPT’ye “X’in romanları ve bu romanlardaki karakterlerinin isimleri ve özellikleri hakkında bilgi verir misin?” diye sordum. Bir dakika olmadan, çok kısa süre içinde bana özeti geçti. Cevabını zaten bildiğim soru olmasına rağmen amacım bu analizin ve sentezlenen bilgilerin doğruluğunu teyit etmekti. Maalesef sonuçlarda gördüm ki kitapların isimleri haricinde dile getirdiği HİÇBİR ama HİÇBİR karakterin isimleri ve özellikleri doğru değildi (10 tane romandan dört ya da üç karakter verdi desek, kabaca 30-40 arası karakter vardı). Sonra başka bir soru sorup yeniden bu yazarın en son okuduğum romanının adını ve karakterini sordum ki aynı hata tekrarlanacak mı, kontrol edeyim. Yine aynı uydurma karakterleri söyledi. “Bu yanlış bir bilgi, böyle karakterler bu kitapta yok” dedim. Özür diledi ve hatayı tekrarladı. Sonra yine aynı tepkiyi verdim, ondan sonra doğru bilgi verdi. Bunun nesine güveneceğiz şimdi? Vereceği bilgiler teyide muhtaçsa çöp bilgiler yaymaktan başka ne gibi bir vasfı var bu hizmetin?
0
m e b
(12.04.25)
(5)

İos 18.4 yükleyen var mı?

gilbeys
Telefonda sayfa hareketlerinde bir takılma var gibi sizde durumlar nedir?İphone 16 pro kullanıyorum.Oyunda da benzer şeyler yaşadım. Takıla takıla hereket ediyor gibi, bir görsel bulursam editlerim.
Telefonda sayfa hareketlerinde bir takılma var gibi sizde durumlar nedir?

İphone 16 pro kullanıyorum.

Oyunda da benzer şeyler yaşadım. Takıla takıla hereket ediyor gibi, bir görsel bulursam editlerim.
0
gilbeys
(05.04.25)
Kurmadım ama yeni kurduysanız bir süre takılabilir, arka planda indeksleme vs, birçok faaliyet oluyor, bir süre sonra normale döner.
0
orient blue
(05.04.25)
@orient

1 nisanda çıkar çıkmaz yükledim mal gibi. Umarım dediğin gibidir
0
🌸gilbeys
(05.04.25)
15 PM'de böyle bir sorun yaşamadım.

İndeksleme vs nedeniyle sorun olabilir, birkaç gün içinde geçmezse telefonu önce bilgisayara yedekleyip ardından sıfırlayıp yedeği tekrar yüklemeyi denerdim yerinizde olsam.
0
10551037
(05.04.25)
Dün ya da ondan önceki gün yükledim. Herhangi bir sorun göremedim. 15 Plus.
0
m e b
(05.04.25)
16 pro var bende de bir sorun yok. klasik öneri olarak kapatıp açmayı denediniz mi?
0
semaforo de medianoche
(06.04.25)
(4)

Şu müzik nedir?

muhayyer divan
SelamŞu videonun ilk saniyelerindeki müzik hangi bestecinin hangi eseri ve hangi orkestranın icrası? https://youtu.be/TJs8hlijP5w?si=afrb0HGhMUXPaaF1Bir de bu tarz müzikleri nasıl bulabilirim, sadece bunları yayımlayan bir radyo var mı?
Selam

Şu videonun ilk saniyelerindeki müzik hangi bestecinin hangi eseri ve hangi orkestranın icrası?

youtu.be

Bir de bu tarz müzikleri nasıl bulabilirim, sadece bunları yayımlayan bir radyo var mı?
0
muhayyer divan
(29.03.25)
Shazam’ladım:

Karel Šejna & Czech Philharmonic Orchestra’den Slavonic Dance in A-flat Major, Op. 72, No. 8: Sousedská. Grazioso e lento, ma non troppo, quasi tempo di Valse (2024 Remastered, Prague 1959)

youtu.be
0
m e b
(29.03.25)
@m e b

Çok teşekkür ederim, ellerine sağlık, zahmet verdim...

@wayfarer

O programlardan haberim yok zira İngilizce bilmiyorum, kullanamıyorum.

@respect

Benim niyetim o şekilde değildi, günahımı aldın, bir de güzel iftira ettin.
0
🌸muhayyer divan
(29.03.25)
@muhayyer
Bu tarz müzik radyosu şu olur mu mesela?

www.radio-norge.org
e.radio-norge.org
0
Mirket
(29.03.25)
@Mirket

Oooo hem de Bolero çıktı. Harika. Çok teşekkür.
0
🌸muhayyer divan
(29.03.25)
(20)

ekrem imamogluna neden yeni rte diyorlar?

pelovann
twitterda mensinlarda sik sik bu tarz benzetmelere dayali fikirler goruyorum. ekreme neden oy verelim ki adam zaten tayyibin yeni versiyonu gibi yorumlar var, bu algi neden olustu insanlarda? ekrem’in hangi icraatleri bu fikrin olusmasina yol acti? ya da bu tarz yorumlari yapanlar akpli oldugunu soy
twitterda mensinlarda sik sik bu tarz benzetmelere dayali fikirler goruyorum. ekreme neden oy verelim ki adam zaten tayyibin yeni versiyonu gibi yorumlar var, bu algi neden olustu insanlarda? ekrem’in hangi icraatleri bu fikrin olusmasina yol acti? ya da bu tarz yorumlari yapanlar akpli oldugunu soylemeye utanan gizli akpliler mi? saygi cercevesinde beni aydinlatabilir misiniz?
0
pelovann
(19.03.25)
Bugunden ve olanlardan bağımsız evet gayet yeni rte.
Hal hareket ve kriz anlarındaki davranışları birebir neredeyse. Hep ben odaklı, benden olanlar melek karşısı şeytan minvalinde konuşuyor. Zerre kadar sevmiyorum ve sempati duymuyorum. Fakat bugün sandık gelse oyumu ona veririm. Tabii Mansur Yavaş pusulada yoksa.
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.03.25)
yav bunu söyleyenler gizli akp’li niye olsun? rte sonrası yeni bir lider için bulunmaz kaftan işte. ama asıl soruya cevap:
-üslup. ikisi de devlet dilinden ziyade kapı komşusu gibi konuşuyor.
-nabza göre şerbet verme olayları/pragmatik ya da çıkar temelli esneklik: her ikisi de doğu’da başka, batı’da başka söylemlere sahip.
-her iki taraf da köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme veya köprüyü komple yıkma hedefli.
-her iki tarafın da diploma sorunu var.
-her iki taraf da dönemin üst güçleri tarafından mağdur edilmiş durumda.
-her iki taraf da karşıt görüşlü insanlara zerre güven vermiyor.
-ikisi de bağırıyor.
-her ikisinin de suçlandığı veya övgü aldığı özellikleri komple aynı.
0
m e b
(19.03.25)
Tüm bunların yanında senelerdir söylüyorum: biz neden bu vasat insanlara muhtacız?
85 milyonluk ülkede bir tane düzgün insan çıkmıyor. Gerçekten bu dış güçlerle ilgili olmalı. Aksini düşünemiyorum.
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.03.25)
bana göre mantıklı bir sebebi yok. doğru bir yaklaşım değil. imamoğlu ve erdoğanı yakın kılacak bir şey yok bana göre. sevgiler.
0
zemberek
(19.03.25)
zemberek +

Benzerlikleri olabilir gelecekleri de aynı olacak diye bir şey yok.
İkisinin de belediye başkanlığı döneminin Türkiye'si her yönden dağlar kadar farklı.
0
diyecevaplandı
(19.03.25)
m e b'e katiliyorum ve sistem size devamli secenek sunar. siz de dogrusunu sectim zannedersiniz, halbuki ikisinin dış gorunusu farklidir sadece. biz ortada kavga, kiyamet var gibi goruyoruz da basa gelecek kisi kendisine verilen emirleri yerine getirecektir. yine birileri veya birisi mutfakta çözülmeyi bekliyor.
0
evimin paspasi
(19.03.25)
siz farki anlatin daha kolay olur. ayni ekol sistemin izin verdigi char, ayni kitleye ayni uslupla hitap ediyor. hangi akplinin canini yakmis ki bu adam? tek huzursuz ettigi yer koltuk onun disinda akpden aday olsa siritmazdi tipki mansurun mhpde siritmayacagi gibi. partilerin omurgasi kalmadigi icin adaylar arasi tek fark guc/sayi. kutsanacak biri degil kutsayanlar da siradan akpliden farkli degil. döngü değişmiyor, devrimci bi eylemi olmayacak, fark hissedilmeyecek
0
ala09
(19.03.25)
Cevap : beyinsiz olduklari için.

Ki çogu 2000 öncesi TR'yi ve o zamanki IBB'yi bilmeyen z kusagi.
0
feastofthedamned
(19.03.25)
Bu algı bilinçli yaratılıyor. Hiç alakaları yok. Basbaya Tayyibi yıkacak bir lider işte. Siz bakmayın gizli Akplilere burda da baya fazlalar. Yıllardır oyunun kurallarını değiştirerek seçimleri kazandılar baktılar bu kez kazanamayacaklar adamı aldılar. Öncesinde de Kılıçdar sattı. Bakalım milli iradenin üzerindeki güç etkisini yitirecek mi
0
olaylar olaylar
(19.03.25)
Çünkü CHP seçmeni AKP'yi eleştirirken dış politika ve ekonomi üzerinden değil din, islam, manevi değerlere atıfta bulunarak eleştiriyor.

Bu da diğer seçmenlerde CHP'li başkan gelirse dış politika ve ekonomi aynen devam edecek ama İslami değerler her platformda aşağılanacak düşüncesini doğuruyor.
0
hebanon
(19.03.25)
Benzer olduklarını düşünmüyorum. Gizli akp sempatisi sebebi mantıklı geliyo
0
abuzer
(19.03.25)
sosyal medyada(sadece tr degil, tum dunyada) belli bir hedef icin surekli ayni seyi tekrarlamak bugunun bir gercegi.
ekrem ve mansur arasinda bi ikilik cikarmak icin her seyi soyleyebilecek cok cok cok fazla hesap var. milliyetci taklidi yapan trollerin oldugu bilinen bir sey.
bugun artik kanziler diye anilan kitlenin fonlandigi ve amaclarinin ne oldugu bilinen bir sey.
0
fevzi123
(20.03.25)
@m e b (RTE'nin İmamoğlu gibi mağdur edilmesi kısmı hariç) +1

Ek olarak İBB geçmişi, birinin ABD diğerinin Almanya ilişkileri vb. şeyler var. İkisinin de doğu karadenizli olup doğu karadenizli ön yargılarını tamamen oynamaları var.

RTE'nin İBB başındayken Feto ile ilişkileri ile elde ettiğinin benzeri bir yabancı ülke destekli tarikat ilişkisi yok bildiğim kadarıyla İmaro'nun. Bunun gibi şeylerden komple ayırmamak lazım. Sırf CHP'li ve etkili bir konuşmacı diye bir de AKP karşısında yıpranmasın diye siyasal islamcı gibi her şeyi inkara gerek yok arkadaşlar.
0
nawar
(20.03.25)
uşak tezgahlarının halı dokuyanları + m e b + evimin paspasi + ala09 +1 :)
ayrıca iki ismin de fanatik destekçilerine bakın. tıpatıp aynı üslup, aynı kafa yapısı.
0
g7mor
(20.03.25)
gerizekali muhalif gorunumlu ahmaklar olduklari icin. hal ve hareketleri benziyormus bilmem ne bu ara da cok da sevmem ve ilceden beri beylikduzunde yasayan biriyim. rte'nin simdiye kadar yaptiklarina bakin hangisini yapmis da onun gibi olmus.

damadini bakan mi yapmis?
soforunu vekil mi yapmis?
cocuklarina vakif kurup oyuncak gibi ellerine mi vermis?
kaybettigi secimin gecesi biz kazandik diye aciklama yapip bilboardlara pankart mi dosemis?
ayni secimi keyfi olarak iptal edip 4 pusuladan birini tekrar mi attirmis?
ve sair...
0
bay b
(20.03.25)
@meb basbayağı bir üslup sorunun var. herkes fikirlerini saygı çerçevesinde ifade etmiş salya akıtmadan saldırmadan, sen maşallah azula. benim sorulara cevap verme sen rica edicem, allah çevrendekilere sabır versin.
0
🌸pelovann
(20.03.25)
genel olarak kapsayıcı konuşmasına rağmen bazen popülist bir siyasi üslup kullanıyor. rte de ilk yıllarında hem kapsayıcıydı hem de popülist söylemler kullanıyordu. benzetenler oradan benzetiyor büyük ihtimalle, ben de bazen benzetiyorum ne yalan söyleyim. imamoğlu’na değil kime mutlak güç verirseniz sonu kaçınılmaz olarak rte’nin bugünkü haline dönecektir.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(20.03.25)
Erdoğan'ın alternatifi, İmamoğlu değildir.

İmamoğlu siyasi istikbali için her şeyi yapabilecek, Türk diyemeyen, küresel çeteye hizmet etmeye gönüllü, Trabzon'da başka, Diyarbakır da başka konuşan bir adam...

Cengiz'le çalışan Erdoğan'ı bırakıp, Cengiz'e abi çeken adamı mı getireceğiz başa...

Biraz sebep-sonuç ilişkisi kurmak ve olayın nereye gittiğini okumak lazım. Türkiye Cumhuriyeti yıkılma sürecine girmiştir. Biraz daha geç kalırsak, Suriye'den Irak'tan beter olacağız.


.
0
kartallar yuksek ucar
(20.03.25)
@Bay b, tam demek istediklerimi söylemiş. Her şeyi inkar etmeyin yazılmış, her şey ne diye sorunca 'o da karadenizli' deniyo :)) ağğbi şaka misiniz...
0
abuzer
(20.03.25)
zerre kadar alakaları yok bence.
uyanık olun, kanmayın böyle söylemlere.
ekrem'e desteği baltalamak için uydurulmuş bir şey.
madem ekrem de rte ise, o zaman rte âşıkları ekrem'i de eşit derecede desteklesin.
0
santimantal
(20.03.25)
(4)

İstanbul toplu ulaşım hakkında bilgi?

fikox
Sabiha Gökçen Havalimanından Çağlayan'a gideceğim. Metro ile direkt ulaşım yok sanırım. Metrobüse aktarma yapacağim ancak aktarma için metro istasyonu Uzunçayır mi Ünalan mi anlayamadım. Basitçe tarif eden olursa sevinirim.
Sabiha Gökçen Havalimanından Çağlayan'a gideceğim. Metro ile direkt ulaşım yok sanırım. Metrobüse aktarma yapacağim ancak aktarma için metro istasyonu Uzunçayır mi Ünalan mi anlayamadım. Basitçe tarif eden olursa sevinirim.
0
fikox
(16.03.25)
Sabiha'dan M4 metroya binin, Ünalan metro durağında inin. Uzunçayır metrobüs durağı yakın zaten, ona 5 dk yürüyün. Beylikdüzü metrobüsüne binin, Çağlayan metrobüs durağında inin.
0
paintit
(16.03.25)
@sey mi dostum doğru ama biraz karışık anlatmış.

metrodaki ünalan durağı = metrobüsteki uzunçayır durağı.

metrodan inince metrobüse geçiş yönlendirmeleri göreceksiniz zaten. ayrıca artık metrobüslerin üzerinde gideceği son durakların ismi yazıyor. beylikdüzü yönünde bekleyip metrobüsün üzerinde "zincirlikuyu" yazan haricinde gelen ne varsa binebilir ve tek araçla gidebilirsiniz çağlayan'a.
0
m e b
(16.03.25)
merhaba. ya hic bilmiyorsanız havaş'ı kullanabilirsiniz. havaş - taksim, taksim - mecidiyeköy (şişli/çağlayan) metro/otobüs daha kolay olabilir. ben öyle yapıyorum.
0
libertine
(16.03.25)
libertine hızlı ulaşım benim için önemli. Havaş muhtemelen pazartesi sabah trafiğinde çok zaman kaybettirir.
0
🌸fikox
(16.03.25)
(2)

usb to ata/atapi bridge sorunu

m e b
merhaba.benim eski dizüstündeki hard diski kardeşim çıkarıp kenara koymuştu.hard disk kutusuna takıp yeni dizüstü bilgisayarıma usb ile bağladığımda windows yeni aygıt sesini çalıyor, sağ alt köşede de usb aygıt olarak görünüyor, hatta "usb to ata/atapi bridge" adıyla görünüyor. ama bilgisayarım sek
merhaba.

benim eski dizüstündeki hard diski kardeşim çıkarıp kenara koymuştu.
hard disk kutusuna takıp yeni dizüstü bilgisayarıma usb ile bağladığımda windows yeni aygıt sesini çalıyor, sağ alt köşede de usb aygıt olarak görünüyor, hatta "usb to ata/atapi bridge" adıyla görünüyor. ama bilgisayarım sekmesinde adı görünmüyor. disk yönetiminde disk yönetiminde diks 1 olarak ve ayrılmamış görünüyor.

internette soruna baktım ve yeni harf ataması filan yapmamı öneriyorlar. ama önerdikleri videoların neredeyse tamamında disk 1 kısmı mavi şeritli görünüyor. bende ise siyah şeritli ve ayrılmamış görünüyor. bu diski kurtarmak istiyorum çünkü içinde hep eski fotoğraflar var. nasıl çözebilirim?

görüntü aşağıdaki gibi.


prnt.sc
0
m e b
(15.03.25)
dosylar sanki gg gibi duruyor da bence harf ataması yapın, eğer dosyalar gözükmez ise "data recovery full" diye aratıp çıkan programlar ile kurtarma yapmayı deneyebilirsiniz.

ek olarak aklıma gelen, sürücü adı girildikten sonra da gelmezse konsoldan chkdsk komutları ile düzeltilebilir, örnekler google da vardır.
0
ananiyimioguz
(16.03.25)
@ananiyimioguz: harf ataması yapılamıyor, o seçenekler sönük/seçilemiyor. eski dosyalar var diye de verileri kaybetmek de istemiyorum.
0
🌸m e b
(16.03.25)
(22)

En fazla ne kadar para kaybettiniz?

tahirkemalbozoglu
Borsada, kumarda, dolandırıcılık veya hırsızlıkta bir anda kaybettiğiniz en yüksek miktar ne oldu?
Borsada, kumarda, dolandırıcılık veya hırsızlıkta bir anda kaybettiğiniz en yüksek miktar ne oldu?
0
tahirkemalbozoglu
(03.03.25)
borsada bir hisseden 3500€. sirket batti :(
0
sonsuz
(03.03.25)
Yıllar önce epeyce samimi bir arkadaşım, bir maaşım karşılığı insanlara asla güvenmemem gerektiğini öğretmişti bana.
0
Mirket
(03.03.25)
kriptoda 5000 dolar. o zaman bir bedelli parasına denkti.

dolandırıcılık 200 tl. yıllar sonra geri aldım.
0
jelly bear
(03.03.25)
2012-13 şampiyonlar ligi, zenit-malaga maçı. 32 dolar. hiç unutmam. üniversiteye yeni başlamışım. 500 lira maaş alıyodum, özel yurt bile 450 lira filandı. lira olarak o dönemde 110 liraya karşılık geliyo sanırım, o dönem baktım da asgari ücret 700 liraymış.

hiçbi zaman ciddi para kaybedecek noktada olmadım zaten, 12 yaşımdan beri bahis yapsam da tek seferde böyle feci gt olduğum tek maç budur. aylık gelirimin 5'te 1'ini basıp yatmıştım.
0
mark greg sputnik
(03.03.25)
50 dolar + 1.000 TL

Çantamı çaldılar.
0
yurtsuz john
(03.03.25)
2010 yılında 5bin liralık motorumu usta piç etmişti. Yok pahasına verdim.
0
mirty
(03.03.25)
Borsada 2010’un parasıyla 10k TL
0
gabe h coud
(03.03.25)
iddaa'da nette 365k tl civarı
(Bir üst örnek 6.900 usd civarı, benim kayıp 10k seviyesinde)

Dışında iphone'da 20k tl, değerini yitirdi

Motosikletten de 15-25k arası kaybetmiştim

Hayatta yaşıyoruz açıkçası ve hep kaybetmek üzerine kurulu bir zamanın parçalarıyız gibi geliyor - uber gelirin parçası değilsen
0
baldan kaymak
(03.03.25)
Binance hesabımı patlattılar kendi mallığım yüzünden, 2k$ civarı gitti.
0
Bruce
(03.03.25)
Küpemin bir eşini. Dolandırıcılık. Yaş 6-7 filan.
0
Amaranta ursula
(03.03.25)
5000$ hırsızlık

bir yakınım çaldı. o zamana kadar hayatımda biriktirdiğim tüm paramdı. paradan çok hırsızlığa üzüldüm. gidip de yüzüne vurmadım tabi.
0
ya ben lan neyse
(04.03.25)
$5000, kismen dolandiricilik denebilir.

birine mal gibi taksitle araba sattim, son taksidi odemeden overdosedan oldu gitti.
0
cooperr
(04.03.25)
Babam: Bugünkü değeriyle ortalama 60 milyonluk şirket ve arsası. 10 yıl önce. Hala etkisini hissederiz psikolojimizde...
0
cccbehzatccc
(04.03.25)
11.862 dolar, çekirdek aileye borç şeklinde verilmiş olup asla geri gelmedi.
0
tiredofwaiting
(04.03.25)
borsada kardan zarar 200bin dolar.
0
nuisance2
(04.03.25)
kriptoda kardan zarar olarak 50.000 TL civarı
0
yemrem
(04.03.25)
şunlar sayılır mı bilmem:

-üniversitede arkadaşıma 100 tl mi ne borç vermiştim.
-kuzenime 600 tl borç vermiştim (asgari 1600 iken)
-internetten birinden sanal bir hizmet alacaktım, 200 tl gitti.
-ofiste çalışan birine 200 tl vermiştim borç olarak.
-ofiste çalışan başka birine 500 tl vemriştim borç olarak.
-eskiden ofiste çalışan arkadaşa 5000 tl borç vermiştim.

bunların hiçbiri de bana geri gelmedi. hepsini borç olarak tek kalemde birleştirince 6600 tl kaybetmişim.
0
m e b
(04.03.25)
- 3 sene önce borç olarak 3000 vermiştim, yarısı geldi, yarıdı kaldı. Gerçi hepsini gidecek diye verdim, 1500 tl lik de saydım, sövdüm diyeyim:)
- 20 sene kadar önce sanal bi' hizmet için para ödeyip alamadım, mablağ aklımda değil ama tahimin bugünün parasıyla 5-10 bin tl.
0
kumandanim
(04.03.25)
13 yasindayken gasp edilmistim ve telefonumu almislardi. bunun disinda hic kaybetmedim. kumar hayatimda hic oynamadim. hirsizliga da maruz kalmadim. borsada uzun suredir varim, fakat aktif alim satim yapmadigimdan ve buyuk, bilinen hisselere uzun sureli yatirim yaptigimdan hic kaybetmedim.
0
Sour
(04.03.25)
Sanirim 8bin dolar. Eski bir dönem kurda terste kalmıştım.
0
osssy
(05.03.25)
En çok para kaybedene toplaşıp bişey alalım. İçim acıdı yazılanları okuyunca.
0
tiredofwaiting
(06.03.25)
Benim değil de babamın kaybını anlatayım.

Babama 90'ların ortasında miras kaldı. Ankara'da dönüm dönüm arazi. Hepsini sattı, nakite döndü. Önce parayı borsada tek bir hisseye yatırdı; ISCTR hissesine. Hisse sermaye artırımı yapıyor ama adam bilmiyor nedir, ne değildir. Rüçhan hakkını satmıyor ve parası yarıya düşüyor. Hemen satıyor ve realize ediyor. Parayı buradan çekip restoran açıyor. Arkadaşını başına getiriyor. Adam satışları cebine atıp, malları veresiye alıp büyük bir borçla kaçıyor. Bir kaç ay içinde restoran da batıyor. Sıfırlıyor mirası.

Dedem de ölmeden önce 30 bin dönüm araziyi belediyeye cami ve mezarlık yapılması için bağışlıyor. Evet 30 bin dönüm :) koca bir köy. Belediye satıyor bu araziyi. Onlarca villa, apartman. İnanılmaz.
0
gabe h coud
(06.03.25)
(9)

peşinatsız, birikimsiz araç almak mümkün müdür?

m e b
selamlar.ehliyete yazılmayı düşünüyorum. hemen sonrasında da iyi kötü bir de otomatik vites, ikinci el araç almak istiyorum. ama kenarda 10 tl dahi birikimim, altınım, dövizim, tl'm, kriptom yok. (bkz: yumurtasız domatessiz bibersiz menemen)acaba sadece bankaya veya tek bir yere borçlanacağım şekild
selamlar.

ehliyete yazılmayı düşünüyorum. hemen sonrasında da iyi kötü bir de otomatik vites, ikinci el araç almak istiyorum. ama kenarda 10 tl dahi birikimim, altınım, dövizim, tl'm, kriptom yok. (bkz: yumurtasız domatessiz bibersiz menemen)


acaba sadece bankaya veya tek bir yere borçlanacağım şekilde taksitle araç alma imkanım hiç yok mudur? gerçi bankalarda da en fazla 400-500 bin tl kredi veriliyor, onda da faiz oranları çok fazla ve neredeyse iki katı geri ödemesi var. hem de düzgün araç yok o fiyata. maaşım 40 bin. yarısını veya yarısından biraz fazlasını taksit olarak ödeyebilirim herhalde diye düşünüyorum.
0
m e b
(28.02.25)
Zor be.
0
antihero
(28.02.25)
Özet: mümkün değil.

"İlgili yasal düzenleme kapsamında 14 Şubat 2025 itibarıyla açılan tüm ihtiyaç kredilerinizin maksimum vade limiti, kalan anapara bakiye toplamı 125.000 TL ve altında ise 36 ay, 125.000 TL ve 250.000 TL arasında ise 24 ay, 250.000 TL üzerinde ise 12 aydır."

Şimdi bu bilgiler ışığında sorunu cevaplayalım.
Araba almak istediğin için zaten 250 bin liradan fazla kredi kullanman gerekiyor evde domates, soğan, biber, yumurta olmadığı için. E 250 bini geçince vade en fazla 12 ay olabiliyor. Bu yüzden aylık ödeme 30 bin liradan başlıyor (250 bin tl kredi için). Yani bu mümkün değil.

Şu mümkün mü emin değilim ama iki farklı bankadan 24 ay vadeyle 165'er bin lira çekersen aylık ödemen 25 bin tl gibi bir şey oluyor ve eline geçecek 330 bin lira ile yine araba alamıyorsun.
0
himmet dayi
(28.02.25)
Taşıt kredisi çekeyim desen:
Aracın Nihai Fatura Tutarı (TL) / Yeni Vade Sayısı
400.000 TL ve altı / 48 Ay
400.001 - 800.000 TL / 36 Ay
800.001 - 1.200.000 TL / 24 Ay
1.200.001 - 2.000.000 / 12 Ay
2.000.000 TL ve üzeri / 0
0
himmet dayi
(28.02.25)
Taşıt kredileri farklı da 400 bin çekebilirsin en fazla. 500 değil. Ki taşıt kredisi çekmek için de en az %30'unu ödemen lazım.

Nihai fatura değeri 400 bin TL ve altında olan taşıtlar için %70’i aşamamasına,
Nihai fatura değeri 400 bin TL’nin üzerinde olup 800 bin TL’nin üzerinde olmayan taşıtlar için %50’yi aşamamasına,
Nihai fatura değeri 800 bin TL’nin üzerinde olup 1 milyon 200 bin TL’nin üzerinde olmayan taşıtlar için %30’u aşamamasına,
Nihai fatura değeri 1 milyon 200 bin TL’nin üzerinde olup 2 milyon TL’nin üzerinde olmayan taşıtlar için %20’yi aşamamasına,
Nihai fatura değeri 2 milyon TL’nin üzerinde olan taşıtlar için % 0 olarak belirlenmesine karar verildi.
0
himmet dayi
(28.02.25)
@himmet dayi: zaten o düzenlemeleri biliyorum. bu sebeple bunlardan ayrı bir yöntem olabilir mi acaba diye sormuştum :(
0
🌸m e b
(28.02.25)
Tamam kanki ben de olamayacağına dair matematiğini göstermek istedim. Sana itiraz etmiyorum.
0
himmet dayi
(28.02.25)
At Evropa mumkun
In Turkey namumkun
0
narod
(28.02.25)
İhtiyaç kredisi çekip alma olabilir mi? Ben bilmiyorum sesli düşünüyorum.
0
kumandanim
(28.02.25)
Tüketici kredisi çekip peşinat yapıp araç kredisi çekebilirsin. ödemede sıkıntı çektiğinde bir kredi daha patlatırsın. sonra bir tane daha.
0
gabe h coud
(28.02.25)
(13)

iş yerinde böyle aptallıklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

m e b
selamlar.böyle durumlarda ne yapıyorsunuz, nasıl yatıştırıyorsunuz kendinizi?-bilgisayarımda whatsapp web açık, tüm ciddiyetimle gelen mesaja cevap yazıyorum. yanımdaki arkadaş sandalyesini yanıma çekerek MESAJ YAZDIĞIMI GÖRMESİNE RAĞMEN çok alakasız ve yeryüzünün en boş bir yorumunu yapıyor.-telefo
selamlar.

böyle durumlarda ne yapıyorsunuz, nasıl yatıştırıyorsunuz kendinizi?

-bilgisayarımda whatsapp web açık, tüm ciddiyetimle gelen mesaja cevap yazıyorum. yanımdaki arkadaş sandalyesini yanıma çekerek MESAJ YAZDIĞIMI GÖRMESİNE RAĞMEN çok alakasız ve yeryüzünün en boş bir yorumunu yapıyor.

-telefondayım, işle alakalı hararetli bir şekilde bir konuyu izah ediyorum, zamanla yarışıyorum, o sırada çalışanlardan biri TELEFONLA KONUŞTUĞUMU GÖRMESİNE RAĞMEN dibime kadar gelip hiç ama hiç aciliyeti olmayan bir şey için bana el kol işareti yapıp "abi, geçen hafta ürünle alakalı istediğin bir broşür vardı ya, onu masana bırakıyorum, haberin olsun" diyor.

-yöneticimle önemli bir şeyi konuşuyorum, bir karar vermemiz gerekiyor, iki yol var ve ikisinin de artı ve eksilerini izah ediyorum, açık ofis olduğu için ne konuştuğumuz zaten duyuluyor, yan masadaki çalışan TÜM BUNLARI DUYMASINA RAĞMEN dan diye lafımı bölüyor ve "x bey, geçen hafta müşteri geldi ve bana hangi ürünleri istediğine dair listeyi iletti. size mail olarak ileteyim mi, masanıza bırakayım mı?" diyerek konuyu çok alakasız sebeple dağıtıp gidiyor.

-bir üründen ilk defa getireceğiz, malzemelerin tüm özelliklerini yazılı ve sözlü izah etmeme, daha önceden getirdiğimiz ürünün daha gelişmiş ve farklı prensipte çalışan hali olduğunu DEFALARCA SÖYLEMEME RAĞMEN gümrükçü gidiyor, daha önceden getirdiğimiz o ürünmüş gibi farklı beyan ediyor ve ben defalarca bu hatanın düzeltilmesi adına ek belgelerle uğraşmak, o istenilenleri zamana karşı yarışarak temin etmekle, yurt dışına günlerce izahat yapmakla uğraşıyorum.

buna benzer tonlarca örnek verebilirim herhalde. ya ben çok yumuşağım ve insanların salaklıklarını ben çekmek zorunda kalıyorum ya da bunlar olağan şeyler herhalde. siz ne yapıyorsunuz böyle durumlarda?
0
m e b
(23.01.25)
profesyonellik, dogru iletisim ve birazcik da empati ile cozulebilecek seyler. sanki gecmiste travmatik biseyler yasamissin o yuzden herseyi kisisel tehdit, saygisizlik olarak goruyorsun gibi. (bkz: If you are always the victim, maybe you are the problem)
0
buenosdias
(23.01.25)
@buenosdias +1 konu kilit.

Abi çok alınıyorsun gibi görünüyor. İnsanlar hata yapabilir, kim bilir sen neleri doğru sanıp başkalarına yanlış gelen şeyler yapmışsındır.
0
Shepard
(23.01.25)
Buna aptallık denemez bence. Herkesin önünde yığınla iş var, seni görünce birini aradan çıkarıyor işte insanlar. Seni beklesin, onu beklesin, ötekini beklesin dersen işleri bitmez. Veya gayri ihtiyarı aklına gelen bir şeyi söyleyebilir insan. Konuşacağımız şeyleri sürekli düşünerek akşamı yapamayız iş yerinde. Böyle şeylere hoşgörülü olmak gerekli.

Sanemk biraz sert ifade etse de haklılık payı var. Kendinize acımasız davrandığınız ve çıtayı çok yukarı koyduğunuz gibi diğer insanlara da bunu yapıyorsunuz.
0
playing star again
(23.01.25)
1. Şikayet: O arkadaşa o davranışı yapabilme hakkını sen vermişsin, eğer sergilediği hareket sonrasında bir tepki vermiyorsan geçmiş olsun.
2. Şikayet: Sana haber veriyor, koyayım mı diye soru cümlesi yöneltip senden cevap beklemiyor.
3. Şikayet : O kadar önemli toplantılar açık ofiste yapılmaz, açık ofiste yapılıyorsa o sadece bir toplantı değildir, araya daldığında sen veya yöneticin 'Bi dakka kardeş bak burada başla iş yapıyoruz' minvalinde dönüş yapmıyorsanız geçmiş olsun.
4. Şikayet: E iş dünyası böyle bi yer zaten, birileri işini yapmayacak birileri o işler için daha fazla zaman harcayacak, teorik olarak haklısın ama teoriğin iş dünyasında hiçbir önemi yok.

Ben böyle durumlarda ne yapıyorum,
1- Hocam görmüyor musun özel bişey yazıyorum ayıp ama az geriye gider misin diyorum.
2-Eyvallah kanka sağol anlamına gelecek bir onaylama hareketi ya da mimiği yapıyorum.
3- Hocam şu an bir toplantı yapıyoruz şu işi bir çözelim x bey eminim sana da zaman ayıracaktır diyorum.
4- Sorun kimden kaynaklandıysa sorun kaynaklandığı andan itibaren sorunu yaratan kişiyi ve ilgili kişileri cc ye alıp anında mail çakıyorum.

İnsanlar kesinlikle salak değil, sen yumuşak değilsin sadece iş dünyasının kurallarını bilmiyorsun
0
ebeş
(23.01.25)
@sanemkk: bu ağır oldu ya :( normalde kibir ve hırsızlık en çok korktuğum iki şey. tam tersine kendimi öyle ahım şahım görmem hiç, etrafımdakiler de kendi potansiyelimi hafife aldığımı ve kendime hep haksızlık ettiğimi söyler. ama burada verdiğim izlenim böyleyse dikkat etmem lazım demek ki. etrafımdakilere rahatsızlık vermeyecek şekilde yaşamak için elimden geleni yapıyorum, saygısızlık da yapmıyorum. aynı şekilde saygı görmek istemiştim hep...

@playing star again: sorun salt iş değil ki. evrensel davranışları yok saymaları. birisi telefonda konuşurken veya iki kişi konuşurken araya pat diye girmek işten bağımsız bir saygısızlık değil mi?
0
🌸m e b
(23.01.25)
konu sanki sende bitiyor.

emeğinin ve çabanın karşılığını alamıyor olma hissi ile tüm insanlara karşı bilenmişsin. klasik bir beni anlamıyorlar - her şey beni buluyor durumu oluşmuş.

muhtemelen haklısındır da ama değiştiremeyeceğin konularda içinde biriktirmek de boşuna.
bir tatil ya da kafa dinlemek iyi gelebilir.
0
orpheus
(23.01.25)
diğerleri neyse de buna da kızılmaz ki. alt tarafı masana bir şey bırakıp gidecek. ne zaman biteceği belli olmayan bir telefon konusmasını beklemesi saçma olurdu. adam yapılması gerekeni yapmış. buna bile sinirlenmişsin.

-telefondayım, işle alakalı hararetli bir şekilde bir konuyu izah ediyorum, zamanla yarışıyorum, o sırada çalışanlardan biri TELEFONLA KONUŞTUĞUMU GÖRMESİNE RAĞMEN dibime kadar gelip hiç ama hiç aciliyeti olmayan bir şey için bana el kol işareti yapıp "abi, geçen hafta ürünle alakalı istediğin bir broşür vardı ya, onu masana bırakıyorum, haberin olsun" diyor.
0
abelardo
(23.01.25)
2. ve 3. maddede bir hata göremedim. İki kişi konuşurken kutsal bir koruma çemberi devreye girip dünyadaki diğer tüm insanları sessize almıyor. Çok kısa cevapla hallolabilecek şeyler anlattıklarınız. Günlük hayatta da, işte de iki kişi konuşurken üçüncüsünün kısa bir iş için sohbetin bitmesini beklemesi saçma yani.

İlk maddede, kişisel gizlilik söz konusu. Kibarca uyarabilir ya da aşşşırı acil değilse sekme değiştirebilirsiniz belki ama uyarmak daha mantıklı bu biraz izansızlık.

Son madde pek hakim olmadığım bir mevzu ama sehven bir hata da olabilir yani, bir uyarı maili falan atılabilir.
0
nundu
(23.01.25)
sana kötü bir haberim var bu tip insanlar sadece işyerinde değil her yerdeler. günümüz insan profili böyle. başkalarının kişisel alanına saygı duymak kimsenin aklına gelmiyor. yapacak fazla bişey yok belki sus işareti yapan hemşire gibi parmak göstermek faydalı olabilir. ben böyle tipleri bir süreliğine görmezden gelerek işin içinden çıkıyorum. başka yolu var mı onu da bilmiyorum. iş hayatında başarılar (biraz da sabır) dilerim.
0
izole
(23.01.25)
Dünya sizin etrafınızda dönüyor gibi hissettim.
0
kimlanbu
(23.01.25)
gümrükçü ile alakalı olarak, önden taslak beyanname isteyin.
0
lazpalle
(24.01.25)
kendimi yatıştırmak için ben bunu kimlere, nerede yapıyorum diye sorarım.

birazcık agresif bir tavrın varsa törpülemen için bunlar geliyor olabilir. buna bakarım. insanlarla iletişimime.

ha hiçbiri yok, yanlış işteyim derim.
0
mathilda.may
(24.01.25)
Bence buradaki maddelerde sorunlar birbirinden farklı. Temel sorunlar:

1. İnsanlar multitasking yapıyorlar, siz daha odaklanarak çalışmayı seviyorsunuz, aynı anda iki işi idare etmek dikkatinizi dağıtıyor.
2. İnsanların kişisel alanınıza girdiğinizi düşünüyor veya hissediyorsunuz. İnsanlar sınırlarınızı ihlal ediyor olabilir. Burada ifade etmeye çalıştığınız şey o olabilir: İnsanların sıklıkla bireysel alanınızı ihlal etmesi ve bunun dikkatinizi dağıtarak işlerinize de engel olması.
3. Sonuncu madde ise çok farklı. Burada işini doğru yapmayan bir insan var gibi duruyor ve sorun siz değilsiniz. Sizin kızmanız da gayet normal.
0
silverleaf
(24.01.25)
(8)

Kısıtlı vatsap kullanımı

lil siztah
Merhaba,Vatsap hiç kullanmadım ve kullanmayı düşünmüyorum. İş ile ilgili bir kaç haftalığına ve yalnızca bir kaç kişiyle haberleşmek üzere kurmam gerekecek gibi.Bunu listemin geri kalanına çaktırmadan nasıl halledebilirim?Şimdiden teşekkürler.
Merhaba,
Vatsap hiç kullanmadım ve kullanmayı düşünmüyorum.
İş ile ilgili bir kaç haftalığına ve yalnızca bir kaç kişiyle haberleşmek üzere kurmam gerekecek gibi.
Bunu listemin geri kalanına çaktırmadan nasıl halledebilirim?
Şimdiden teşekkürler.
0
lil siztah
(23.01.25)
Google Contacts'a girip kişilerinizi bilgisayarınıza yedekleyin. Sonra tüm kişileri silin. Sadece görüşeceğiniz o birkaç kişiyi rehberinize kaydedin. WhatsApp'ı kurup gizlilik ayarlarındaki tğm seçeneklerde "Herkes" kısmını "Kişilerim" olarak değiştirin. Bu kadardı.

İşiniz bitince WhatsApp ayarlarından hesabınızı siler (dikkat, önce hesap silme, sonra uygulama kaldırma) sonrasında aynı sitede daha önce yedeklediğiniz kişileri geri yüklersiniz, her şey eski haline döner.
0
zaman ilac degil insanlar unutkan
(23.01.25)
@zaman, teşekkürler. Bu süre zarfımda rehberimi kullanamayacak mıyım bu durumda? Öyleyse biraz zorlar beni.
0
🌸lil siztah
(23.01.25)
rehberinizde kaç kişi var? eğer yüzlerce değilse whatsapp'ı kurar kurmaz hesap ayarları-gizlilik ayarına girerek engelli kişiler listesine gidin ve konuşmak zorunda kalmadığınız kişiler haricinde tek tek hepsini engelleyin. en kolay çözüm bu.
0
m e b
(23.01.25)
@meb, teşekkürler. Yüz kişi anca vardır. Rahatlıklar engelleyebilirim ama engellediğimi anlarlar mı acaba?
0
🌸lil siztah
(23.01.25)
hocam 2. bir telefonda veya aynı telefonda bir guest hesabı açarak kullanabilirsiniz. kullanacağınız 2. telefonda veya guest hesabında google hesabınızla giriş yapmazsanız kişiler boş görünür zaten. geri kalanı yukarıdaki öneri ile yaparsınız. bu arada 2. telefon kullanacaksanız hattı buna takmanıza gerek yok, sadece gelen kodu girmeniz yeterli.

alternatif olarak wp kurduktan sonra hesabınızı kurmadan ayarlardan kişiler yetkisini kaldırmayı deneyebilirsiniz. %100 çalışacağından emin değilim ama (wp bir noktada kişi erişimi olmadan devam etmeye izin vermeyebilir).
0
shadowfollower
(23.01.25)
@lil siztah: yani profil resmi koymayın, görünürlüğünüzü ve hakkımda kısmını sadece siz ya da hiç kimse olarak değiştirin. böylece kimse anlamaz. nihayetinde whatsapp kullanmadığınızı herkes biliyordur, birkaç haftalığına böyle hayalet gibi kullandıktan sonra kimse anlamaz.
0
m e b
(23.01.25)
valla ayrı numara alın bu işle ilgili, ona vatsap kurun, işiniz bitince de numarayı iptal edin.
0
SiyamkedisiZorro
(23.01.25)
Kişilerimi sildim, vatsap’ı kurup gizlilik ayarlarını hallettim. Yine de görünüyormuş kullandığım… başka öneri varsa alabilirim.
0
🌸lil siztah
(23.01.25)
(4)

Sezen aksu gidiyorum

strawberry first
Düzenlemesi çok güzel değil mi? İnce ince işlemiş resmen atilla özdemir oğlu şarkıyı.Siz ne düşünüyorsunuz?
Düzenlemesi çok güzel değil mi? İnce ince işlemiş resmen atilla özdemir oğlu şarkıyı.
Siz ne düşünüyorsunuz?
0
strawberry first
(23.01.25)
güzel tabi. ama cok cok iyi degil.
0
sonsuz
(23.01.25)
Ben altyapısına bayılıyorum... Özellikle de şarkının başında sezen aksu söylerken arka plandaki düzenlemeler.
0
🌸strawberry first
(23.01.25)
git daha güzel bence
0
Hallegadola
(23.01.25)
sezen aksu şarkılarını genel olarak çok severim ama düzenleme olarak hasret, yalnızlık senfonisi ve eskidendi çok eskiden en güçlülerinden diye düşünüyorum. bu düzenlemelerin üzerine yemek tarifi okusaydı yine çok etkileyici olurdu herhalde.
0
m e b
(23.01.25)
(5)

Balkan turu sorusu

messina123
Jolly'de falan vizesiz yazıyor. Gerçekten vize sormuyorlar değil mi? Oralara gidip geri dönmeyelim. Diğer konu bu turlarda sonradan ekstra para alıyorlar mı? Ve dedikleri her yere götürüyorlar mı kesin olarak?Bir de yanımızda ne kadar para götürmemiz lazım. Tur ücreti dışında ortalama kaç para gider
Jolly'de falan vizesiz yazıyor. Gerçekten vize sormuyorlar değil mi? Oralara gidip geri dönmeyelim.

Diğer konu bu turlarda sonradan ekstra para alıyorlar mı? Ve dedikleri her yere götürüyorlar mı kesin olarak?

Bir de yanımızda ne kadar para götürmemiz lazım. Tur ücreti dışında ortalama kaç para gider?
0
messina123
(22.01.25)
turların içinde bir sürü ekstra tur oluyor. genelde akşam yemekleri de dahil olmaz. ücrete dahil hizmetlere bakın.

en iyisi kredi kartı götürmek. tabii nakit de götürün. turda ekstra masraf çok çıkar.
0
jelly bear
(22.01.25)
balkanlar dedigin bir cok ulkeden olusuyor. kimi shengen istiyor kimi istemiyor. tam ulke, sehir listesi yok mu?
0
buenosdias
(22.01.25)
hangi ülkeleri gezeceksiniz? eğer içlerinde yunanistan ve bulgaristan yoksa vize gerekmiyor hiçbirine-ki onlarda prosedür nasıl, bilmiyoum.

ben de arkadaşımla geçtiğimiz yaz tur kapsamında makedonya-sırbistan-bosna hersek turuna katılmıştım.

"ne kadar para götürmemiz lazım?" sorusu değişken. şöyle ki bizim turumuzda kahvaltılar tur fiyatına dahildi ama öğle-akşam yemekleri dahil değildi ve biz bunları harici olarak kendi paramızla hallettik. yine @jelly'nin dediği gibi bu turların bana göre en büyük saçmalığı çoğu şeye ekstra fiyat biçmeleri. yani tur içinde tur mantığı var ama onları da kendi imkanlarınızla rahatça ve çok daha uyguna yapabilirsiniz.

ek olarak, çoğu ülkede eur geçse de döviz bürolarında yerel para birimiyle alışveriş yapmıştık biz ve harici olarak 6 günde toplam 250 eur nakit harcama yapmıştık (kişi başı). bulunduğunuz ülkeye bağlı olarak her yerde kredi kartı geçmeyebiliyor ama geçen yerde de ortak harcama olarak kredi kartı kullandım, toplam 180 USD de öyle harcamıştık. böylece kişi başı 340 eur gibi kişisel harcama yaptık diyebilirim.
0
m e b
(22.01.25)
Ekstra turlar en altta yazıyor

Vizesiz diyorsa vize gerekmez ama 6 ayı daha olan pasaport lazim
0
abuzer
(22.01.25)
Ben de bir ara Balkan turlarını incelemiştim. 7 gece olanlarda akşam yemekleri ve ekstra turlar dahil oluyor genelde. Ekstra Dubrovnik turu yapıyorsa ona yeşil pasaportu olanlar gidiyor mesela. Çok fazla tur seçeneği var, rotaya bakın bence. Belgrad'da başlayıp tekrar aynı yerde bitiyorsa mantıklı gelmemişti. Yuvarlak çizip aynı yere geri dönüyor. Bazı rotalar saçma planlanıyor ve saatlerce otobüsle gidiyorsunuz gibi gibi.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(22.01.25)
(22)

Okuduğunuz Kitapları Ne Kadar Hatırlıyorsunuz?

akhenaten
Bir arkadaşımın arkadaşıyla oturduk, konuşacak çok şey yoktu. Kitaplardan konu açıldı. Neler okundu falan diye konuşurken içinden parça parça olayları hatırladığım birçok kitabın adını bile unuttuğumu fark ettim. Başka bir kısım kitabı okuduğumu hatırlıyorum ama ne hakkında olduklarını komple unutmu
Bir arkadaşımın arkadaşıyla oturduk, konuşacak çok şey yoktu. Kitaplardan konu açıldı.

Neler okundu falan diye konuşurken içinden parça parça olayları hatırladığım birçok kitabın adını bile unuttuğumu fark ettim. Başka bir kısım kitabı okuduğumu hatırlıyorum ama ne hakkında olduklarını komple unutmuşum. Okumadığımı sandığım hatta ilk kez duyduğumu düşündüğüm bir kitabı aslında okumuş olduğumu fark ettim. Okuduğumu bildiğim ve sevdiğimi hatırladığım kitaplardan bir kısmının içeriğiyle ilgili iki cümle edecek kadar bile şey hatırlamadığımı gördüm.

Normalde bunu garipsemem belki ama bu kişi sanki okuduğu her şeyi hatırlıyor gibiydi. Acaba benim durumum mu garip dedim :D
0
akhenaten
(19.01.25)
O kitabı okuduğumu hatta ana temayi olaylari hatırlıyorum daha doğrusu hatırladığımı sanıyordum. Iki gün önce nickimin ilham aldigi yüz yıllık yalnızlık'ın dizisini izlerken hiçbir şeyi hatırlamadığım fark ettim. Sadece karakter isimlerini anımsıyorum başka daha bir şey yokmuş belleğimde. Bu farkındalık biraz üzdü açıkçası
0
Amaranta ursula
(19.01.25)
Severek okuduğum kitapları çok net hatırlarım da mesela lisede sanırım Acımak okutmuşlardı Reşat Nuri'den. Aşırı sıkılarak okuduğum için hiçbir şey hatırlamıyorum kitaptan. Baba kız ilişkisi mi vardı neydi yani o kadar. Ama mesela aynı sene okuduğum Çanlar Kimin İçin Çalıyor'u hatırlıyorum. Karakter isimleri pek kalmamış aklımda ama olay örgüsü falan duruyor.

Benim hafızam bu tarz şeylerde iyi ama baya. Kitap, film, yaşadığım olay, öğrendiğim bilgiler vs kolay kolay unutmam. Ama mesela yüz hafızam rezalet. Bugün konuştuğum kişiyi yarın görsem hatırlamam.
0
nundu
(19.01.25)
Yazmaya utanıyorum aslında ama 100 temel eser olsun, Rus klasikler falan bunları çok az hatırlıyorum, genel hatlarıyla sadece. Devlet Ana'yı anlat desen iki cümle zor kurarım. İçlerinden bazıları daha çok aklımda kalmış mesela Çalıkuşu.

Ama zevkle okuduklarım yani Stephen King, Dean Koontz, Jean Christophe Grange, H. P. Lovecraft, Edgar Allan Poe, Tess Gerritsen vs bu yazarların kitapları epey aklımda. Cthulhu üzerine yarım saat konuşurum mesela :))

Harry Potter, LOTR, Twilight falan da baya aklımda ama filmlerin etkisi de olabilir bir miktar. "Patrick süskind - Koku" full hatırlıyorum. V. C Andrews çatı serisini komple hatırlıyorum. My sweet Audrina var yine VC Andrews yazarı ve herhangi bir seriye ait olmayan tek bir kitaptı. İngilizceden okumuştum ne isimle çevrildi bilmiyorum ama deli bir kurguydu. Dev plot twist yüzünden unutmam imkansız
0
kullanicadi
(19.01.25)
ne filmi ne kitabı hatırlamıyorum. olasılıksızı okumuştum adam zamanda mı yolculuk yapıyordu, telekinezi gücü mü vardı hatırlamıyorum. olağanüstü bir şeyi vardı.
0
ya ben lan neyse
(19.01.25)
Ben bu soruyu bir adım öteye taşımak istiyorum:

Hani kitap okuma kültürü artırır ortamlarda satılacak bilgiler sağlar ve konuşma yetini geliştirir derler ya,

Çoğumuz kitabın yüzde 98 unutırken bunlar nasıl gelişiyor
0
fistikthecat
(19.01.25)
Bence zoraki okuduğumuz kitapları unutma eğilimimiz var. Kendi zevkimize uygun metinleri hatırlamaya meyilliyiz. Bir de zaman faktörü var, kitabı okudun bir hafta içinde kritiğini yapmakla 1 sene sonra hakkında konuşmak arasında fark var. İlla ki yan karakterlerin ismini falan unutabilirsin. Ben mesela betimleme seven biri değilim, bana kurgu ver bana olay örgüsü ver. Çok değişik bir kurgu asla aklımdan çıkmaz. Curious case of the dog in the night time diye bir kitap okumuştum yazarı Mark Haddon. Süper iyi günler olarak tercüme edildi sonradan. Asperger sendromlu Christopher adında bir çocuğun ağzından onun bakış açısıyla yazılmış bir kitaptı ve unique bulmuştum o açıdan. Komşusunun köpeğini öldürülmüş olarak buluyorlar ve dedektif gibi bu olayın izini sürmeye başlıyordu. Çok tatlı bir anlatımı vardı.
0
kullanicadi
(19.01.25)
hatırlama oranım kitaptan kitaba değişiyor. bir romansa bana ne kadar hitap ettiği, okumamın üzerinden ne kadar zaman geçtiği, ne kadar zihnimde canlandırabildiğim vb değişkenler var. kahramanların isimlerini pek hatırlamam kült bir eser değilse. araştırma kitaplarında da not çıkardıysam, ana fikir-yan fikirler gibi şemalara döktüysem, edindiğim bilgiyi kullanabildiysem yine hatırlama oranım epey artıyor. onun dışında genel kültür düzeyinde kalıyor.
0
Mossy
(19.01.25)
Genel olarak beklediğimden az hatırlıyorum diyebilirim. Ama bunu çok normal karşılıyorum. Çünkü baya kitap okuyorum. O kadar ayrıntıyı olayı büyük oranda hatırlamam çok zor.

Şöyle diyorum 20 30 yaş arası kaç bin gün yaşadım bir sürü güzel şey yaptım, kendi yaptığım ve yaşadığım şeylerin ne kadarını hatırlıyorum ki? yaşadığım ve hatırlamadığım yüzlerce gün var. Kendi yaptıklarımı hatırlayamıyorken okuduklarımı hatırlayamamam çok normal.

Ama bazı sevmediğim kitapları niye sevmediğimi, gıcık olduğum karakterin nasıl olduğunu hatırlıyorum. Ya da çok etkilendiğim kitapların bazı kısımlarını ayrıntılı hatırlıyorum.

okuduklarını unutmak bu okumadan hiç bir şey kalmadığı, bir katkısı olmadığı anlamına da gelmiyor. nasıl ki 20 30 yaş arasını yaşamamış sayılmıyorsam, diğ mi?
0
a perfect lie
(19.01.25)
izlediğim filmleri dizileri hatırlamıyorum ama okuduğum her kitabı hatırlıyorum, ilkokulda okudumlarım dahil.
0
deartheodosia
(20.01.25)
ilgi duymadığım kitabı hatırlamam ilgi duyduğum kitabın %95 detayını seneler sonra hatırlarım.
0
orpheus
(20.01.25)
%3
0
abuzer
(20.01.25)
Kitaba aşık da olsam %3
0
abuzer
(20.01.25)
t24.com.tr

Keyif için okuduğum kitapları şahane unutuyorum, çok güzel unutuyorum. Ama iş için okuduğum kitaplarda, mesela bir serinin dördüncü kitabına gelmişken 4 sene önce okuduğum ilk kitabın detaylarını hatırlayıp arada mantıksızlık var mı diye dönüp bakabiliyorum.
0
kobuzchu kiz
(20.01.25)
Pek çok şeyi unutuyorum, en çok hatırladığım okurken hissettiklerim oluyor, tortusu kalıyor diyebilirim, bazen de tüm hikayeyi unutmuş, çok küçük bir bölümü net hatırlıyor oluyorum, bir kaç kitap var ki okuduğumu bile unutmuşum. Bazı sevdiğim kitapları unutmamak için üstünde düşünüyorum aklıma geldikçe.
0
(20.01.25)
ben de hatırlamıyorum. bunun için not alıp deftere not alanlar var ama bu benim için zor bir şey. unutmak doğal bir durum ama okuyupta hiç okumamış gibi olması gerçekten üzücü.
0
mikahakkinen
(20.01.25)
o kitabı ne zaman okuduğuma bağlı olmakla beraber galiba zihnimin/belleğimin işleyişi şu yönde oluyor:

-çocukluk/lise zamanında okuduğum ilk eserlerdeki kahramanları ve genel olayları hatırlıyorum. o kitabı çok sevip sevmediğimi de hatırlıyorum. okuduğum ilk klasiklerden olması sebebiyle suç ve ceza ile birlikte sefiller'deki kahramanları hatırlıyorum, olayın genel gidişatını ve kilit olaylarını da hatırlıyorum. ama biri bana biri "tam olarak ne olmuş?" diye sorsa cevap veremem.

-üniversite zamanında okuduğum eserlerde hafızam eskiye kıyasla daha taze ve olay örgüsüne, temel ve yan kahramanları da hatırlıyorum.

-yakın zamanda okuduğum eserlerin içeriğine daha hakimim ama yine de ezber mahiyetinde "şu şuydu, bu buydu" diyemem yine de.

ben bu duruma ilişkin üzülüyordum epey, neden tam anlamıyla eserleri hatırlayamıyorum diye. ama bir gün, hatırlamıyorum, bir yerde bir yazı okumuştum; kitaplar da yemekler gibidir, bittiğinde onu sevip sevmediğinizi bilirsiniz, size faydasını da bilirsiniz ama nasıl ki yemek aracılığıyla vücudunuza aldığınız vitaminleri vs göremiyor ve fark edemiyorsanız ama arka planda vücudunuza katkı sağlıyorsa kitaplar da öyledir, minvalinde bir şeydi. yani, ruhen/manen o kitaptan alacağımızı zaten almışız, unuttuk diye dert edilecek bir durum yok(muş) ortada.
0
m e b
(20.01.25)
Yalnız olmadığıma sevindim, kendimi kötü hissediyordum bu durum yüzünden.

Kitap/film/dizi birkaç sene sonra uçuyor gidiyor aklımdan :D
0
chicha_v2
(20.01.25)
Bine yakın okumuşumdur çok azını hatırlarım. Filmlerde olay daha beter, çok izleyip okumak mı bilemedim sebep
0
topkapiaksaray
(20.01.25)
Çok fazla kitap okumuş, dizi, film izlemişimdir.
Büyük bir kısmını hatırladığım 10-15 tane vardır, kalanları genel hatları ile aklımda; şunlar olmuştu, konusu buydu şeklinde.
Yüzde verecek olsam %5'i geçmez.
0
sealth
(20.01.25)
Bitirdiğim ya da üzerine detaylı bir şeyler incelediğim/konuştuğum zamanın üzerinden 3-10 yıl geçtiyse en fazla yarısı, 10+ ise en fazla çeyreğini hatırlıyorum. Bazı isimler ve olaylar kayboluyor. Saçma detaylar kalabiliyor. Ana fikirde/hikayede sorun yok. Üzerine konuşmaya başlayınca o eksik olan yarı sanki bir kıza hava atmak için kitaptan söz etmişim de buluşma gününe kadar okuyamadığım için YouTube'da özetini izlemişim gibi hissettirebiliyor.
0
nawar
(20.01.25)
liste yapiyordur o. arada ben de bakarim önceden okuduklarima.
böyle bir kitap vardi ya dogru diye sasiriyorum.

goodreads o acidan güzel. tavsiye ederim. bir grup amazon tarafindan satin alininca goodreadsini kapatti ama güzel bir olusum yine de.
0
sonsuz
(20.01.25)
kitaplari hatirlamak icin okumuyoruz, bir an icin kendimizi bulmak ve sonra kaybetmek ve sonra tekrar bulmak icin bir yola cikiyoruz. ara ara kitaplardan bölümleri hatirlayip aaa so it goes diyoruz.

“The most important thing I learned on Tralfamadore was that when a person dies he
only appears to die. He is still very much alive in the past, so it is very silly for people to
cry at his funeral. All moments, past, present and future, always have existed, always will
exist. The Tralfamadorians can look at all the different moments just that way we can
look at a stretch of the Rocky Mountains, for instance. They can see how permanent all
the moments are, and they can look at any moment that interests them. It is just an
illusion we have here on Earth that one moment follows another one, like beads on a
string, and that once a moment is gone it is gone forever.
'When a Tralfamadorian sees a corpse, all he thinks is that the dead person is in a bad
condition in that particular moment, but that the same person is just fine in plenty of other
moments. Now, when I myself hear that somebody is dead, I simply shrug and say what
the Tralfamadorians say about dead people, which is "so it goes.”
0
deckard
(20.01.25)
(7)

Mediocre elitisti misiniz?

lapaz
Sb
Sb
0
lapaz
(15.01.25)
gibi gibi diyelim
0
sonsuz
(15.01.25)
ne demek olduğunu bilmiyorum bu söylediğinizin.

mediocre, ortalama-vasat nitelik demek değil mi?
vasat olduğu halde kendini elit gören biri demek mi bu?

eğer öyleyse, sanırım artık vasat biri olduğumu kabullendim.
0
biseysorcaktim
(15.01.25)
prnt.sc

şaka maka, ben de @biseysorcaktim gibi parçalayarak anlam çıkardım ama biraz farklı;
ne dipte, ne de yükseklerdeki değerleri/beğenileri/kültürleri savunmak yerine ortalamanın/ortalarda olmayı savunma meselesi mi?
0
m e b
(15.01.25)
hayır ekşi yazarı değilim.
0
visnebahcesi
(15.01.25)
Ben bilgi faşistiyim.
0
sekizdokuzon
(15.01.25)
Bir sey sorcaktim, evet o
0
🌸lapaz
(15.01.25)
Görünüşe göre yazılanı anlamayan kesimdenim
0
kimlanbu
(15.01.25)
(17)

Eşten ayrı tatile gitmek?

bobinhoo
Selamlar herkese, bir konuda görüşlerinizi merak ediyorum.İşimin doğası gereği uzun vadeli planlar yapamıyorum pek. Yani bundan 1 ay sonrası için haftasonuna bir plan yapayım desem müsait olup olamayacağımı kestirmek mümkün değil, o yüzden planları genelde maks 3-5 gün öncesinden yapıyorum.Eşimle bi
Selamlar herkese, bir konuda görüşlerinizi merak ediyorum.

İşimin doğası gereği uzun vadeli planlar yapamıyorum pek. Yani bundan 1 ay sonrası için haftasonuna bir plan yapayım desem müsait olup olamayacağımı kestirmek mümkün değil, o yüzden planları genelde maks 3-5 gün öncesinden yapıyorum.

Eşimle birlikte kayağa merak saldık son yıllarda, sezonda 2-3 kere 3-4 günlük organizasyonlar yapıyoruz. Eşim dün 1 ay sonrasına arkadaşıyla gitmek için konser bileti bakıyordu, ben de ona o hafta müsait olursak kayağa gitmek istediğimi, eğer kendisi konser sebebiyle gelemeyecekse tek başıma gideceğimi söyledim. Daha öncesinde de benzer tartışmalar yapmıştık, o benim onsuz da olsa tatile gitmeye hevesli olmamdan hoşnut değil. Kendisinin asla bensiz gitmeyeceğini söylüyor. Ama mesela tek başıma değil de başka bir arkadaşımla gitsem bunda sıkıntı yokmuş ama tek başıma gitmem hoş değilmiş.

Bana saçma geldi açıkçası X kişisiyle gitmemle tek başıma gitmem arasında onun açısından değişen hiç bir şey yok bence.

Yani o da gelmek istiyor ama ben onu götürmüyorum gibi bir durum yok ortada, müsait olmadığı için kendisi gelemiyor. Yani onun hoşuna gitmeyen kısım anladığım kadarıyla benim onsuz da o tatilden keyif alabilmem, onla gitmişim onsuz gitmişim umrumda değilmiş gibi düşünüp, kendini değersiz hissediyor sanırım.

Halbuki o gelebilse tabiki onunla gitmek isterim ama sonuçta aktivitenin kendisi keyifli benim için, o gelemedi diye zehir olmaz tatil bana.

Ha tabi benim o haftasonu gitmiş olmam diğer haftasonlarını etkileyecek bir şey değil, hani sadece 1 hakkımız vardı da onu tek başıma harcadım gibi düşünülmesin.

Sizin bu konudaki görüşünüz nedir? Eşinizin/sevgilinizin tek başına şehir dışındaki bir kaç günlük bir tatil/organizasyona gitmesi konusunda?

Not: Cevap verirken yaş ve cinsiyet belirtirseniz sevinirim.
0
bobinhoo
(15.01.25)
Gidebilir.

Ben de tek başıma gidebilirim. Ayrıca arkadaşlarıyla da gidebilir, ben de arkadaşlarımla da gidebilirim. Evliyiz diye yapışık yaşamak zorunda değiliz. İnsanlar bazen yalnız kalmak da isteyebilir. Evli olsam eşimle ayrı evde yaşamak isterim mesela.

40- k

Herkesin bir alanı olması lazım. Evlilik, gerçekten de yapışık yaşamayı gerektirmez.
0
rock n roll
(15.01.25)
29K

bence okay. bundan sonra ben de planlarimi kendime göre, istedigim seye göre yaparim. karsi taraf uygunluk olursa eslik eder.

fikir olarak güzel gelse de birbirinden uzaklasmaya acilan bir gate adeta.
0
sonsuz
(15.01.25)
32 irkek.

Kendi başıma tatile gitmem, hanım da gitmez zaten.
0
logisticsmanager
(15.01.25)
Bence burada sen haksizsin.Kayak sezonda 2-3 kere yapilan bir organizasyonsa yaptigin baz plan esinin musait olmadigi bir haftasonunda olmamali.Ya o haftasonunu kayak icin bosaltin yada esin musait degilse baska bir haftasonunu kapatin kayak icin.

Esler birbirinden ayri plan yapabilir ama sezonda 2-3 defa yapilan bir haftasonu kayak tatilini esinden bagimsiz planlayamazsin
0
turkuaz
(15.01.25)
37, E, Bekar.

Ben eşlerin eş zamanlı olarak farklı kişilerle ya da yanlız bir şekilde aktiviteler yapmasını kıymetli buluyorum. O arkadaşıyla konserdeyken siz de tatilde olacaksınız. Eğer eşiniz evde oturuyorken ya da başka bir şey yapmıyorken siz tatile gitseydiniz absürt olurdu ama anlattığınız hikayede bir problem göremedim ben.

Ancak tabii burada bir orta yol bulmak gerekecek. Bu durumda da fedakarlık yapan siz olacaksınız gibi duruyor. Tatil yerine başka bir aktivite düşünebilirsiniz.

Bir de eşinizin tam olarak bu işin neresinden rahatsız olduğunu öğrenebilirseniz ileride benzer problemleri yaşama ihtimaliniz azalır. Açık açık sormakta fayda var.

Kolaylıklar.
0
shatskikh
(15.01.25)
tutarsizlik.

konser vs kayak: neden eslerden biri konsere gidebilirken digeri kayaga gidemesin. ikisinin birbirinden ne farki var.

arkadasla vs tek: neden arkadasla gidilebilirken tek gidilemesin, arkadasla gitmenin tek gitmeye gore daha guvenilir olmasinin nedeni ne.

bence iki durumda ayni, tam tersi olsaydi muhtemelen konsere arkadasla gitmenin yanlis, kayak ve tek gitmenin normal oldugunu gerekcelendiren argumanlarla gelecekti.

bence eslerin birbirinden ayri zamanlarini, ilgi alanlarinin olmasi guzel birsey, ama bunu eslerden biri kendisi icin hak, ama karsi tarafa lutuf olarak gormesi tutarsizlik. cunku asil istedigi sey kendi arkadasiyla konsere gittiginde sizin evde oturmaniz ve ondan ayri plan yapmamaniz.

insanlarin farkli gorusleri olabilir, buna saygi duyulur ama burada bencillik ve tutarsizlik var.
0
emrahday
(15.01.25)
@turkuaz

soruda da belirttiğim gibi o haftasonu gitmiş olmam diğer haftasonlarını etkilemiyor kesinlikle, bir hafta sonra müsait olsak yine gideriz problem yok o konuda.


@shatskikh

Eşimin rahatsız olduğu konu dediğim gibi onsuz da tatilden keyif alıyor olmamın onu değersiz hissettirmesi çünkü ona göre kendisi bensiz gitse keyif almazmış hiç. Ayrıca tamamen keyfi bir nedenden ötürü ondan 3 gün ayrı kalmayı kolayca göze alıyor olmamın yine aynı şekilde onu değersiz hissettirmesi. özetin özeti "sen beni benim seni sevdiğim kadar sevmiyorsun" hissiyatı.


@emrahday

kayakla konserin farkı birinde 3 saat gidip geri dönecekken diğerinin 3 günlük bir ayrılık yaratacak olması. konsere giden ben olsam sıkıntı çıkarmazdı. zaten şehirdışında olmadığım cumartesi akşamlarının çoğunu masa tenisi oynayarak geçiriyorum.
0
🌸bobinhoo
(15.01.25)
@tiredofwaiting

Öncelikle hikayedeki erkek tarafı benim. Tam detaylı anlatamamış olabilirim ama durum şöyle, bu yıl için şöyle bir plan vardı kafamızda müsaitlik durumu olan tüm haftasonlarını kayakta geçirmek. Ama sadece haftasonu için gitmiyoruz cumadan birleştirip (mümkünse perşembeden) öyle gidiyoruz. Sadece haftasonu için o kadar yol gitmek falan zor oluyor, bir de haftasonu daha kalabalık olduğu için daha az keyifli.

Ama işimin yoğunluğu, şehir dışı görevler gerektirmesi, özel hayatımızdaki başka olaylar vb sebeplerle sezonda maks 4-5 kereye tekabül ediyor bu müsaitlik durumu. Zaten kayak için de öncesinden plan yapmak pek mümkün değil 2-3 gün öncesinden hava durumuna bakmak gerekli, rüzgarlı havalarda olmuyor.

Daha öncesinde de benim kayağa tek başıma gitmemle ilgili sorun yaşadığımız için o bilet alırken ben belirtme ihtiyacı hissettim, bak eğer o hafta işim müsait olursa havada iyiyse vb. ben kayağa giderim haberin olsun problem çıkarma gibisinden. Konu buradan açıldı.

Arkadaş muhabetti de güvensizlikten değil de ona tuhaf gelmesinden, kendisi asla yapmayacağı için başkası niye böyle bir şey yapar empati kuramıyor. Dediğim gibi zaten sık sık şehir dışı görevlerim oluyor, bir bok yiyecek olsam oralarda da yerim zaten.

Konser cmtsi akşam olacağı için öncesinde veya sonrasında gelmesi mantıklı olmuyor zaten.
0
🌸bobinhoo
(15.01.25)
manitasini tek basina taylanda gitsin diye havaalanina birakanspor .d

degersizlik hissi tatilden bagimsizdir diyorum. ya sende birazcik romantizm kirintisi olsaydi soyle lanse ederdin; son dakika gelirdi, o konsere gitmeyi cok isterken sen uzulme sikilma tribine girerdin, napim kayaga mi gitsem ama tek basima da zevk almam ki baska yapcak bi seyim de yok(?) boyle boyle sanki onla gitsen super olurdu onsuz buruk gecer ama vaktini de kullanmak istersin gibi gosterirdin. su an sanki onsuz gitmek icin firsat olmus gibi gosteriyosun
0
ala09
(15.01.25)
@ala09

güzel tespit gerçekten, iyi bir manipülatör olsam davul zurnayla yollardı belki beni:) zaten yüzde 15-20lik gidebilme ihtimalim konuyu şimdiden açmama gerek bile yoktu belki ama düz adamım ben aklıma gelince söyledim direkt :)
0
🌸bobinhoo
(15.01.25)
Tek başınıza gidince sorun olacak ama bir arkadaşınızla gidince sorun olmayacaksa ve bunun sebebi onsuz tatile gitmeye hevesli olmanızsa arkadaşınızla gitmek nasıl daha farklı oluyor ki? Yine hevesli şekilde gitmeyecek misiniz?

Tek başına iş amaçlı da yolculuk yapıyormuşsunuz ama iş için olan şeylerde kırmızı çizgi çekmek zor. Buna ses çıkarmıyor olması sizin iş seyahatlerine çıkmanızdan memnun olduğunu veya dert etmediğini göstermez bence.

Bana güvensizlik daha olası geliyor, en azından tek başına gitmek ve arkadaşla gitmek arasındaki çelişki bu senaryoda cevaplanıyor.

Bir de madem sizin için çok da önemli değil, ben olsam meseleyi derinleştirmemek adına başka bir haftaya ertelerdim planı. O hafta gittim diye diğer haftalar da kapanacak diye bir şey yok demişsiniz. Anladığım kadarıyla uzun vadeli plan yapamıyor olmanız kısa vadede birden fazla kere plan yapmanıza engel olmuyor. Böyle yaparsanız gelecekte zorunlu olarak planları denkleştiremediğiniz bir senaryoda bir iyi niyet göstergesi olarak da kalır.

Benim için (kendi sevgilim özelinde) sorun olmazdı, ama bu tarz anketler çok da sonuca ulaştırmıyor. Çünkü aynı ben eğer güven sorunu hissetseydim bunu sorun ederdim. Ya da çevremde buna bağlı kötü bir olaya şahit olsam "aman canım ne olacak" demezdim bunu atlatana kadar. Bu tarz şeylerle alakalı her iki zıt fikri savunacak insan bulmak da mümkün her zaman.
0
akhenaten
(15.01.25)
peki siz de ayni degersizlik hissinden muzdarip olsaydiniz ne olacakti? ikiniz de kimsesiz bir yere gitmeyecek miydiniz?
yani tatil ile degersizlik hissi bagimsiz bir sey bence de, eger gercek nedeni bu ise, bunun uzerinde calismasi gereken kisi oncelikle esiniz ve elbette birlikte calismak. zaten fark etmek isin onemli kismi.
ben giderdim, gidiyorum, partnerimin de gitmesinde hic bir sorun yok. en basitinden kendisi sorf yapiyor, sorf yapabildigi bir yerde baska bir tasinmazimiz var, tam anlattiginiz gibi eger ruzgar izin veriyorsa son anda atlayip gidebiliyor 2-3 gunlugune, dilerse arkadaslari ile dilerse tek. gidebilirsem ben de gider kendisine katilirim, ancak benim o kadar sorf yapma derdim yok. bunda herhangi bir sorun goremiyorum, yetiskin insanlariz, hobilerimiz ve bedensel kapasitelerimiz, zamanimizi alan seyler farkli olabiliyor.

zaten uzmanlar da iki kisinin kendi deneyimlerinin olmasini ve bu deneyimleri yasayip birbiriyle paylasmanin ciftleri guclendirdigi konusunda hemfikir. elbettte saglikli iliskilerden bahsediyoruz. bu demek degil ki ciftler birlikte bir sey yapmayacak ancak ayri ayri deneyimler yasamalari esit derecede onemli.
0
kassiopeia
(15.01.25)
birlikte yaşadigim insanin ben olmadan da mutlu olabiliyor olmasi, onun bir kisilik sahibi oldugunun göstergesidir ve mümkünse benden ayri da bir hayati olabilen kişilik sahibi bir insanla birlikte olmaya gayret ederim.
0
deckard
(15.01.25)
31-K
Gidilebilir durumlar onu gerektiriyorsa bence hiçbir sakınca yok. Bence bu ayrı takılma işlerini kafada büyütüp mesele haline getirmenin bir anlamı yok. öbür türlüsü boğucu gerçekten.
Ama mesela bir keresinde ben bir yurtdışı şehrine gitmek istemiştim, yıllık iznimdeydim, eşimin de o dönem programı müsaitti, birlikte gidelim dedim, "ben çok yorgunum bu hafta dinlenmek istiyorum sen istiyorsan git" demişti, gıcık olmuştum :D
Onun dışında tek veya arkadaşlarımızla seyahate gideriz. Örneğin bir seferinde birlikte bilet aldığımız yere o programı sıkıştığı için gelemedi ben tek gittim.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(15.01.25)
normalde henüz evlenmediğim için toplumsal baskıların da verdiği baskıyla üzülüyordum, gerçekten yapılması/halledilmesi gereken en önemli bir şeyi yapamamışım gibi ama neyse ki böyle duyuruları veya evli arkadaşlarımın başından geçen buna benzer olayları görünce "oh, iyi ki böyle dertlerim yok" diyorum :))


bu bir tek bizim ülkemizde mi böyle acaba? ne hikmetse mantık şu şekilde:
kadının boş vakti varsa ister tek ister kendi arkadaşlarıyla istediğini yapabilir ama erkeğin boş vakti varsa bile, eşinin boş vaktiyle uymadığı için istediğini yapamaz.

bu bana saçma geliyor. evlilik yapınca hayat madem müşterek, hayattan alınacak zevkler de müşterek olmalı ve o zaman kocasının vakitsizliğine uymuyor diye kadın tek/arkadaşlarıyla eğlenecek işler yapamaz. bu müştereklik nedense bir tek kadının lehine olunca hatırlanıyor bu ülkede.

kısaca soruya cevap: hiç dert etmez, kendi başına da tatile çıkmasına hiçbir şey demezdim ama benim de tek başıma tatil yapmama karışmazsa.

erkek, 34.
0
m e b
(15.01.25)
gitmem, eşim de gitmez. 31 k.

yalnız şimdi konser ne konseri Türkiye'ye yüzyılda bir gelen bir grubun konseri mi yoksa ayda bir konser veren eski ünlü popçu konseri mi? ertelenecek konser var kaçırılmaması gerekn konser var. eşler birbirine bu konuda uyum sağlamalı.
0
Hallegadola
(16.01.25)
Ben gitmem, eşim de gitmez.
Zaten kısıtlı vaktimizi birbirimizle geçirmeyi hala seviyoruz. Her ilişkinin dinamiği farklı, o sebeple bizim ilişkimizde doğru olan başkalarında olmayabilir, bunun bilincindeyim.
+40 kadın
0
SiyamkedisiZorro
(19.01.25)
(8)

Zafer partisi sosyal medya trollerine nasıl ödenek sağlayabiliyor?

HellKeePer
Partinin bir gelir kaynağı var mı? Bildiğim kadarıyla mecliste sandalye, grupları yok. Sosyal medyada, özellikle Ekşi sözlük ve X platromu üzerinde çalıştırdığı trollere nasıl ödeme yapıyorlar? Sayıları Ak parti trolleri kadar yüksek oranda. Bu parti bu parayı nereden buluyor? Amacım polemik yaratma
Partinin bir gelir kaynağı var mı? Bildiğim kadarıyla mecliste sandalye, grupları yok. Sosyal medyada, özellikle Ekşi sözlük ve X platromu üzerinde çalıştırdığı trollere nasıl ödeme yapıyorlar? Sayıları Ak parti trolleri kadar yüksek oranda.

Bu parti bu parayı nereden buluyor? Amacım polemik yaratmak değil.Teknik olarak merak ettiğim için soruyorum.
0
HellKeePer
(14.01.25)
çok fazla gönüllüleri var.
0
ground
(14.01.25)
allah allah, ödenek mi ayırıyorlar?
halbuki ülkemizde 60 küsur milyon seçmen var. mesela 25 milyonu kılıçdaroğlu'na oy vermiş, 13 milyonu da chp'ye oy vermiş. kılıçdaroğlu'na ve chp'ye oy verenleri çıkardığımızda geriye kalan milyonların hepsi trol. trolün bu kadar bol olduğu bir ülkede ödenek ayırmaları saçmaymış cidden de.
0
m e b
(14.01.25)
Muhtemelen iletişim başkanlığından fonlanıyorlar.

Tüm hepsi öyle demiyorum ama twitterda bunların çok takipçili birkaç hesabı var meşhur. Onları fonlasan zaten manipüle edebilirsin kitleyi. Twitterda Zpliyim diye geçinenlerin de çoğu liseli olduğu için zor değildir
0
nundu
(14.01.25)
hepsini fahrettin fonluyor
0
topkapiaksaray
(14.01.25)
"o kadar oy almasına rağmen neden hiç AKP propagandası yapan yok?"

diye düşünebilirsin.
AKP propagandası yapmak işe yaramaz ama insanları CHP'den uzaklaştırabilecek propaganda işe yarar. gençleri kafalıyorlar.

bunu yapacak bütçeyi ayırabilecek de tek yer var..
0
tabudeviren
(14.01.25)
Şu içerik bu konuyla alakalı mıdır sizce bilemedim ama şurda dursun.

en.wikipedia.org
0
Mirket
(14.01.25)
Bu partiyi desteklemek ve CHP'yi desteklememek trollük olmus.

Kafalar piril piril cidden.

Not: son seçimde oyu Zafer'e atmis biri.
0
feastofthedamned
(15.01.25)
sosyal medya kanallarınızla ilgili olabilir. aktroller kadar yüksek olmasını geçtim onların çeyreği kadar denk gelmiyorum zaferlilere.
0
sabenburak
(15.01.25)
(4)

Exxen üyelik iptali

iron
Yapılamıyor... Web sitelerinde fonksiyon çalışmıyor diye 3 sefer çağrı merkezini aradım, sazan sarmalına bağlamışlar.Farkındalık oluşturmak için Exxen platformundan ekmek yiyen her bir bireyin başlığına yazmak istiyorum. Sizce işe yarar mı?Çok pis kokular var, Şikayetvar'da bu konuda açılmış 5925 şi
Yapılamıyor... Web sitelerinde fonksiyon çalışmıyor diye 3 sefer çağrı merkezini aradım, sazan sarmalına bağlamışlar.

Farkındalık oluşturmak için Exxen platformundan ekmek yiyen her bir bireyin başlığına yazmak istiyorum. Sizce işe yarar mı?

Çok pis kokular var, Şikayetvar'da bu konuda açılmış 5925 şikayet var, bakıyorsun müşterilere pış pış yapılmış, arada troller üyeliklerinin iptal edildiğini filan yazmış... Ciddi organize bir durum var.
0
iron
(10.01.25)
çok alakasız ama belki iş görür diye soruyorum; sitede/uygulamada ödeme için kayıtlı kartın son kullanma-cvv kodunu değiştirmek işe yaramıyor mu?
0
m e b
(10.01.25)
ben de @meb gibi düşündüm. tam bilmiyorum ama amazon, netflix gibi ödemezsen iptal edilmiyor mu bu üyelik. amazonda ödemezsen askıya alınıyor, ödemeyi sanal kartla yapıyorum ve limiti 1 tl bırakıyorum genelde sorun yaşamıyorum.
0
Improbable
(10.01.25)
e-devletten olmuyor mu?
0
archmeister8
(10.01.25)
asıl kart yerine sanal kart bağlayın. sonra resmi yazı ile kişisel verilerin silinmesiyle alakalı bir dilekçe yazıp mail ile verilerinizin silinmesini isteyebilirsiniz.
0
false pretension
(10.01.25)
(9)

satın alma/ithalat sorumlusu olarak kaç almalıyım sizce?

m e b
selamlar.satın almacı/ithalat sorumlusu olarak maaşımın yeni zamla ne kadar olması gerektiğine dair soru sorabileceğim ve bu alanda çalışan tanıdıklarım yok.eğer bu alanda uzmansanız veya bu alandaki maaşlar hakkında bilginiz varsa bana kılavuz olması açısından yardımcı olabilir misiniz?normalde yak
selamlar.

satın almacı/ithalat sorumlusu olarak maaşımın yeni zamla ne kadar olması gerektiğine dair soru sorabileceğim ve bu alanda çalışan tanıdıklarım yok.

eğer bu alanda uzmansanız veya bu alandaki maaşlar hakkında bilginiz varsa bana kılavuz olması açısından yardımcı olabilir misiniz?

normalde yaklaşık 5 senedir lojistik alanındaydım ama bazı firmalar resmen beni ithalat sorumluları gibi kullanıyordu ve deneyimimi o şekilde kazanmıştım. son iki senedir ise başka bir firmada doğrudan bu işi yapıyorum. unvanım satın alma sorumlusu olsa da aslında stok kontrolü-gerekli durumda sipariş oluşturup proforma talebi-bu proforma doğrultusunda ödeme yapma-gümrükçe gerekli evrakların oluşturulmasını sağlama/yönlendirme-uluslararası nakliyeyi ayarlama-gümrükçüyşe mal çekimine kadar süreci takip etme görevim var.

yabancı dil, bildiğiniz üzere elzem ve ingilizceyi aktif olarak yazılı gerekiyora sözlü olarak kullanıyorum. öyle aman aman bir yoğunluk yok ama maaşım da yaklaşık 31 bin. asgari ücrete gelen zam oranı kadar zam alırsam zannedersem 40 alacağım, en iyi ihtimalle 45 yapar burası.

bu bilgiler ışığında ne kadar zam talep edersem uçmamış ve piyasayı da bilerek hareket etmiş olurum?
0
m e b
(30.12.24)
Stok kontrolünün İngilizcesi stock controller. Bu işin sorumluluğu depo değildir, material planner ya da buyer yapar. Hemen örnek vereyim; eskiden çalıştığım amerikan firmasında material planner hem sipariş geçer hem de stock controlling yapardı. Böyle binlerce yüzlerce firma var. Misal şu an çalıştığım yerde de genelde satın alma yapan aynı zamanda stock controlling yapar.
Gümrük evrakları da aynı şekilde yapiyordum. Gümrük evragi dediğiniz heralde tedarikçi belgelerini vermek vs. Misal siparis yola çıkacağı zaman bu belgeleri gümrükcüye atardim. Yok ne bileyim atr doldurmak b/l doldurmak falansa bence iyiki yapmissiniz, bunlari bilmek güzel.
Gene lojistiği biz yapardık ki şu an çalıştığım 100 bin kişilik firmada da aynı şekilde.

Kısacası böyle o bunu yapmaz şu bunu yapmaz diye bir şey yoktur. Organizasyonel olarak yapılmaması gereken şeyler değil tabiki. Misal bana gidip bankadan tedarikçiye havale falan yapıyorum deseydiniz oeah derdim. Ama baktığım zaman misal sox analizi yapsak sıkıntı çıkmaz. Aman aman yoğunluk yok demişsiniz, buradan anladığım acayip büyük olmayan, fazla sku bulundurmayan haliyle bir kişinin genelde birçok farklı şeyi yaptığı bir yer. Böyle herkesin spesifik şeyleri yaptığı yerler çok büyük, çok fazla is olan yerlerde olur.
Ha bana kalsa 5 senelik deneyim ile 50 falan istemek normal. Hatta bana kalırsa 2 sene calistiginiz için biraz piyasaya göz atabilirsiniz. Çünkü zaten 5 senelik deneyim ile 31 biraz az, 50 vermemeleri olası geldi. Şirketin işleri nasıl?

Bence iyi ki yapmışsınız çoğu şeyi. Uzmanlasma kariyerin sonrasında gerekli, başında böyle işler Çok daha iyi.

Neyse, ben olsam hemen birkaç iş başvurusu yapar, piyasası öğrenirdim en azından. Piyasada yerim var mi bugün issiz kalsam is bulur muyum sorusuna cevap bulurdum.
0
logisticsmanager
(30.12.24)
Maaşın patlak
0
Yılmaz920
(30.12.24)
Buradaki arkadaşlar bence maaşlardan biraz uzaklar, çünkü büyük firmada çalıştıkları için galiba. Büyük bir firmada evet bence de maaşın az deriz ama sıradan bir firma için 40k alırsan iyidir derim. İşin çok zor değil gibi. İngilizce bilen sıradan birisi 3 ayda öğrenip yapabiliyorsa maaşın normal.
0
Shepard
(30.12.24)
@logisticsmanager: zaten bu sömürülme düzeninde öğrendiğim ve katkısını gördüğüm tek şey, tabiri caizse isviçre çakısına dönüşmek. şu an tabii ki atr/menşe belgesi/phyto gibi evrakları düzenletip, gerekiyorsa ex-1'e bile müdahalede bulunacak kadar bilgi sahibiyim.

ama işte lojistik + ithalat/satın almacı olarak toplamda 7 sene yapıyor. galiba bu konuda kendimi pazarlamam gerekiyor. ücretleri bilemediğim için sordum zaten bu soruyu. gerekiyorsa yeni bir işe başvuracağım çünkü.

@Shepard: zaten bir yandan da bu durum var ama her işin inceliği var, öyle 6 ayda öğrenilecek bir şey de değil gibi.
0
🌸m e b
(30.12.24)
Abi 7 sene deneyim için 31 bin az. Yani bunu tabi sadece bildiğin şeylere ve deneyime bakarak söylüyorum. Ama 7 sene gerçekten asgari ücretin 1.5 katı almak için fazla. Ha tabiki misal ahmet ltd sti adlı firmada lokma makinesi satarken normal olabilir o kadar düşük yerlerle bilgim yok pek shepard dediği gibi. Ama bugün 7 sene tedarik zinciri olan birinin çok çok büyük firma olmasa da Türk holding firmasında bile 50 bin alması bence az olur.

Şehir neresi? Biraz da işle ilgili bilgi verirsen daha iyi olabilir sektör vs gibi. Misal erp var mı vs ya da ne satın alıyorsun.
0
logisticsmanager
(30.12.24)
Yılbaşı zammını al,sonra o rakamın yuzde 30 üzerinde iş başvuruları yap.bahsettiğin tecrübeyle 30 lar şu an için çok düşük.
0
duptıs
(31.12.24)
@logisticsmanager: istanbul ve sektör de hobi tarımcılığı üzerine, alanında türkiye'deki lider firmalardan.
0
🌸m e b
(31.12.24)
ithalat ihracat operasyon departmanına sıfır tecrübeli yeni mezun personel 30bin tl maaş ile yakın zamanda başladı. (yılbaşı zammı hariç)

tecrübenize göre istanbul'da yaşadığınızı da göz önüne alarak güncelde 45bin tl altı düşük kalır.
0
tantunisultansuleyman
(31.12.24)
50k talep edersen uçmamış olursun
0
PoscheN
(31.12.24)
(12)

Gassal Olayı

messor
Bu gassal dizisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? Resmen bu "hype" denilen olayın dibine vurdular. Bunun akp projesi olduğunu düşünüyor musunuz ? Çünkü nerde akpli varsa vatanı savunur gibi bu diziyi savunuyor. Ben de bu diziyi bunların bir türlü yıkamadıkları ve hep dile getirdikleri o kültürel hegem
Bu gassal dizisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? Resmen bu "hype" denilen olayın dibine vurdular. Bunun akp projesi olduğunu düşünüyor musunuz ? Çünkü nerde akpli varsa vatanı savunur gibi bu diziyi savunuyor. Ben de bu diziyi bunların bir türlü yıkamadıkları ve hep dile getirdikleri o kültürel hegemonya olayını yıkmak için attıkları bir adım olarak görüyorum. Kültür-sanatta bir türlü gelişemedikleri için ilk defa elle tutulur bir iş yapınca dört elle sarıldılar.
0
messor
(30.12.24)
akpli olmayan arkadaşım da diziyi sevdiğini söylüyor. her seven akpli değil. trt gerçekten de güzel bi iş yapmış olabilir.
0
jelly bear
(30.12.24)
Sadece şunu düşünmek lazım başka bir platform sürekli intihar haberleriyle anılan metro istasyonlarına insanları gerçekten etkileyebilecek "ölünce seni kim yıkayacak" gibi bir slogan asmış olsaydı kendileri ne yapardı?
Bu iki yüzlülük bile bu işi izlememek için yeterli (benim için).

İyi bir iş olmuş olabilir orasını bilemem izlemedim izlemeyi de düşünmüyorum.

Bu kadar üzerine düşme sebepleri de insanların haklı sebeplerle diziyi eleştirmeleri, daha normal bir şekilde gelmiş olsaydı sadece belli bir kesim tarafından anılırdı, şu an hepsi sevse de sevmese de övüp duruyor, bunların işi bu.

Sevilebilir, beğenilebilir buna asla lafım yok yönetmenin de maalesef ki başrol oyuncusunun da geçmişte gayet sevip beğendiğim işleri oldu, o açıdan bakmıyorum dediğim gibi seveni beğeneni mutlaka çoktur ama beğenmese de savunan çoktur.
0
mutekebbir
(30.12.24)
Ben çok beğendim. nerde yayınlandığıyla ilgilenmiyorum
Selçuk aydemir ve ahmet kural, bu ikili gerçekten kaliteli işler yapıyor.
0
gilbeys
(30.12.24)
Siyasi bir arka planı yok, tabii platformunda yayınlanınca herkes öyle saçma salak yorumlar izledi. Çok hype var doğru. Bu kadar hype olmasaydı son yıllarda izlediğim en iyi yerli dizi derdim ama hype işini abartanlar da var o kadar da değil tabi. Gayette izlenir güzel proje, yarım saatlik iş yapınca oluyormuş demek dedirtti
0
avatar is back
(30.12.24)
ben şahsen beğendim. konusu işlenişi hiçte fena değil. eksiklikleri, olmamış yanları baya bir var ama yinede izlenir.
ahmet kuralı sevmem ama bence iyi bir iş çıkarmış.
yalnız bunu trt dışında bir platform yapsaydı veya senaristi kendilerinden, sıkma başlı olmamış olsaydı şuan sabah akşam öven kitleler ayaklanmıştı. rtük anında harekete geçmişti. dini değerleri aşağılama diye. olmasa bile oldu derlerdi.

ayrıca son dönemde tabii fena işler yapmıyor değil. geçen çırak diye bir dizisi denk geldi. onun konusuda fena değildi.
platformda gırla propaganda dizileri ve filmleri dolu orası ayrı.
0
my fault
(30.12.24)
Turkiye'de siyaset her yerde. siyasi yonden bakarsak trt'de yayinlanan seylere onyargim var benim de. hepsinin siyasi bir ajandasi var. ote yandan ahmet kural'in daha once yasadigi aile ici siddet taraflari da var. bunlari dusununce durus olarak izlememek bir secenek. ben leyla ile mecnun'dan beri trt'de bir sey izlemiyorum.

internette cok fazla ovuldu dizi. o yuzden eger siyasi konulari, yayinlandigi platformu ve ahmet kural'i kenara koyup dizipal'den izledim ve baya begendim. sanatsal yonunu vs bilmem. normalde dram dizileri izleyemem ama akti gitti, 1-2 gunde bitirdim tum diziyi ki daha once cok cok az seyde bu kadar kisa surede bu kadar fazla bolum izlemisimdir. bi tek son sahnelerini begenmedim, cok hizli gerceklesti her sey.

togg gibi siyasallasti dizi de, sebebi de yayinlandigi platform bana kalirsa. o yuzden insanlar kutuplasti dizi cevresinde. normaldir Turkiye icin. ulkeyi cumhur ve millet ittifaki olarak ikiye bolersek, herhangi bir tarafin yaptigini kendi taraftarlari her turlu desteklerken(veya hoslarina gitmiyorsa gormezden gelirken) diger taraf hep elestiriyor. sasirmamak lazim o yuzden.

not: mahalle baskisindan oturu eksideki basligina bir sey yazamadim :) ovecektim ama rende binasi vs diye yaftalanmamak icin yazmadim bir sey. keske para verseler de yazsam xD
0
fakyoras
(30.12.24)
Diziyi seyretmedim
İyi ya da kötü olabilir.
Ama trt akp'nin propaganda aygıtı.
Rastgele iş yapmıyorlar. Herşeyde alttan üstten ideolojiyi veriyorlar.
0
parka
(30.12.24)
Ödediğin elektrik faturasından satın aldığın cep telefonuna kadar saymakla bitmeyecek kalemden trt adı altında senden vergi toplayacaklar.

Sonra senden topladıkları bu vergilerle, trt'ye doldurdukları akrabalarını, yandaşlarını finanse ettikleri yetmemiş gibi kendi ideoloji ve siyasetlerinin propagandasını yapan soytarıları televizyona çıkaracaklar, program, dizi artık ne varsa kucak kucak para saçacaklar.

Ama o da yetmezmiş gibi üstüne senin paranla platform kurup yine sana satmaya çalışacaklar. Ve sen de çıkıp bunun neresi siyasi, negzel dizi yapmışlar diyeceksin.

Tebrik ederim, ideal seçmen ödüllerinde dereceye girdiniz.

Yeri gelmişken bir kez daha; uçarken gölgesi bu iktidardan yana düşmüş kuşun kanadını...
0
thracia
(30.12.24)
ne muhafazakarım ne akpliyim. ahmet kuralın oyunculuğunu seviyorum. herkes ölecek düşüncesi önce muhafazakarları korkutsun, şu an en çok malı mülkü olanlar bu kesim. ölü yıkama sahnesi eskiden olsa çok tartışılırdı, şu anda o kesimde sekülerleşiyor. ki dizi de dincileri rahatsız edecek yerlerde var. bu kadar reklam yapılmasının sebebi trtninde bu dijital platform olayında yemek yemek istemesi olabilir.

diziyi izledim muhafazakarlıktan çok sorgulayıcı bir dizi. ahmet kural için iyi bir fırsat. çok da her şeyi kafaya takmamak lazım.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
İtici bir reklam çalışması ve tabii platformunda türüne "dram, komedi" yazılmasından kaynaklı ön yargılar ve beklentiler oluştu.

Düşün ki kanser hastası biri her yerde "ölünce beni kim yıkayacak" yazısı görüyor, saçmalık.

ben başlarken Selçuk Aydemir ve Ahmet Kuralı görünce deli gibi gülerim sandım 3 bölüm sıkıla sıkıla izledim sonradan farklı bir şey izlediğimi anladım.

konunun akp ile ne alakası var anlamadım.
0
durbidakka
(30.12.24)
tabii ye futbol maçları için üyeyim. avrupa ligi, konferans ligi vs maçları yayınlanıyor.
çok gündem olduğu için izledim 3-4 bölüm. açıkçası genelin aksine beğenmedim. ama beğenmeme sebebim trt'nin paralı platformunda yayınlanmasından değil. muhalif bir mecrada yayınlansa da beğenmedim derdim. yani içerikten bağımsız politik bir duruş kaynaklı değil negatif yaklaşma sebebim.

sürekli ama sürekli aforizma kasılan, derinliksiz bir hikaye gibi geldi bana. genel olarak sürekli hayata dair hikmetli bir söz/aforizma paylaşma çabasındaki yapımları sevmiyorum. kurgu evreni bambaşka olsa da ezel dizisini de benzer dürtü ile sevememiştim.

yani izlediğim bölümler kadarıyla söyleyeyim, bu dizinin vermeye çalıştığı yalnızlık/hayat/ölüm/varoluş sorgulamalarını kafka, dostoyevski okuyarak çok çok daha leziz, keyifli ve derinlikli alabilirim.

bir de bazı sahneler, diyaloglar çok kör göze parmak basitliğinde geldi bana. ölülerden korkma dirilerden kork vs. çok klişe laflar.

olay akışı aşırı derecede tahmin edilebilir düzeyde. normalde buna çok takılmam, eğer mesaj yeterince çarpıcı ise olay örgüsü ikinci plandadır benim için ama hem derinliksiz hem de olay akışı çok basit olunca daha fazla dayanamayıp bıraktım.
0
wilhelmwasmuss
(30.12.24)
allah kimseye acı vermesin, kimse de o zor durumlarla karşılaştırmasın ama şu "x'ler bu reklamı görünce ne düşünüyorlar, hiç mi kimsenin umurunda değil?" hassasiyeti anneler günü/babalar günü/dünya kız çocukları günü gibi önemli günlerde "anneleri/babaları/çocukları olmayanları hiç mi düşünmüyorsunuz?" hassasiyetiyle aynı. hatta bu hassasiyeti normalleştirirsek "kanser çocuklarının morallerini bozduğu için şampuan reklamlarını yasaklayalım!" bile diyebilir, vegan/vejetaryen dostlarımızın hassasiyetini çiğnememek adına kurban bayramı kutlama afişlerini, mesajlarını, reklamlarını kaldırtabiliriz.

ben epeydir bu reklamı sağda solda gördüm, epey de merak ettim, ben de google'a sordum çoğu kişi gibi. diziyi izlemedim ama sonradan ortaya çıkan reklamlarına bakınca da çok olağan bir şey olduğunu gördüm. dizinin adı gassal, GASSAL, G-A-S-S-A-L. nasıl bir reklam yapılabilirdi?
0
m e b
(30.12.24)
(19)

Astrolojiye inanıyor musunuz?

tahirkemalbozoglu
Isyerindeki kadınlar sabahtan akşama kadar astrolog dinleyip kahve içiyor ve herkesin kendilerini kıskandığını, kötü enerji yaydiklarini düşünerek tütsü yakıyorlar. Buna nasıl inanıyorlar anlattıklarını duysanız kicinizla gülersiniz. "Bu aralar boğa burcu baş ağrısı yaşayabilir" diyor mesela hemen "
Isyerindeki kadınlar sabahtan akşama kadar astrolog dinleyip kahve içiyor ve herkesin kendilerini kıskandığını, kötü enerji yaydiklarini düşünerek tütsü yakıyorlar. Buna nasıl inanıyorlar anlattıklarını duysanız kicinizla gülersiniz. "Bu aralar boğa burcu baş ağrısı yaşayabilir" diyor mesela hemen "AA evet başım ağrımıştı gerçekten de geçen gün" diyor. Mal mısın lan sen?
Siz ne diyorsunuz?
0
tahirkemalbozoglu
(30.12.24)
Malsf var böyle insanlar :( üzücü
0
abuzer
(30.12.24)
muabbetine konuşuyorum ancak inanmıyorum. ortak nokta bulunacak konu olmayınca olay burçlara geliyor. genel olarak konu açma dertleşme aracı burçlar. yoksa inanma falan çok saçma.

yükselen alçalan, yok parayı ona göre ayarlama sevgiliyi buna göre seçme. çok saçma.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
@sanem tereyaginin tadi cok guzel cunku. Hala gelecek varsa yardimlarini bekliyorum.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(30.12.24)
Astrolojiye ciddi ciddi inanan insanların burçlarını dikkate alıyorum. Yani birisi sabahtan akşama kadar ben başak burcuyum başak burcu şöyledir diye dolanıyorsa başak burcu tanımına bakıp onun karakteri hakkında yorum yapabilmek mümkün oluyor genelde. Bu kişi bağdaştırmış kendini çünkü, daha önce öyle değildiyse bile yıllar boyu gerçekten başak burcu neyse o olmuş.

Onun dışında kişinin doğduğu anda bazı gök cisimlerinin konumuna göre bir karaktere sahip olduğuna bizzat kendim inanmıyorum.
0
akhenaten
(30.12.24)
"bugün yayları büyük bir sürpriz bekliyor, boğalar ise kendilerine sağlık yönünden dikkat etmeli. gelecek hafta oğlakların kapısını büyük bir iş fırsatı çalacak, teraziler ise kalp kırıklığı yaşayabilir." şeklinde günlük-haftalık-aylık-yıllık "öngörü"lere hiç inanmam, bunları dikkate almam. keza "yay erkeği, akrep kadını ile asla uyumlu değildir.", "boğa kadınları etrafında kova erkeği gördükleri an arkalarına bakmadan kaçmalıdır." gibi yönlendirmeleri de buna uyan kişileri de saçma buluyorum.

ama daha yumuşak biçimde "yaylar mükemmeldir, oğlaklar tırttır, kovalar candır, başaklar fıstır, ikizler fasa fisodur." şeklinde genel yorumları okumak hoşuma gidiyor her ne kadar barnum etkisi olduğunu bilsem de. işin garibi, bu burçlardan haberdar olmayanlar bile bu genel kalıplara uyuyor gibi.
0
m e b
(30.12.24)
İnanmam, aşırı inanıp her şeyini burçlara göre yaşayan, venüsü şu evdeymiş falan diye flört analizi edecek kadar kafayı bozmuş kişilere de mesafe koyarım.

Ama yani arada bir kafayı yememiş derecede inanan biriyle burç muhabbeti yapmayı seviyorum. Kökenleri mitolojiden geldiği için az buçuk yunan mitolojisi bilgisiyle doğru(!) yorumlar yapılabiliyor. Geyik yapması, arkasındaki mitosu incelemesi falan eğlenceli.
0
nundu
(30.12.24)
Biriyle kısa bir sohbetten sonra burcunu doğru tahmin eden insanlara çok şaşırmakla birlikte inanmıyorum.
Burcumu ve yükselenimi biliyorum sorulunca söylerim o kadar. Karşımdaki burcunu söylediğinde herhangi bir burçla ilgili bir şey dendiğinde falan kalıyorum öyle mal gibi. Sıfır bilgi.
Bir de doğum tarihini söylediğin an burcunu anında söyleyenlere hayranım :D

Bu işe gerçekten mesai harcıyor insanlar inanılmaz.
0
mutekebbir
(30.12.24)
çok saçma. bunu eğlenmek 2 kıkırdamak için yapsalar neyse ama ciddi ciddi ciddi inananlar var. ben asla inanmam. burçların özelliklerini de bilmem. kendi burcum da bana uymuyor zaten.

burç falıymış, enerjiymiş bunlar aşırı uydurma şeyler.
0
art cat chocolate
(30.12.24)
Ben varim. Anlamam ama inanirim. Tarot bilen varsa dm lütfen.
0
Kahvedesu
(30.12.24)
astrolojiye inanan insanın rasyonel kararlar verebileceğini düşünmüyorum, bu insanlar kolay kontrol edilebilir. düşünmeye değil inanmaya meyilli oluyorlar.

ayrıca:(bkz: barnum etkisi)
0
orpheus
(30.12.24)
Tabii ki hayır. Tanrısız kalıp spiritüel ihtiyaç doyurmaya çalışanlar bin bir zırva ile tokatlanıyor, kendi hayatında ve başarılarında tatminsizlik yaşayanlar da fallar, burçlar, manifestler ve tarotlar ile ümit arıyor. Böyle bir çöküş sürecindeyiz. Bir agnostik olarak tanrıdan uzaklaşma konusunda sorun yok da yerine doldurmak istedikleri tam bir beyaz yaka tokatlama kapısı.
0
nawar
(30.12.24)
ben inaniyorum. inananlar inanmayanlara mal demiyor ama inanmayanlar diyor nedense.
kiskanmayin siz de inanin.
0
sonsuz
(30.12.24)
Burçlar var ama bunun kaderinize, karakterinize bir etkisi yok.

Bunun psikolojik bir adı var sanırım. Birine rastgele bir burçtan, bir şey okuyorsun. "aa aynı ben" diyor. Başka burcu okuyorsun, "bu benim" diyor :) Herkese uyuyor yani bu yorumlar.

Eğlencesine bakıyorsanız neyse ama ciddi inanmak sıkıntılı bence.


.
0
kartallar yuksek ucar
(30.12.24)
@kartallar yuksek ucar: zaten ben ve @orpheus ondan bahsetmişiz :))
0
m e b
(30.12.24)
İnanmıyorum. "Malca" diyemem ama bir insanın hayatının yönünü kendi doğduğu gün ve saate göre gezegenler tarafından tayin edildiğine inanması en hafif ifadeyle çocuksu geliyor.
0
salihdt
(30.12.24)
Sorudan bağımsız, burçlara ölümüne inanan ya da hiç inanmayan insanlar inanılmaz sıkıcı geliyor bana. Ortası güzel. Olması gereken o gibi.
0
sekizdokuzon
(30.12.24)
hiç bir şekilde bu tür şeylere inanmıyorum. insanların gerçek hayattan kaçmak için sığındıkları bir alan olduğunu düşünüyorum. örneğin sürekli kararsız kararsız ortada dolaşıyor, ben eşek kadar oldum ama kendimi geliştirip muhakeme bilincine ulaşamadım demiyor da ikizlerim ya ondan kararsızım, bi dediğim diğerini tutmuyor ehi ehi diyor. ya da götünü kaldırmamış tüm yıl, yatmış yuvarlanmış yemiş içmiş, ataletten zihnen bitlenmiş, böyle demiyor da bilmem venüsün kıçı ters açıyla retroyla çarpıştı o nedenle 2024 yay burçları için çok kötüydü diyor. gibi gibi örnekler çoğaltılabilir.

tabi ki örnekleri keskinleştirdim biraz ama bu konulara kendilerini çok kaptıranları kastettiğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

bu arada salt kadınlar böyle değil, gayet çok sayıda erkek var ortada kendini burcu üzerinden tanımlayan.
0
Phoebe
(30.12.24)
hızımı alamadım sizinle de paylaşayım.

neden bazen yediğin bir şey çok lezzetli gelirken bir daha aynısı olmuyor? bir kere başka bir şehirde tanıştığım adam beni ziyarete geldi ve sevişmeye karar verdik. öyle bir saat buldum ki, ikimiz de ne olduğunu şaşırdık. karşılıklı saplantı oldu o sevişmeler. ben böyle bir şey yaşamamıştım. sonraki görüşmelerimizde o kadar yoğun olmadı mesela...

mesela bu gece 00:27'de başlamak istediğiniz ilaç takviyesi varsa alın. faydasını yükseltir.
0
mathilda.may
(30.12.24)
anteelope_
(01.01.25)
(13)

Baby shower olayı

kondansator
eşim 7 aylık hamile, etrafında baby shower organize edecek arkadaşı yok. Şimdi bu olay bir mecburiyet mi? Yani canımı sıkar mı? Benim ofisten tanıdığı kızları, kendisini bir iki arkadaşı ve annesini çağırıp ben bir cafede bir şey ayarlasam mı diyorum ? Ne dersiniz
eşim 7 aylık hamile, etrafında baby shower organize edecek arkadaşı yok. Şimdi bu olay bir mecburiyet mi? Yani canımı sıkar mı? Benim ofisten tanıdığı kızları, kendisini bir iki arkadaşı ve annesini çağırıp ben bir cafede bir şey ayarlasam mı diyorum ? Ne dersiniz
0
kondansator
(30.12.24)
maddi bir ihtiyacın yoksa hiç girme. yakın bir bağ yoksa kimse bir bebeğin partisine gitmeye ve hediye almaya hevesli olmaz.
0
buenosdias
(30.12.24)
ben baby shower gibi seyleri asiri gereksiz, özenti ve cringe buluyorum ama bunun derdine esiniz icin düsmeniz asiri tatli bir davranis.
bence esinize bir sorun.
belki kendisi de istemiyordur. belki de bir yerde görmüs özenmistir. insan hamileyken karar degistirebiliyor, hem de cok hizli.
bir sorun, o ne derse ona göre yaparsiniz. heves edebilir yani kadin, ilk bebegiyse hele.
0
alice in potatoland
(30.12.24)
tr'de babyshower hediye icin mi yapiliyor, yok artik!
babyshowerda oyun oynaniyor, komik kiyafetler giyiliyor falan. hediye alinmaz. hediye partinin organizasyonu oluyor.
bir erkek olarak yapma derim, cok kadinlara hitap eden bir olay. ya da birlikte organize ederek yapin kadin erkek herkesin olacagi sekilde yapin.
0
sonsuz
(30.12.24)
mecburiyet değil. yeni yeni ithal adetlerden yalnızca biri.
0
m e b
(30.12.24)
@sonsuz, Yıllar önce ilk duyduğumda "bebek doğacak ya önceden lazım olan şeyler hediye ediliyor aileye yardımcı olunuyor" diye mantıklılaştırıyorlardı. Hatta ABD'de falan anne Amazon.com listesi yapıyormuş isteyen oradan sipariş verip alıyormuş.

eksisozluk.com
0
nhk ni youkosu
(30.12.24)
@nhk ni youkosu'nun dedigi olay dogru ama tam olarak söyle: aslen babyshower'in amaci anneye hediye almakti ama türkiye'de bebege hediye sekline evrildi.
sadece abd'de degil, baya baya türkiye'de de kadinlar liste yapip arkadaslarina dagitiyorlar, su markanin su hedesini istiyorum diye. Isteyen listeden bir sey secip aliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.12.24)
eşinizin böyle bir beklentisi mi var? yoksa gereksiz. yani babyshover, gelin ertesi, kına gecesi, gelin alma bunlar artık çok gereksiz şeyler. tabii ki subjektif bir yorum. zaten eşinizin çevresinde yapacak birileri yoksa bir kaç insan bulup yapmak samimi olmaz.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
baby shower denilen sey zaten hediye etrafinda kuruludur. cocugun veya annenin ihtiyaci olacak seyleri alip getirir diger kadinlar. sonra anne de bu hediyeleri tek tek acar eglenirler.

bizde komsularin patik hediye etmesinin bati versiyonu.
0
antikadimag
(30.12.24)
3-4 sene önce hayatımızda olmayan bir şey bu:) Must mı sorusunun cevabı.

Bizde zaten baby shower gibi adetler var fazlasıyla.

Gereksiz.

Ama tabii eşiniz hamile, hassasiyeti olur alınganlığı olur.

Ona göre siz karar verin.
0
anten
(30.12.24)
genellikle kadın tarafının kız arkadaşları ve ailesi etrafında şekillenir, eşinizin böyle bir isteği planı v.s. varsa yapar siz karışmayın sadece destek olun.
0
nuisance2
(30.12.24)
hayır ya. böyle bir şeyi organize edecek arkadaşı yoksa hediye açgözlüsü gibi algılanırsınız siz yaparsanız. isteyen zaten hediyesini alır.
0
elorelia
(30.12.24)
Hayır tabi ki bunun olayı annenin samimi arkadaşlarının süprizi yapması. Sizin iş arkadaşlarınız ne alaka yahu ne gerek var. Bizim de yaşadığımız yerde arkadaşım yoktu böyle bir şey yapmadık eksik de olmadı. İlla ki bebekten önce bir şey yapmak istiyorsanız “babymoon” yapın yani bebek doğmadan önce anne babanın 2 gece bir yerlere gidip güzel bir kaçamak yapması.
0
iwillsee
(30.12.24)
hediyesiymiş, arkadaşlarının dahil olmasıymış, zaten bilgim olmadığı için sizlerin fikirlerine ihtiyaç duydum. zahmet edip düşüncesini paylaşan herkese çok teşekkürler
0
🌸kondansator
(30.12.24)
(6)

iPhone 15 mi 16 mı

perfectlysplendid
15 alırsam 256gb 16 alırsam 128 alacağım. Kafamda en fazla 60k bir rakam varSiz olsanız ne yapardınız
15 alırsam 256gb 16 alırsam 128 alacağım. Kafamda en fazla 60k bir rakam var

Siz olsanız ne yapardınız
0
perfectlysplendid
(29.12.24)
16.

64'den sonra gb'nin anlamı kalmıyor. fazla fazlaa yetiyor.

yeni ben çok dizi film indirir izlerim diyorsanız 256 derim o zaman. ama bahsettiğim indirme öyle netflixden disneyden değil. oradan 1 sezon dizi indirin 2-3gb tutuyor zaten.

Ama diğer yollarla dizi film indiriyorsanız, bir sezon 20gb'yi buluyor. hatta filmleri kaliteli inidirnce bile tek film 20gb oluyor. Bu durumda 256.

tek seferde 80-100gb'lik dizi film indirip bir haftada tüketmiyorsanız 16.
0
substituent
(29.12.24)
Düz 15 kesinlikle önermiyorum.

15 ten yazıyorum. Pil kötü. Ben yine alsam samsung s serisi veya pro max alırdım.
0
baldan kaymak
(29.12.24)
16 pro al.
çok tatlı telefon.
ben olsam kaçak alırdım.
yeni bir cihaz çıkarmışlar onla 4 ay kullanırsın.
hatta millet 40 bin tl vermek yerine gidip bir telefon daha alıyor onu da 4 ay kullanıyor.
ya da bazıları wifisini paylaşıp kullanıyor.
0
OgutucuRecep
(29.12.24)
15 Plus öneriyorum.
0
mythralioz
(30.12.24)
Xiaomi 14t pro
0
Zetnikov
(30.12.24)
kullanım alışkanlığına bağlı. çok fazla fotoğraf çekip telefonda durduran biri için 256 gb bile yetmeyebiliyor. bende 15 plus 256 gb var, geçen sene almıştım. şimdi azıcık saklama alanı kaldı. fotoğraflar 128 gb, müzik 20 gb, uygulamalar ise geri kalan kısmı kaplıyor bende.
0
m e b
(30.12.24)
(24)

Sizde -de leri - da lari ayrı ya da bitişik yapmayanlara takılıyor musunuz

sonhakan
Adam bir sayfa yazı yazmış Biri de altına şurada de ayrı olacak. Diye Yorum yapıyor. Yazıda sosyal mecrada... Ya konuyu anlayabiliyorsan geç git. Ne takıliyon de ye da ya. Var böyle çok fazla buna takıntılı olan. Ben de bu takintililara takıntılıyım. Olay sosyal mecrada geçiyor Artık millet emojiler
Adam bir sayfa yazı yazmış Biri de altına şurada de ayrı olacak. Diye Yorum yapıyor. Yazıda sosyal mecrada... Ya konuyu anlayabiliyorsan geç git. Ne takıliyon de ye da ya. Var böyle çok fazla buna takıntılı olan. Ben de bu takintililara takıntılıyım. Olay sosyal mecrada geçiyor Artık millet emojilerle anlaşılıyor de ve da ya takmak nedir. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Nit: Dikkat -de ve -da ayırma hatası çikabilir
0
sonhakan
(27.12.24)
takılıyorum ama yorum yapmıyorum.
0
inheritance
(27.12.24)
de lere hiç mi hiç takılmıyorum ama miğde böğrek falan diyenlere tiltim. "ya da" yı bitişik "veya" yı ayrı yazanlara uyuz olmak içinde hayat çok kısa.
0
eja
(27.12.24)
Abi merhaba, o takıntılı olduğun insan tipi benim, bitişik yazanlara ayar oluyorum, çoğunlukla düzeltiyorum, kurumsal hesap flnsa zerre ciddiye almıyorum sattığı ürünü, verdiği servisi. Bunu yapan CEO gördü bu gözler, gerçi CEO dediğim hayvan gibi zengin patron işte.

Mantığım şu, bu ayrı ya da bitişik yazılma olayı ilkokulda verilen çok temel bir eğitim. yani nasıl diyeyim 4 işlem gibi bi' şey yani. Bir insan bunu düzgün yapamıyorsa sıkıntı var, sıkıntı büyük.

Eyyorlamam bu kadar hocam, amacım tartışmak değil, kendi açımdan olayı izah etmek.
0
kumandanim
(27.12.24)
Çok takılıyorum öyle böyle değil. Ayrı yazılması gereken yerde bitişik yazan birisini ciddiye alamıyorum.

dahianlamindaki.de
0
kullanicadi
(27.12.24)
Temel eğitimi almış herkes de/da/ki nerede nasıl yazılmalı gerekir bilmeli. Üst düzey beceri, zeka gerektiren bir durum değil. Takılıyorum, bu hataları yapan kişileri ciddiye de alamıyorum. Yorum yazmam. Sadece emojilerle anlaşmak da mağara resimlerini çağrıştırıyor.
0
asteriks
(27.12.24)
Çok takmıyorum eğer ciddi bir yazı değilse
0
wd40
(27.12.24)
Evet, takıyorum. Bunu beceremelen yazı yazmaya kalkmasın. Akademisyan olmak için türkçe baraj şartı getirilsin, 90 alamayan akademik kadronun rüyasını bile göremesin
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(27.12.24)
öncelikle "yazı DA sosyal mecrada" olacak... şaka şaka:D

bahsettiğin tip kısmen benim, lakin düzeltmem ama bu şekilde yazanı ciddiye almam. bu konuda @kumandanim ile %200 aynı fikirdeyim. yani bu kadar basit bir şeyi bile öğrenemediyse zekasında bir problem vardır ya da bildiği halde düzgün yazmaya gerek görmüyorsa ciddiyetsiz ve özensiz biridir, ikisiyle işim olmaz.
bonus olarak herkeZ ve şarZ yazanlar hakkında da iki çift lafım var ama soruda geçmediği için başka zamana saklıyorum.

@kullanicadi, 10'da 10 doğru ve üstüne 72 saniye arttırdım ^_^
0
halanne
(27.12.24)
türkçe en hassas olduğum konu. burada sözlük'ten gelen bir kültür sebebiyle, bilgisayardan giriş yapmışken küçük harflerle yazıyorum.

onun haricinde her yerde (kişisel yazışmalarım, iş yazışmalarım da dahil buna) tüm imla kurallarına dikkat ederek yazar, dilimizi katleden her türlü yapı/kelime seçiminden kaçınır ve kullananları kendi çapımda, karşımdakiyle olan ilişkime ya da iletişim sebebine göre içimden ya da dışımdan eleştiririm, ayıplarım.

karşımdakinin silahı olmasa da aşağıdaki gibi "harika" şekilde yazarak beni öldürebilir:

-keşke bende gelseydimde size katılsaydım (kötü)
-senin anahtarlığın ben de, benim anahtarım sen de kalmış (daha da kötü)
-bizimle çalışmak istermisiniz?
-bişi diycem
-download/check/change/konfirme etmek
-post/story atmak
-çok da big deal değil abi
-bunu çalıştıracak bir app/aplikasyon/application var mı?
-günün sonunda (beyefendi/hanımefendi, "at the end of the day"in doğrudan kelimesi kelimesine çevrilerek bir garabete dönüştürülmesinden bihaber)
-miğde, mebla (yerini bir türlü bulamamış, tutunamamış bir ğ harfi görünce üzülüyorum)
-yanlız/yalnış

bu liste uzayıp gidiyor ama anlamadığım şey şu; e-posta ortamından tutun telefona kadar hepsi ama hepsi de kullanılan dilin otomatik düzeltmesini yapıyor, doğrusunu öneriyor ve sen hala onu takmıyorsun. mesela şu cevabı yazana kadar chrome örnek olarak verdiğim cümlelerde veya kelimelerde ne kadar yanlış yaptıysam hepsini de kırmızıyla çizmiş, bana diyor ki "bak, bu kelimelerde bir yanlışlık var, düzelt istersen :)" bu kadar uyarıya, göstergeye rağmen yanlış yapmak bilinçli bir umursamazlıktan başka bir şey değil.
0
m e b
(27.12.24)
Keşke herkes takılsa. De/da'lar, ki'ler, kelimelerin doğru yazılışı, doğru imlâlar derken hoş göre göre bugün artık düzgün cümle kurup kurmadığıyla ilgilenmeyen yığınlar var. Resmen yığın, evet.

Kendi kurguladığı cümleden çıkan anlamı önemsemiyor, diyor ki "anlaşılıyor işte o şekilde anla" ne güzel dünya... Sen anlaşılmak için çabalama ama ben seni senin istediğin anlamda anlamak zorundayım...

Bütün bunlar hep yapılan dil hatalarını önemsememekten, hatalı öğretimi denetlememekten, bir anadil hassasiyet ve saygı çerçevesi oluşturmamaktan kaynaklanıyor. Dünyanın en güçlü ülkesi olabilecekken başkalarının kelimelerini 100'er 100'er kabul ediyoruz, halbuki birileri kendi diline çok itina ve itibar ediyor, bu konuda faşizm noktasındalar filan.

Biz ikaz edince oovvv sen kimsin edebiyat yapmıyoruz resmî yazışma yapmıyoruz tepkileri. Zihinlerimiz, soyut kimliğimiz elimizden alınıyor ve biz sırf önemsemeyişimizden öğrenmeyi reddederek bu olanları seyrediyoruz sadece.

Evet kızıyorum, gördüğüm yerde de musallat oluyorum. Bir yığın yorum geliyor bazen dalaşıyorum bazen kıçıma bile saymıyorum. Ben ne yapayım başka? Ne yapayım?? Oturup ders verecek halim yok.
0
muhayyer divan
(27.12.24)
O kişiyi ciddiye almıyorum ama tepki göstermem.
0
gabe h coud
(27.12.24)
Evet hoşlanmam ama Grammer Nazi de olmam, hatta hayattaki tek başarısı -de'yi -da'yı doğru kullanmak olduğu için buna takılıp tepki gösteren insanlar daha beter ruh hastası, ezik ve toksik gibi geliyor bana, o nedenle hatalı kullanan insanlar o kadar da rahatsız edici hissettirmiyor.
0
Bir ben var benden şurada
(27.12.24)
Diğer taraf takılmış ki yazım hatası yapmış. Ben takılmam, fakat takabilirim. O da ciddiye alırsam.
0
osssy
(27.12.24)
gidip de uyarmam ya da cevap olarak yazmam ancak fark ederim ve bunu ayrı yazmayanın diğer pek çok konuda nasıl bir tutumu olduğuyla ilgili aklımda az çok bir fikir oluşturur.
0
chaos moleculaire
(27.12.24)
Çok önemserim, yazım hataları benim için önemlidir. Ama paylaşımın altına da yazmam burada bu olacaktı diye. Mesajlaşırken de uyarmam karşımdakini ama gözümden düşer.
0
mutekebbir
(27.12.24)
Eğitim sistemimiz kötü. Arkadaşlarım dışında pek de takılıp laf etmiyorum ama ciddi alamıyorum. Bir de bunun "bağlaç olan de" hakkında konuşurken "-de" diyenleri var. "Ayrı yazılan de" muhabbetindeki gibi kısmi öğrenmiş kişiler bu ikisi. İnsanların dilini konuşabilmesi önemli.

Hatalar yapılabilir fakat "sosyal medyada yazıyorum ya. hızlı yazıyorum ya" vs. gibi şeylerin arkasına sığınıp bağlaç ve isim hal eki arasındaki ayrımı beceremediğini ya da öğrenemediğini gizlemeye çalışan köylü kurnazlarına ayar oluyorum. Bilmiyorum de işte. Çıksın ağzından şu kelime. Şansa bak sosyal medyada yazarken ya da hızlı yazarken hata yapılan yer %90 "de" ve "ki" bağlaçları ama "ve" bağlacı değil. Bak sen şu işe. Hızlı yazım sırasında dikkat etmediği için her cümlesinde "ve" bağlacını yapıştıranı görmedim. Demek ki kıvırmamak lazım. Ben kıvırma konusundan rahatsızım.
0
nawar
(27.12.24)
Bu kadar takıntılı olacağını hiç tahmin etmezdim. Takıntı diyorum zira yazinin içeriğini bırakıp de da ayrımını daha çok önemsemek bir tür takıntı olmalı. Evet bir hatadır olmasa iyidir . Ama defterden silerim zekasından şüphe duyarım deyince de ben yazıyı anlayamamış buna takıyor derim Zira ben bir yazıyı okurken anlam kayması yaşamadığım sürece ( ki bu yazının akışı ile alakalı aynı zamanda) doğru mu kullanılmış yanlış mı kullanılmış farketetmem bile. Bunun için yazıyı bu gözle tekrar okumam gerek. Tekrar ediyorum evet de ve da ayırımini doğru yapmak gerek ama bunu yazının bütününü yok sayarım demek hani Einstein nin formüllerini tahta da gösterip abi paydalari eşitledi mi diyen adama benzetiyorum. Bence asıl cahillik burada
0
🌸sonhakan
(27.12.24)
hem de nasıl!!!
yorum yapmıyorum.

bu takıntımın altında KONFİÇYÜS (editledim) "bir ulusu yok etmek istiyorsan önce dilini bozacaksın" cümlesi geliyor., sonrasında da her sabah içtiğim ant, Atatürk'e verdiğim yemin.

sen bu ülkenin vatandaşı olarak bu ülkenin dilini doğru kullanamıyorsan bir sorun var demektir.
özellikle de öğretmenlerin bunu yapıyor olması daha da üzücü.

ayrıca ben anlamıyorum ilk okuduğumda ne demek istendiğini. birkaç kere okumak zorunda kalınca da okumuyorum.

hemen sosyal sınıflandırma yapıyorum ve yanılmıyorum maalesef. "iyi bir eğitim, öğretim hayatı olmamış" diyorum.

sevgili seçerken de bu kriteri kullanıyorum. arkadaşlıklarımı ve tanışıklıklarımı bile buna göre düzenliyorum. Basit iki üç kuralı günlük hayatına uyarlayamayan insanın kendine ve vatanına katkısı ne kadar olabilir?

o kadar basit ki bir de bu kurallar.

"ya da" ayrı yazamıyorsan veya kullan.
her şey ayrı yazılır.
de ve da'yı ayırmak için de,
"bu bende var"
"bende de var" otur düşün ve kaliteni yükselt.

o kadar abartanlar var ki ciğerim dağlanıyor.

yapmayın kuzum. 1980'ler trt arşivlerinde köylü çocuklarla yapılan röportajları seyretseniz kalite ile ne demek istediğimi anlarsınız belki.

çok üzücü maalesef. çok takılıyorum. esefle de kınıyorum.
0
mathilda.may
(27.12.24)
Bu konu en az 15 sene okulda öğretilmiş. Hala anlamamışsa öyle adamın ben amına koyim. Ne mesleki bilgisine, ne de yaptığı işe güvenirim. Basit bir kuralı öğrenemeyen adam üniversitede dinlediği dersi mi öğrenecek? Yazarken dikkat etmeyen adam, yaptığı işte mi dikkatli olacak?
0
nickini vermek istemeyen uye
(27.12.24)
Takiyorum ama -de ekinden ziyade -misin soru ekini ayri yazamayanlara daha cok takiyorum cünkü bu ek özelinde bir istisna da yok. Direkt zeka testi yemin ederim. -misin gördügün yerde ayri yazacaksin iste.
Bir de nokta diye bir mefhum var. Asiri güzel bir sey. Onu koyuyorsun cümlen bitiyor.
Olayin sosyal medyada gecmesinin bir alakasi yok. Günümüyde artik yazili, görsel ve isitsel her sey sosyal medya üzerinden gerceklesiyor. Müzeler, arsivler, bilimsel kaynaklar dijitallesiyor. Sosyal medya ya da internet ortami olmasi bir bahane degil.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.12.24)
eğer başkasının yazdığı şeyin imlasını eleştiren biriyse cevap veririm ama onun dışında evet takılıyorum ama bir şey demiyorum, Allah'ından bulsun :)
0
matilda
(27.12.24)
Günlük hayatta imla kurallarına (bir iki bilinçli istisna hariç) uyarak yazı yazarım. İstisnalarım da ağabey/bayağı yerine abi/baya yazmak gibi ufak aykırılıklar :d Mobilde yazarken bile typo yaptığımı fark edersem mesajı atmadan düzeltip öyle atarım. Bunu dil kutsaliyetinden yapmıyorum, dili korumak, onu kutsal olarak görmek, gereksiz anlamlar yüklemek bana çok mantıklı ve anlamlı gelmiyor sadece kendime ve karşımdakine saygımdan hoşuma gidiyor bu kurallara uymak.

Ha ama mesela @m e b'in verdiği örneklerden bazılarını yaparım. Türkçe cümlenin içine yeri geldiğinde İngilizce kelime katarım, post atmak gibi modern tamlamaları kullanırım. Bunların dile zarar verdiğini düşünmüyorum. Okt*y Sin*noğluculuk oynamaya gerek yok. Dilimizi koruyalım gibi ne anlama geldiği zerre belli olmayan tabirlerle dövünmek de gereksiz. Dil canlı organizma olarak kendi yolunu bulur zaten, korumak onu zaman içinde dondurmak olmamalı.

Soruya asıl cevap; bağlaç/edatları yanlış kullanan, çok bariz yazım hataları yapan kişiler görünce kişinin pozisyonuna da bağlı şekilde belli bir miktar sinir oluyorum ama yüzüne vurmam, ad hominem yapmaya gerek yok.
0
nundu
(27.12.24)
takiliyorum, bu kadar basit bir kurali hala ogrenemeyen de gitsin dumanla haberlessin. konuyu da anlamiyorum ayrica.
0
bay b
(27.12.24)
@ sonhakan;

" Zira ben bir yazıyı okurken anlam kayması yaşamadığım sürece ( ki bu yazının akışı ile alakalı aynı zamanda) doğru mu kullanılmış yanlış mı kullanılmış farketetmem bile. Bunun için yazıyı bu gözle tekrar okumam gerek. "

fark burda hocam, ben ilk okuduğumda hiç çaba sarfetmeden bu işte bi terslik var diyorum yanlış yazılmışsa yani direkt olarak gözüme çarpıyor hata.

Siz bunu normal şekilde okurken farketmiyorsunuz, ben normal şekilde okurken hiç çaba sarfetmeden gözüme çarpıyor, samimiyetle söylüyorum, şekil olsun diye değil.
0
kumandanim
(27.12.24)
(16)

kaldırımda yürürken karşıdan gelen kimsenin yol vermemesi

yazar yazmaz yazan yazar
sizin de başınıza geliyor mu? erkek-kadın, genç-yaşlı hiç kimse asla azıcık yana çekileyim, omuzum çarpmasın falan yani umrunda değil. yol veren kişi daima ben oluyorum. biraz inat yapıp ben de çekilmesem kenara bu yüzden muhtemelen her gün kavga ederim yani birileriyle.dün mesela çocuklu bir kadın
sizin de başınıza geliyor mu? erkek-kadın, genç-yaşlı hiç kimse asla azıcık yana çekileyim, omuzum çarpmasın falan yani umrunda değil. yol veren kişi daima ben oluyorum. biraz inat yapıp ben de çekilmesem kenara bu yüzden muhtemelen her gün kavga ederim yani birileriyle.

dün mesela çocuklu bir kadın geliyordu karşıdan her zamanki gibi ben kenara çekilerek geçmeye çalıştım. kadın çocukla yan yana hiç istifini bozmadan geçti. benim henüz taksitlerini ödediğim şişme montum giysi kumbarasına takılıp yırtıldı.

ben de dümdüz yürüsem ve omuzlaşsak bu sefer "önüne baksana öküz" olacak. sanki kendisi zerre kadar kenara çekilmiş gibi.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(25.12.24)
millet dert kupu. yolda yururken aklindan bir suru sey geciyor. yol verme falan kimse dusunmuyor.
0
buenosdias
(25.12.24)
ben dertsiz tasasız harikulade bir insan mıyım ne alaka?
0
🌸yazar yazmaz yazan yazar
(25.12.24)
Bu dünya sen, ben ve bizim gibi hassas kalpliler için bir cehennem gerçekten.
0
Pass this on
(25.12.24)
Bunun için buraya gün yüzü görmemiş küfürler yazabilirim ama ne desek gg. artık millete omuz atıyorum. Aklıma başka çözüm gelmiyor
0
gilbeys
(25.12.24)
Tam da az önce halkımızın ne kadar görgüsüz olduğunu düşünüyordum ben de.

Asansörde 6-7 kişiyiz, kapının tam önündeki de benim. Kapı açılınca mantık olarak ilk önce benim inmem gerekiyor, değil mi? En arkadakiler beni izdiham var da koşuyor gibi ite kaka en önce kendileri inmeye çalışıyor. Bunu defalarca yaşadım.

Metrodan birileri inerken binmeye çalışırlar, yürüyen merdivende solda dururlar. Mağazada koridorda beklerler, benim geçmeye çalıştığımı gördükleri halde yol vermezler. Otobüslerde de aynısını sık yaşıyorum.

Çözümüm şu, bağırarak "Pardooon, geçebilir miyim bir zahmet?" diyorum. Hala tam çekilmeyen olursa da çarpa çarpa geçiyorum, bazen söyleniyorum yüksek sesle.

Bunlar genelde hemcinslerim tabii ki. Mağarasından hala çıkamamış erkeklerle çoğunlukla hiç muhatap olmamayı ve kendi zora sokmamayı tercih ediyorum, bunların en ufak inatlaşmada başvuracağı tek yol şiddet malum.
0
moonie
(25.12.24)
Ortadoguda siradan bir gün
0
essoist
(25.12.24)
Yıllardır söylerim. Bizim ülkede insanlar yürümeyi bilmiyorlar. Cahillikten dolayı bencillikten kırılır vaziyetteyiz, tek küflü meyve bütün kasayı bozar hesabı bu tarz şeylere dikkat eden insanlar da alemin salağı ben miyim diye takmamaya başladı.

Kaldırımda, meydanda yürümek. Toplu taşıma sırası, binme/inme faslı vs çok örneği var.
0
hedep
(25.12.24)
duyuru acmissin ben de empati yapman icin olasi sebebini soyledim. ha sen kendini super insan, harika vatandas, medeniyet savascisi falan gibi gorup diger insanlari okuz, mal, ayi diye yargilayarak ofkeni kusmak istediysen daha cok isyan edersin.
0
buenosdias
(25.12.24)
kadının 'neden hep ben çekiliyorum, biraz da karşıdan gelen çekilsin' dediği güne denk gelmişsindir belki.
0
elorelia
(25.12.24)
ben yarım çekiliyorum. bir insan eni değil de yarım sağa gidiyorum, onların da görüp benzer efor gösterip kendi sağlarına geçmesini bekliyorum.

beklemezlerse de sorun değil boyum 193 omuzlarım geniş.
0
aguen
(25.12.24)
bunu bilhassa çiftler yapıyor ve "karşımdaki gelen tek, o kenara çekilsin ya da kaldırımdan aşağı insin" kafasında oluyorlar genelde. ama ben hiçbir suretle aşağı inmiyor, kenara çekilmiyor, onların ayrılmasını bekliyorum.

ama karşımdaki tek kişiyse ekseriyetle yol veren ben oluyorum. ama gözlerinde ve yürüyüşünde kabadayılık olanlara sonucu ne olursa olsun yol vermiyorum.
0
m e b
(25.12.24)
ben de genelde çekiliyorum, aynı şeyi düşünüyorum sizinle.

bazen dar yerde çöp konteynırı falan oluyor, yol veriyorum birilerine teşekkür ediyorlar seviniyorum. bazen kaba davranıyorum birileri yol veriyor. özür dilercesine teşekkür ediyorum. böyle anlar da yok değil.

ama genelde kaldırımda karşılaşınca kenara çekilen ben oluyorum. kabalıktan mı yoksa farkındalıksızlık mı emin olamıyorum. çünkü bazen yol vermiyorum ve sürtüşüyoruz.

en sinir olduğum şey çiftlerde oluyor.
ben kız arkadaşımla yanyana gidiyorum, karşında da çift geliyor. biz ayrılıp tek sıra oluyoruz diğer çifte yer vermek için, onlar hiç istifini bozmuyor.

lan siz iki saniye ayrılmayasanız diye biz papaz oluyoruz evde.
siz de ayrılın tek sıra olun, biz de öyle olalım. kimse kavga etmesin.
0
biseysorcaktim
(25.12.24)
Malesef benim de sürekli başıma geliyor. Sorun seninle ilgili değil.

Kapristen kaynaklanann bir şey, "ben yol verirsem küçük olurum, "eşit ya da büyük olmalıyım" kaprisi var birçok insanda.
0
hayirsiz
(25.12.24)
Bunu ciddi ciddi deneyerek anlamaya çalıştım ben de.

Karşıdan gelene yol vereceğim iki adım kala belli oluyorsa dümdüz hiç yokmuşum gibi geliyorlar.

Son ana kadar dümdüz gidersem çarpışmamak için yol veriyorlar.

Trafikte de böyle değil mi zaten
0
nop
(26.12.24)
Medeniyet görmemiş kişilerin magandalığı bu olay. Erkek olduğumdan dolayı olası bir tartışmaya 5-0 geriden başlayacağım için kadınlar ile hiç muhatap olmuyorum. Erkeklerde de yine çoğunlukla yol veriyorum. Uğraşamam kimseyle. Bazen de önüne bakmıyorsa tam, bakıyorsa yarım dönerek yol veriyorum. İki tane s****ndirik red pill videosu izleyip mağara adamı olunca alfa olduğunu sanan ya da hayattaki tek varlığı birine fiziksel şiddet uygulayarak kanıtlamaya çalışanlar var çünkü. 1.70 falan olsam aradıkları o olduğu için muhtemelen döverler ama ben yapınca dönüp bakıp "psaeaaah" gibi o küfür ile allaha isyan arası sesi çıkarıp devam ediyorlar genelde. Tabii ben arkama bile dönmeden yürümüş oluyorum.

Onu da yapmamak lazım aslında, millet manyak ama huzuru kaçsın. Alfa hayalleri suya düşsün. Şu alfa muhabbetini çıkaran köylüye de... Neyse. Bizim ülkede zaten efendi olanı ezik, öküz olanı haklı sanma eğilimi var. Üstüne bir de bu zırva ve keko rap akımı ile iyice yitik olma çıktı.

Daha bunun asansörü, metrosu, metrobüsü, market kasası, trafikte araya kaynak yapması ve emniyet şeridi kullanması falan var. Ses çıkarmadıkça da devam ediyorlar.
0
nawar
(26.12.24)
Bir de onun pitbull köpekli versiyonları falan oluyor. Hayvan hırlayarak üzerine doğru geliyor falan. O bir şey değil
0
wd40
(26.12.24)
(25)

milletin ölüp bittiği ama sizin beğenmediğiniz şeylerden örnekler

ala09
beyoglundaki sakarya tatlıcısı... allah aşkına arkadaslar bi insan bu tatlıyı neden över? severim ayva tatlısını ama içinde ceviz bile yok şerbetli bi meyve ve kaymak ve internette kötü yorum yok. öyle bir doyurdu ki ertesi gün hala acıkmadım tıkandım adeta hafif falan değil yani. bir diğeri dürümza
beyoglundaki sakarya tatlıcısı... allah aşkına arkadaslar bi insan bu tatlıyı neden över? severim ayva tatlısını ama içinde ceviz bile yok şerbetli bi meyve ve kaymak ve internette kötü yorum yok. öyle bir doyurdu ki ertesi gün hala acıkmadım tıkandım adeta hafif falan değil yani. bir diğeri dürümzade. bildiğin kasap KÖFTE gibi bi adana. salatası çok iyi ama adanası normal/iyi anthony bourdaini getirecek bi olayı yok(tamam ona gelmedi de gitti sonucta)("biz anthonynin intiharına inanmıorz"). yedikten sonra mızmızlanmak istemedim ortam bozmamak için, övülmeseydi yine bi şey demezdim övülünce sinirleniyorum.......daha önce de cool lime, bubble tea gibi NAZO çakması içeceklerin övülmesine şok oluyordum

sizde neler var?
0
ala09
(25.12.24)
oranin ayva tatlisini cok seviyorum. ama herkes sevecek diye bisey yok.

basima bir is gelmeyecekse asure diyorum. tam varos tatlisi:D
0
buenosdias
(25.12.24)
Cool lime konusunda seninle aynı fikirdeyim. Çok baskın nane tadı var ve aşırı şekerli. Bunlar için tekrar bir ayarlama yapsalar belki iyi olurdu.

Buraya da sormuştum cool lime için güzel mi diye. Denedim, çok merak etmiştim ama bu sebeple içemedim. Baskın tatları sevmiyorum. Kereviz bile yiyemiyorum çok ağır ve baskın bir tadı var. İçine girdiği her malzemenin tadını bastırıyor. Konuyu kerevize getirmeyi nasıl başardım onu da bilmiyorum :))
0
rock n roll
(25.12.24)
Aşure +1
0
sacrilegious
(25.12.24)
Kesinlikle serpme kahvaltı (bir iki yeri hariç tutabilirim İstanbul için)
Diken diken oluyorum birisi teklif ettiğinde. Önüme özenli bir eggs benedict, croque monsieur, acai bowl vs gelmedikçe doğranmış domates salatalık, peynir, zeytin, reçel görmek istemem dışarda kahvaltı yaparken. Zaten artık mecbur kaldığımda en kötü sadece menemen, omlet falan yiyip kalkıyorum.

Bir de pişi. Ne var bu pişide ya tek sevmeyen benim heralde. İnsanın midesine oturan yağlı bir hamur.
0
kullanicadi
(25.12.24)
dubai cikolatasi
chicken wings
kfc
0
sonsuz
(25.12.24)
Midye dolma. Olmasaydı da olurduk diye düşünüyorum.
0
fildirfildir
(25.12.24)
sezen aksu, ay çekirdeği, siyah çay, dubai, aşure +1
0
bartholomew87
(25.12.24)
PROFİTEROL demek istiyorum. tabi ki hakkını vererek yapan mekanlar var (bomonti deki batard 'dınki gayet iyiydi) ama böyle adı 'x profiterolcüsü' tadında olan onbinlerce yorum, 5 yıldız, hakkında ultra güzel şeklinde öneriler yapılan mekanların profiterolleri gerçekten fecaat. zaten bunu örtmek için galiba; süt tozlu, nişasta dolgulu hamur topunu %80i glikoz şurubu olan çikolata sosun içine gömüp veriyorlar
0
lüzumsuz adam
(25.12.24)
Sezen Aksu
Yeşilçam filmleri ve dönemin popüler figürleri (türkan şoray vs)
Apple ürünleri
Mercedes G serisi arabalar


Boş zamanlarımda kafayı takacak yeni konsept arayan biri olarak ilk aklıma gelenler bunlar ama kesin başka unuttuğum şeyler vardır.

Yemekle ilgili olarak;

Tencere yemekleri. Biraz fakirlikten çıkmış gibi ya. Sebzeleri de bakliyatı da eti de daha iyi pişirme yöntemleri var. Çoğu tencere yemeğini pek sevmem.

Aşure net. Geçen sene komşuyu geri döndürmüşlüğüm var ben gerçekten sevmiyorum israf olacak başkasına verin diye :d

Deniz ürünlerini çok seven biri olarak midye dolma da pek benlik değil. Yiyene laf etmem de daha iyi bira yancıları falan var bilemiyorum.

Islak hamburger. Bi kere yedim, yani denk gelsem yerim çok kötü değil ama böyle bi ıslak olsa da gömsem demem herhalde.

Aşşşırı çikolatalı tatlılar. San Sebastian istiyosun (ki çok severim yanık tatlıları) üzerine bir dünya çikolata döküyor. Bi ara da böyle değişik tatlıcılar türemişti tuhaf isimli çikolata bulamacı tatlılar satıyolardı. Çikolata severim de Fildişi Sahilli bir işçinin günlük mahsulünü bi kerede tüketmek istemiyorum lol
0
nundu
(25.12.24)
Zincir kahvecilerde satılan, 35000 çeşit krema, şurup, tatlandiriciyla yapılan kahveler. Ben düz americano ya da filtre kahve içerim her yerde. Bir yudum alsam boğazım yanıyor diğer kahvemsi içeceklerden.

Çay. En son 3-4 ay önce bir bardak içtim sanırım. Bitki çaylarından bahsetmiyorum.

Yeniköy'de Emek Manticisi var, bütün arkadaşlarım mantilarina bayılır. Zaten bayağı da popüler bir yer. Bana gore fazla haşlanmış mantidan ibaret tabakları. Hiç sevmiyorum.


Yiyecek içecek dışında da ilk aklıma gelen şey Ugg oldu. Popülerliğini asla anlamıyorum.
0
fraise
(25.12.24)
- 3. dalga kahveciler
- çoğu dönerci
0
orpheus
(25.12.24)
kahve, çay, alkol
antep'teki İmam Çağdaş

(antoni'nin intihar ettiğine ben de inanmıyorum)

sezen aksu+1
levent kırca, kemal sunal ve o dönemlerde subliminal şekilde beynimize ahlaksızlığı sokan türk filmleri ve "program"ları

türlü yemeği (aka patlıcan nasıl katledilir yemeği)

sevdiklerimizi de sorcan mı? ben söyliyim arada patlıcan reçeli mmmmmm
0
mathilda.may
(25.12.24)
Hatay soslu döner
Maydanoz döner
Dubai çikolatası
Breaking bad
Patso
Kadında crop görmek
Büyük meme
0
alimcgraw
(25.12.24)
instagram'da story atmak. saatlerce reels izlemek. hayatını burada yaşamak.
bamya, pırasa, karnabahar, midye dolma, lahana sarma, döner, iceberg marul, coleslaw salata, türk kahvesi, bulgur, adana, kuzu ızgara.
ağzı bozuk kızlar. keko rapçiler ve fanları.
0
gabe h coud
(25.12.24)
Gezmek ve Angelina Jolie (hem simdiki hem daha genc hali)
0
chickentown
(25.12.24)
Bence dünyanın en çok abartılan gıdası Oreo. Resmen din haline gelmişti bi ara, nasıl bir reklam yürüttülerse :D

Sevmiyor değilim, ama abartıldığını bence kabul etmeliyiz.

Gerçekten beğenmediğim bir şeye örnekse crocs. Çünkü çok çirkin. Ayağım rahat edebilir ama kafam hiç rahat etmiyor :D
0
akhenaten
(25.12.24)
Uzun tırnak, story.
0
Kahvedesu
(25.12.24)
Dar slim fit pantolon.
0
wd40
(25.12.24)
volkan demirel. adam sırf depremde ağladı diye millet abarttı da abarttı. zamanında gazeteciyi evinden aldırmakla tehdit etti. sahada yaptıklarını söylemeye bile gerek yok. sokak hayvanlarına bile laf söyledi lan herif:) depremde o kadar insan seferber oldu, bunun kadar konuşulmadı. nasıl bir algı anlamak güç.
0
nothing in my way
(25.12.24)
Ortaoyunuyla başlayan, günümüze kadar gelen, Türk tiyatro sinema tarihindeki aptal ama aynı zamanda şeytana külahını da ters giydiren komik tiplemelerin tamamı, Pişekar'ın Kavuklusu, Cilalı İbo, Turist Ömer, Kemal Sunal vs.

Cehaletin parlatılmasının yapı taşları
0
Mirket
(25.12.24)
"minik dokunuşlar" isimli estetik müdahalelerden rahatsız oluyorum.

Mesela bir psikoterapist arıyorum İnstagram'da, tam fikirleri aklıma yatıyor akıllı buluyorum falan, bir de bakıyorum ki deli gibi müdahalesi, plastik maske gibi bir yüz. Tuvale kalın kalın atılmış fırça darbeleriyle sabitlenmiş yağlı boyadan ibaret gibi duran bir makyaj. Doğallıktan uzaklaşmak çok ama çok rahatsızlık veriyor bana.

Kaskatı değilim, öyle durumlar gördüm ki o burun kesinlikle düzeltilmesi gereken bir burun gerçekten ama onun kadar yamuk olmayan burunlar, hiç de yokmuş gibi durmayan kaşlar, kendine mahsus bir şekli ve karakteristik bir görüntüsü olan o dudaklar, yüzün kendine ait yapısı... Bunlarla bu kadar oynanması çok rahatsız ediyor. Karşımda sürekli olarak rahatsızlık huzursuzluk hissi yaşayan biri varmış gibi hissediyorum ben de huzursuz oluyorum.
0
muhayyer divan
(26.12.24)
- tulumba tatlısı, güllaç, bilmemkaçı bir arada, şekerli kremalı kahveler, rakı, jack daniel's, serpme kahvaltı, mc donald's/burger king/kfc/pizza hut/pizza lazza, yemekte sunum şovu yapan yerler
- keko rap, arabesk, eller havaya pop, ahmet kaya, sezen aksu, ibrahim tatlıses
- elden ring, dragon age the veilguard,
- breaking bad, güç yüzükleri, güncel Türk dizileri
- ugg, şort etek, tayt
- ghostlama, manifest etme, datee çıkma vb. çakma ifadeler ile mezuna kalmak, görüldü atmak vb. A -1 Türkçe kelimeler
- bmw
- dudak dolgusu, çene ve elmacık kemiği belirginleştirme ameliyatları, yüze enjekte edilince mimiksiz bırakan diğer tüm zımbırtılar, insanda olduğu için pençe diyemediğimiz tırnaklar


Her maddeye beşer tane daha ekleyebilirim sanırım.
0
nawar
(26.12.24)
asure'ye katiliyorum. hic sevmedim, hic anlamadim. tatliya nohut koyulur mu arkadasim?

tesla. cybertruck gibi ucubeler. araba olarak inanilmaz kalitesiz ama bu woke tayfayi zamaninda iyi tokatladi elon. sattigi arabanin her yeri dokuluyor ama konsola koca dokunmatik ekrani koyunca millet kendini bir sey sandi. butun woke arkadaslarim agliyor simdi teslalari ellerinde kaldi satamiyorlar da. elon'dan da nefret ediyorlar.

super lig. millet hala izliyor inanilir gibi degil. kavga falan ediyorlar. hakemler bunlari dogruyormus falan. 18 yasindan beri izlemiyorum deli gibi futbol oynamama ve izlememe ragmen.

instagram. tamamen bos adam isi.
0
antikadimag
(26.12.24)
@nawar'ın entry'yi görünce aklıma geldi.

GTA serisi. Hatta RDR'yi de ekleyebilirim. Rockstar oyunları hiç ilgimi çekmiyor. GTA 6 çıkacak hype'ı tüm dünyada var. Benim hiç ilgim yok. Çocukken Vice City ve San Andreas oynadım da GTA 5'i anca bu sene alıp deneyeyim dedim 1 saat dolmadan sıkıldım. RDR 2'de de benzeri olmuştu

Bi de Souls oyunları, Elden Ring ve tüm soulslike oyunlar. Hiç oynamadım ama atmosferi ve boss savaşları hiç ilgimi çekmiyor. Zor oyun da sevmem pek.
0
nundu
(26.12.24)
-dubai çikolatası (çikolatalı saman gibi ama çok yoğun ve bayıyor)
-moda'daki meşhur dondurmacı (herhalde blendırdan geçirilmiş buza renklendirici sürsek aynı tatsızlığı alırız)
-helvacı ali (helvayı zaten sevmem ama resmen çamur/macun kıvamında ürünleri)
-mcd- bk hambugerleri (saman gibi tatsız ve ufacık, içi bomboş)
-"meşhur x'çi" tarafından satılan herhangi bir ürün
-kadınlardaki uzun, iğrenç tırnaklar
-kadınların kirpiyi model almış gibi kestirip biçtirdikleri burunları
-kemal sunal
-behzat ç ve gerçek hayatla senaryoyu karıştırmış avaneleri
-crop
-rock/metal
-futbol
-kadıköy
-starbucks

şimdilik bir çırpıda aklıma gelen şeyler bunlar.
0
m e b
(26.12.24)
(7)

ekşi sözlük yazarları ne istiyor? (asgari ücret)

m e b
günaydın.senelerdir ekşi sözlük okurum, aktif olarak da yaklaşık 10 senedir yazarım vs.ama şu asgari ücret konusunda tam olarak ne istediklerini bir türlü anlamadım. konu ücrete gelen zammın az ya da çok oluşu değil, kolektif bir bilinçle hacıyatmaz gibi aynı konuda bir uçtan bir uca farklı tavır se
günaydın.

senelerdir ekşi sözlük okurum, aktif olarak da yaklaşık 10 senedir yazarım vs.
ama şu asgari ücret konusunda tam olarak ne istediklerini bir türlü anlamadım. konu ücrete gelen zammın az ya da çok oluşu değil, kolektif bir bilinçle hacıyatmaz gibi aynı konuda bir uçtan bir uca farklı tavır sergilemeleri.

her zam öncesi "asgari ücrete gelecek her fahiş zam, reel piyasada fiyatların anlamsız ve kat kat artması demektir, vatandaşa da işverene de çeşitli dolaylı yollardan zarar vermektedir, önemli olan alım gücünü güçlü kılmak" gibi entry'ler havada uçuşuyor ve beğeniliyor. ki bana kalsa ben de aynısını düşünüyorum hele esnaflarımızın açgözlülüğünü göz önünde bulundurunca.

her zam sonrası ise yine kolektif bir şekilde "vatandaşa bu zam mı hak görüldü? hiçbir şeye yaramayacak, millet açlıktan kırılacak" deniyor.

aynısı eyt konusunda da oldu.

siyasi bağlamda eleştiri yapmak tabii ki mantıklı, yönetimin beceriksizliğinin etkileri vs. ama bahsetmek istediğim şey doğrudan zam meselesinde verilen tepkiler ve bu tepkilerin daima iki uç örnek oluşu. neyi kaçırıyorum ya ben bu yazarlar konusunda?
0
m e b
(25.12.24)
asgari ucret bahane. 22 yillik isyan, guvensizlik, tepkinin disavurumu bu. sadece eksisozlukte yok bu memnuniyetsizlik. sokakta, sosyal medyada cogu kisi ayni durumda. bi de ulke gundemini ilgilendiren, ulke ekonomisi hakkinda fikir veren birsey oldugu icin surekli elestri odaginda bir konu. asgari ucret 300.000'de olsa 3.000'de olsa elestirilir cunku buna bagli cok fazla degisken var(enflasyon, memur-emekli maaslari, vergiler vs..)
0
buenosdias
(25.12.24)
Asgari ücret almıyorum, etrafımda pek alan da yok ama beni de rahatsız ediyor mesela bu ikilem.

Şu fiyat skalasında, şu kiralarla 22 bin liraya kimse geçinemez. Herkesin evi yok, mağaradan, kuyudan bozma yerlere binlerce lira kira veriyor insanlar mecburiyetten. Karı koca çalışsalar bile geçinemezler, çocuk varsa geçmiş olsun zaten.

Bir yandan da yüzde elli zam yapsalar yine geçinemeyeceklerdi ama enflasyon sarmalının da bir yerde sonlanması için bazı fedakarlıklar şart. Normal şartlar altında bunu sadece düşük ve orta gelirlinin sırtına yüklemeyip devlet ve zenginin de bazı bedeller ödemesi karşılığında daha acısız hale getirebilirdik ama halk bu adamların kendini umursamadığını, her seferinde kullanıp attığını bile bile seçti ve bu seçimin bedelini ağır ödüyor.
0
chicha_v2
(25.12.24)
Öncelikle nasıl tek bir ağızdan aynı cevabı beklediğinizi ben anlayamadım. Ekşisözlük her kültürden, milletten ve kesimden oluşan bir platform dolayısıyla herkesin bilgisi karşıdakinin anlayabildiği kadardır.

Herkesi aynı anda mutlu edebileceğin bir formül dünya üzerinde yok.
0
gilbeys
(25.12.24)
sorun asgari ücretin meblagası değil asgari ücretli işlerin çok oluşu(%10-20 fazlasını verip asgari ücret diil muamelesini de katarak) 9,7 milyon işçi asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında bir ücretle çalışıyor. Kadın işçilerin yüzde 59,2'si asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında bir ücretle çalışıyor. 9,5 milyona yakın özel sektör işçisi asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücretlerle çalışıyor.

ekonomisi dengeli bi ülke olsaydık zamma gerek olmayacaktı oran yükselmesi enflasyonun hem arttıgını hem artacağını gösteriyor. yani kağıt üzerinde oranın çok olması kötü haber, e düşük versen millet aç kaldı zaten o da ayrı olay. 20bine kim nerede yaşar
0
ala09
(25.12.24)
genel olarak sikintili bir topluluk. daha soruyu bile anlamamislar. ben o tarz basliklari direkt geciyorum. cok okumamak lazim.
0
badcode
(25.12.24)
@tiredofwaiting: "ekşi sözlük homojen bir yapı değil ki" mi?
0
🌸m e b
(25.12.24)
Tepki asgari ücretin kendisine değil. A.K partisi ülkeyi öyle bir duruma düşürdü ki iş ve çalışma ahlakı diye bir şey de kalmadı ve asgari ücret "fix" ücrete dönüştü. Ayrıca ekonominin içinden geçildiği için her şey asgari ücrete göre belirleniyor ve alım gücü diye bir şey de kalmıyor.

Ülkede çalışanların 47%'si asgari ücretle geçiniyormuş düşün.
0
feastofthedamned
(25.12.24)
(15)

hiç bilmediğiniz bir ülkeye gidip gezeceginiz zaman nasıl yapıyorsunuz?

Zetnikov
merak edıyorum arkadaslar mesela bosna hersek gıdeceksınız ama hıc bılmıyorsunuzbunun appsi mi var yada hangı sıteden vs arastırma yapıp yola cıkıyorsunuzyoutube demeyın orada dırek gezıyorlar hepsınde cok net seyler anlatılmıyorsiz hıc bılmedıgınız ve gıdecegınız ulkenın nereden nereye nasıl gıdılı
merak edıyorum arkadaslar mesela bosna hersek gıdeceksınız ama hıc bılmıyorsunuz
bunun appsi mi var yada hangı sıteden vs arastırma yapıp yola cıkıyorsunuz

youtube demeyın orada dırek gezıyorlar hepsınde cok net seyler anlatılmıyor

siz hıc bılmedıgınız ve gıdecegınız ulkenın nereden nereye nasıl gıdılır bılet alma vs yada ne yenir tarzı seylerde olur nasıl gezecegınızı nasıl cozuyorsunuz?

birde gittimi böyle bi kac ulkeye gıtmek ıstıyorum en duzgun rotayı nasıl cızebılırım

mısal balkanlar cok yakın bı suru ulke var vs
0
Zetnikov
(24.12.24)
YouTube, Google ve Google Maps. Yabanci ulke ise Ingilizce aratarak daha cok icerige ulasiyorum.

Turkiye'de bir yere gideceksem de aynisini yapiyorum ama bu sefer Turkce aratiyorum.

Cok spesifik bir sey ogrenmek istiyorsam (misal bilet nasil alinir, lokal yiyecekleri nelerdir vb), bunu da Google'da Ingilizce aratiyorum.
0
sertac akin
(24.12.24)
ulaşım için google maps. restoranlar için yine google maps.

gezilecek yerler için direkt googlea sor nereler gezilir diye. ya da instagramdan youtubedan falan da bulunabilir. oralara giden bir sürü insan var ve çoğu neyin nasıl yapılacağını paylaşıyor.
0
jelly bear
(24.12.24)
Her seyi google mapsten yapiyorum desem yalan olmaz.
En cok ondan faydaliyorum, ilk is kalacagim yeri belirliyorum ama onu da varsa bi amacim gormek istedigim bir sey filan ona yakin mi olsun istiyorum ne istiyorsam ona gore seciyorum. Kalacak yeri belirledikten sonra google mapste aciyorum orayi etrafinda ne var ne yok inceliyorum. Kalacagim yerin secerken de aslinda bakip bakip bunun yakininda su var filan diye seciyorum. Yemek icmek onemli mesela benimcin. Menulere restoranlara yerel biracilara bakarim. Tatlicilara bakarim civardaki.

Youtubedan bir sey anlamak zor geliyor. Eksi sozlukte gidecegim sehirin basligina filan bakiyorum mutlaka. Orada iyi bilgiler cikiyor bazen.

Diger isleri de google de aratma +1 en guncel yayinlanmis seyleri okuya okuya buluyorum,
0
a perfect lie
(24.12.24)
bu yaz tur kapsamında balkanlar gezisi yapmıştık arkadaşımla.
turlar her şeye para istiyor ve kısıtlı zaman veriyordu. bu sebeple oraya gitmeden önce ön araştırmaları yapmış olsam da telefonuma tripadvisor'ı indirmiştim, oradan hoşumuza giden yerleri (mesafe ve ulaşım ücretleri vs gibi konuları da makul bulduysak eğer) bölge insanlarına sorarak kendi imkanlarımıza gezmiştik, böyle çok daha ucuz ve verimli olmuştu her şey.
0
m e b
(24.12.24)
Bloglara bakıyorum. Zaten tarihi ve turistik yerleri büyük ölçüde bu bloglar ve TripAdvisor'dan planlıyorum. Sonra nerelerde yemek yiyeceğimi ve ne yiyeceğimi planlıyorum. Instagram'daki gezi hesapları ülke ülke gezip öne çıkanlara story'lerine sabitliyor onlara bakıyorum. Ben balkanları gezeli çok oldu mesela börek nerde yedim aklımda kalmamış ama saraybosna'da zeljo'da pleskavitsa ve cevapi yemiştik o aklımda. Tuffahiye ye mutlaka güzel bir tatlı. Belgrad'da av etleri üzerine bir restoran vardı Lovac orası çok değişik bir ortamdı ve güzeldi incelersin istersen. Podgorica'da pod volat var orda karışık bir et tepsisi yemiştik aşırı ucuzdu zamanında ve çok lezzetliydi. Denk getirirsen karadjorjeva bul ye o çok güzeldi. Şöyle bir yemek.
en.m.wikipedia.org

Ben 55 kg luk bir kadın bedenine hapsolmuş obez bir ruh olduğum için çok yeme içme odaklı geziyorum. Ama bütün görülecek yerleri ve müzeleri de geziyorum es geçmem. Google maps'ten görülecek yerleri işaretler ona göre gün gün planlarız.
0
kullanicadi
(24.12.24)
Torrentten bir yerden Lonely Planet vs kitabı bulup okuyorum genel bir fikir edinmek için.

Bedava yürüme turları var mı diye araştırıyorum. Çok faydalı oluyorlar.

Bir yerden bir yere gitmek için google maps +1.

Tripadvisor forumlarında bilgi oluyor ya da şehrin turizm sitesi varsa.
0
peki madem
(24.12.24)
tripadvisor bi de ekside nerede ne yapilir diye uzun uzun yazan yazarlari okuyorum. bazen de google'a "what to eat in x" yazip aratiyorum ki yemeklerin gorsellerini goreyim kendime gore seceyim falan filan.
0
bohr atom modeli
(24.12.24)
genelde bir yere gitmek istedigim tarih belli oluyor. isten ona göre izin alinmis ya da bayram vs oluyor.

sonra skyscanner gibi uygulamalardan nereye ucuza gidilir diye bakiyorum. iclerinden barcelonayi begendim ve uygundu diyelim.
gidis dönüs biletlerini aliyorum. otelin ici benim icin neredeyse hic önemli degil cünkü sadece uyumaya gelecegim. ucuz ama yeri güzel bir otel bulup orayi base yaparim diyorum. gitmis olan arkadasim varsa ona sorarim yoksa kendim internette arastiririm.

havalaanindan otele gidis önemli. buna internetten bakarim gitmeden. ondan sonra otelden google maps araciligiyla gitmek istedigim yerlere yürüyerek ve toplu tasimayla giderim. google mapste gitmek istedigim yerleri ve restoranlari önceden secerim. gezi videolari izlerim. offline google maps indiririm.

birkac ülkeye gitmek icin önce gidecegin yeri ve dönüsü belirleyip bilet alacaksin. aradaki güzergahi cözmek, otel ve ulasimi cözmek lazim. bu backpacking genc yasta ögrencilikte iyi ama calisan bir insan icin cok yorucu oluyor. bulmaca gibi biraz. her sehrin farkli ulasim sistemi, nerede ne yapilacak, para birimi farkli vs kafayi bosa alamiyorsun hic. tek basima ben böyle bir sey yapmam acikcasi bir daha.
0
sonsuz
(24.12.24)
Konaklama genelde Booking' dne çözüyorum.
Havaalanı gidiş gelişler için açıkçası özel araç ayarlıyorum genelde, bütçe için biraz yorsa da vakit kazandırdığı için çok takışmıyorum.
BEnim için önemli olan lokal publar, özellikle kendi biralarını yapanlar, bira menüleri geniş olanlar, sonrasında da yerellerin takıldığı güzel restoranlar. Genel gezi yeme içme üstüne kurulu :) mekanları genelde bloglardan, booking' in forumlarından vb. buluyorum.

local breweries in ..... yaz enter :)


Hanım müze, kilise işlerini hallediyor, ben de gezip çıktıktan sonra " aşkım yakında çok güzel pub var, gel götüreyim seni. " diyorum :)

şehri genelde 4e bölüyorum, gitmeden kabaca hangü gün nereleri gezip görüp nerelerde yiyeceğim aşağı yukarı belli. en az yarım gün hatta zaman, imkan varsa da bir tam gün rastgele geziyoruz, kaybolmacasına, zevkli oluyo.


yürüme turları + 1 bu arada.
0
kumandanim
(24.12.24)
Harika yorumlar gelmis
0
🌸Zetnikov
(24.12.24)
Önerilenlere ek olarak Reddit. İlgli ülkenin subredditine özellikle ilgi alanlarınıza göre sorunca turistik olmayan, çok daha lokal öneriler geliyor. Sahafları, küçük pub'ları, turiste yönelik olmayan lokal restoranları falan buluyorum ben böyle.
0
kobuzchu kiz
(24.12.24)
sora sora bagdat bulunur. genelde gittigim yerde kaldigim yerdeki calisanlarla konusuyorum; otobüste, yolda, sokakta, restoranda yerel insanlara soruyorum. cok plan yapmayi sevmiyorum. gidip akisina birakiyorum. turistik yerlerde yemek yemiyorum mesela mahalle arasi yerlerde yiyorum, asla rezervasyona ihtiyacim olmuyor. belki kabaca su iki yeri göreyim, yakindaki su kasabaya gideyim diye bakabilirim ama nasil olacagi ilk kez ben oradaykenin sorunu.
kasmaya gerek yok. git kafana göre takil.
0
alice in potatoland
(24.12.24)
Varsa belgesel izliyorum
Okuyorum, özellikle wiki voyage oldukça faydalı
Google’a basitçe places to visit in [şehir adı] yazıp ana noktalara bakıyorum. İlginç gelenleri haritada işaretliyorum
Google’a what to eat in [şehir adı] yazıyorum
0
but that was just a dream
(24.12.24)
Hiçbir fikrimin olmadığı bir yere gitmem veya bir şey yapma hedefim yoksa yine gitmem oraya. Bunu zaman ve para kaybı olarak görüyorum. Dil konusuna gelirsek bu sorun değil bence. Eğer güzel bir plan ve hedef varsa dil hiç sorun değil.

Shengen alıp da gezmiş olmak için gezmektense bir latin amerika ülkesinde salsa veya bachata etkinliğine katılmak gibi hedefin varsa hiç sorun olmaz.

Kısacası ben ilgi alanlarıma göre seyahat ediyorum. Bu bana istediğim herşeyi sağlıyor
0
wd40
(24.12.24)
Reddit güzel bilgiler veriyor. App ile uygulama hakkında bilgiler edindiğim oldu.
0
put it in your appropriate place
(24.12.24)
(12)

sizce haç kolyesi takmak türkiyede sıkıntı oluşturur mu?

Zetnikov
sbözellikle istanbul
sb

özellikle istanbul
0
Zetnikov
(23.12.24)
yere göre değişir. kimse dövmez ama bağcılarda takarsan bakış ve tacizlerden bunalırsın.
0
buenosdias
(23.12.24)
@tiredofwaiting

ağacamı hallenmişler
0
🌸Zetnikov
(23.12.24)
Ortama bagli herhalde. Hristiyan oldugun biliniyorsa pek bir sey denmez bence.
0
hot potato
(23.12.24)
istanbul'da ermeni arkadaslar pek gostermek istemezlerdi zamaninda, durumun iyilestigini sanmiyorum tahminen kotulesmistir.
0
cooperr
(23.12.24)
Olur tabi. Kesin birinden küfür yersin veya darp edebilirler
0
wd40
(23.12.24)
istanbul için konuşursak örneğin kurtuluş'ta sorun olmayacakken esenyurt'ta dik bakışlar alabilirsiniz.
0
visnebahcesi
(23.12.24)
@visnebahcesi

Haklisin bende ayni dusunuyorum
0
🌸Zetnikov
(23.12.24)
yok be abi türkiye'de büyük şehirlerde kimse umursamıyor böyle şeyleri. manyağın tekine denk gelirsen anca ama o ihtimal de her durumda var zaten. benim birader ankara'da uzunca süre taktı, kızıyordum hatta, şükür dayak yemedi ve sorun yaşamadı. en son ben dövecektim ulan müslüman değilsen ateistsindir aq hristiyan mısın sanki diye.
0
mark greg sputnik
(23.12.24)
Şişli - Kadıköy taraflarında o kadar çok gördüm ki haç kolyeli genç, bir de kocaman kocaman, estetik de gelmiyor bu kadar fazla olunca. Bir rahatsızlık yaşadıklarını sanmıyorum o kişilerin. Yetişkinler de görüyorum. Ben garipsiyordum başta ama kimseyi yadırgamadım ya da rahatsız etmedim.

Ama buralar Türkiyeyi tam anlamıyla ifade etmiyorlar
0
biseysorcaktim
(23.12.24)
ya zaten türkiye'de yozlaşma o kadar ilerlemişken kim ne diyebilir?
hava olsun diye takan bir sürü kişi var. yine de bunu tuhaf bulanlara hristiyan olduğunu söyleyip geçebilirsin.
0
m e b
(24.12.24)
bi sey olmaz. 10-15 yil once universitede (kocaeli) hristiyan bi cocuk takiyordu hep. problem yasasa takmazdi.
0
bohr atom modeli
(24.12.24)
Mensup olunan etnisite ve din bakımından:

Müslüman olmadığın geniş çevrende biliniyorsa, özellikle Rum, Ermeni, Süryani vs bir azınlığa mensupsan sorun olacağını sanmıyorum, benim gördüğüm kadarıyla insanlar genel olarak saygı gösteriyor.

Bir azınlığa mensup değilsen, klasik Türk/Kürt/Laz vs ve Sünni bir aileden geliyorsan bence öncelikle geniş çevren tepki gösterebilir. Ailen sorun çıkarmasa bile eş/dost/akraba vs densizlik yapacak birinin çıkma riski var.

Yer bakımından:

Eski ve merkezi yerlerde muhtemelen sorun yaşamazsın, yaşarsan bu münferit bir olay olur. Hele Şişli, Beşiktaş, Sarıyer, Kadıköy vs buralarda sorun yaşama riskin yok gibi. Fatih'in büyük kısmında sorun yaşamazsın, hele Sirkeci, Eminönü, Kapalıçarşı vs sorun olacağını hiç sanmıyorum. Sorun yaşanabilecek yerler vardır mutlaka ama oralarda da birazcık dikkatle, kolyenin yaka altına geçici olarak gizlenmesiyle olabilecek olası sorunların önü kolayca alınabilir.

Güncel gündem bakımından:

Bence en çok dikkat edilmesi gereken husus bu. Şu anda TC vatandaşı bir Yahudi olsam, Filistin'de yapılan soykırım bu kadar gözümüzün önünde ve gündemdeyken dev bir davut yıldızı kolyesi takıp sokağa çıkmazdım. Bir ara Fransa'yla ilişkiler bozulunca Fransız malları yakılmıştı. İtalya'yla Apo krizi varken İtalyan malları yakılmıştı. Hollanda'yla sorun yaşadık, sokakta portakal kesenler oldu. Bu durumun inanç özgürlüğüne zarar verdiğinin farkındayım ama cana zarar gelmemesi inanç özgürlüğünden daha önemli. Sonuçta cana zarar gelirse inanç özgürlüğünün önemi kalmıyor. Bu örnekteki Yahudi vatandaşımız Müslüman vatandaşlarımızca son derece sevilen sayılan, İsrail'in Filistin'de yaptıklarına şiddetle karşı çıkan biri olabilir (çoğu da öyledir zaten) ama allah korusun insanlar buluttan nem kapıyor, bir linç durumunda kimseye laf anlatılamaz. Gündemi takip etmek ve ona göre ihtiyatlı davranmak bence en önemlisi.

Son olarak belki haddime değil ama, naçizane fikrimi beyan etmek isterim:

Hangi dinin sembolü olursa olsun, abartılı ve dikkat çekici sembollerden uzak durmak bence semavi dinlerin mantığına daha uygun gibi geliyor. Büyük olmayan bir haç, zülfikar, davut yıldızı vs aksesuarlar neredeyse kimsenin dikkatini çekmeyeceği gibi, semavi dinlerin gösterişten uzak durulması yönündeki emirlerine daha uygunmuş gibi geliyor bana. Kocaman haç kolyelerini görünce dandik Amerikan ganster rap klipleri geliyor gözümün önüne.
0
10551037
(24.12.24)
(36)

hp kitaplarını okudunuz mu? kaç doğumlusunuz?

deartheodosia
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada o
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada oldukları karakterleri hk önemli doneler veriyor. ne düşünüyorsunuz???
0
deartheodosia
(23.12.24)
Benim tüm cocuklugum Harry Potter kitapları ve filmleriyle geçti; koca kadin oldum, hala çok severim. Saçlarım biraz kabarsa "yine Hagrid'e döndüm" derim en basiti, günlük dil kullanimima da yerleşmiştir yani; etrafımda anlamayan kimseyi görmedim şimdiye dek.

94 doğumluyum. İlk filmi de ben 7-8 yaşlarındayken çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Sinemada kendimi bilerek izlediğim ilk filmlerden biridir.
0
fraise
(23.12.24)
ilk 4 kitabı okudum.
0
wd40
(23.12.24)
Hp öncesi yüzüklerin efendisi nesliyim ama hp nesli de yaşlandı artık o muhabbeti bulamazsın artık

Edit: 95 sonrası okuyan kalmamıştır
0
grimavi
(23.12.24)
@grimavi abim 87li, kuzenim 94lü, ben aralarındayım. üçümüz de hp okuyorduk ve kitapların yayımlanmasını bekleyen nesildendik. belki 95 sonrası daha uygun olabilir buna
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
93 doğumluyum, seriyi yeni bitirdim:)
0
nothing in my way
(23.12.24)
ne kitabını okudum ne filmini izledim.
0
rentts
(23.12.24)
96lıyım, hp ile büyüdüm. Eskisi kadar manyak olmasam da potterhead'im, beynimde zibilyon trivia var evreniyle ilgili. Ravenclaw'dan selamlar :d

Hatta son üç dört gündür kız arkadaşımla rewatch yapıyoruz seriyi, bugün melez prensi izledik.

İlk 5 kitabı annemle beraber okumuştuk, ben 5-6 yaşındaydım ilk kitaba başladığımızda. Okuma biliyordum ama uzun diye annem okudu, 5. kitap 1114 sayfaydı yine de beraber okumaya devam ettik :D son iki kitabı kendimiz okumuştuk ama ahaha. Sonra iki üç kez daha tüm seriyi okudum tabii ki.

Mesela Hogwarts Legacy oyununu da iki defa %100 olacak şekilde bitirdim, ilk çıktığında ve bi iki ay önce olacak şekilde. Çocukluktan beri beklediğim bir oyundu.

Benim neslimde kitapları okuyan var baya ama filmleri izlemeyen yok gibi. Belki 2000 sonrasında o kadar popüler olmayabilir bilemiyorum.
0
nundu
(23.12.24)
90, bütün kitapları okudum 4 ve sonrasını mı ne bekledik yıl yıl okuduk diye hatırlıyorum. Filmlerin de ilk 5'ini sinemada izledim, sonra filmlerini sevmedim devamına ilgim kalmadı.(ama kitaplar çok iyiydi diye hatırlıyorum) Bu arada ilk filmin tanıtımını bile çok net hatırlıyorum haberlerde mi ne McGonagall'ın kediden dönüşüm sahnesi falan gösteriliyordu acayip görsel efektli çok iyi film gelecek diye tanıtıyorlardı :)

Ya özellikle 99 ve sonrası bizim için önemli olan hiçbir şeyi bilmiyor. HP, The Matrix, Lotr, Geleceğe Dönüş, The Mask, Looney Tunes çizgi filmleri, Pokemon vs...

edit: bu arada bir hayal kırıklığımı anlatayım. Çocukken Türkiye'den bakarken HP dünyası çok büyülü geliyordu. 24 yaşımda İngiltere ve İskoçya'yı gördüm, aslında çok müthiş bi yaratıcılık yokmuş J.K. Rowling zaten o dünyanın içinde yaşıyormuş dedim :/ yarattığı dünya müthiş ama filmde gördüğüm ortamlar çocukken çevremde hiç görmediğim şeylerdi ve büyüleniyordum, aslında o dünyanın UK olduğunu fark ettim.
0
nhk ni youkosu
(23.12.24)
1995.

hp ben ilkokul ve lisedeyken büyük olaydi. bana cocuksu geliyordu ama büyü falan ne diyordum. hicbir serisini okumadim. filmlerine denk geldiysem izledim hikayeyi de bilmiyorum. lisansi okurken de herkes quidditch oynuyordu. turnuva falan yapiyorlardi avrupa'daki okullarla. allan mallari nerdleri böyle bir salaklik olamaz diyordum fdglhkjg

2020'de ilk kez erkek arkadasimla lockdown'da izledim ve bayildim.

kitaplarini da okumak isterim. verdigi mesaj zamansiz ve hikaye de cok güzel.
0
sonsuz
(23.12.24)
Senin yaşlardayım, hepsini okudum. Kitapları ilk filmi sinemada izledikten sonra okumaya başladım, liseye geçmeden güncel kitapları bitirmiştim. Son 2 kitap ben lisedeyken çıktı onları da o zaman okudum.
Hatta öss'ye hazırlanırken son 1 ayda kafa dağıtmak için tekrar okumuştum son kitabı, o geceler hala aklımda bir yandan stres bir yandan kitaptan aldığım zevk. Erken uyumam lazım ama sayfalar peşini bırakmıyor, geceliyorum...
Filmlerle devam ettim sonra, son film çıktığında da üniversitedeydim. Çocukluk ve ergenliğimin tamamında, kitabıyla filmiyle bi şekilde hayatımda olmuş. O dönemlerdeki birinin okumasa bile illa izlediği bir hikaye.

95li bir kız arkadaşım vardı o da severdi, sonrasında doğanlar da kitaba olmasa bile filmlere maruz kalmıştır. Z kuşağı uzak kalmış olabilir bir tek, bir de 85 ve öncesi diye düşünüyorum.
0
Bruce
(23.12.24)
Harry Potter'a ilgim o kadar sıfır o kadar yok ki başlığı okuduğumda H.P. Lovecraft'la ilgili zannedip onunla alakalı cevap verdim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.12.24)
91liyim. turkcelerini sayisiz defa, ingilizcesini de birkac defa bastan sona bitirdim. artik kitaplari ezberlemistim bir paragrafi okurken sonraki paragraf aklima geliyordu. benim kadar manyagi 10-15 kisi falandir turkiye'de.

filmlerini cok sevmedim, ilk filmi disinda acip da izleyeyim dedigim filmi yoktur. bir de ucuncu film fena degil. ama kitaplari bambaska bir dunyaydi. oyle buyulu bir dunyanin icine cekilmek apayri bir duyguydu. universiteye kadar sayisiz kere okudum abartmiyorum.

harry potter ile buyuyen nesildik. kitaplar 2001'de cevrildi. o zamanlar ben 10 harry 11 yasindaydi. son kitapta da ben 16 harry 17 yasinda. beraber buyumusuz. son kitabi arkadasin tanidigi kitapcidan ayirtmistik ve sinifca almaya gitmistik. cunku tukeniyordu hemen. o gece uyumayip koca kitabi bitirmistim. binam ravenclaw'dir ama slytherin'e de sempatim vardir.
0
antikadimag
(23.12.24)
@nhk

ilk kitap 99'da turkceye cevriliyor ama cok populer degil o zamanlar. dost kitabevi basiyor hatta buyulu tas diye cevirmisler. sonra seri patlayinca 2001'de yky haklarini alip o zamana kadar yazilmis ilk 4 kitabi cevirip getiriyor. turk halkinin hp ile tanismasi budur.

sonra 2 senede bir yeni kitap geldi onlari bekledik. 2003 zumruduanka, 2005 melez prens, 2007 olum yadigarlari olmasi lazim. 2003 yilinda babama aldirdigim zumruduankayi hic unutmuyorum. hatta yanina bir de dort kafadarlar kitabi aldirmistim ve once onu okumustum. hp'yi bekletip hazzi arttiriyordum :)
0
antikadimag
(23.12.24)
91 doğumluyum, ne okudum ne izledim. Yetiskinligimde bı deneyeyim dedim filmini, çekmedi beni. Çocukken de çok okuyan cok izleyen biriydim ama ya bana denk gelmemiş ya da fantastik olduğu için ilgimi çekmemiş olabilir.
0
abuzer
(23.12.24)
89'luyum ilk kitabı okuduğumda henüz filmi çekilmemişti ben de 6. Sınıftayım diye hatırlıyorum. Hepsini okudum, bütün filmlerini izledim. En son çıkan Cursed Child tiyatro metnini de okudum (keşke oyununu da izlesek). 9 yaşında oğlum var, birinci ve ikinci sınıfta tüm harry Potter kitaplarını okudu. Hatta sihirli almanak diye bir kitap daha çıktı hp evreni hakkında ansiklopedimsi. Onu gördü D&r da onu da istedi onu da okudu. Bazen gryffindor cübbesi ile geziyor, 8 yaş doğum gününü HP temalı yapmıştık, pastası Hagrid'in Happee Birthdae Harry yazılı pastasıydı.

Komşumuzun ortaokula giden kızı var kaç doğumlu bilmiyorum ama 12 13 yaşlarında sanki. O da baya Potterhead, hatta instagram sayfası açmıştı bir ara Harry Potter ile ilgili az bilinen şeyler, replikler falan paylaşıyordu kendisini zorla takip ettirmişti:))
0
kullanicadi
(23.12.24)
87, Dumbledore'un öldüğü final sayfası ile beraber kitap bitip yeni kitap beklenilinceye kadarki süreçte Dumblodore ölmedi ve işte bu da kanıtı diye dedikodu niteliğinde forum yazıları ve websayfalarının açıldığını hatırlayacak kadar fanıydım. elimde 1. baskı bazı kitapları da var. bence bir şeyi sevmenin yaşı yok. Günümüzde 90'lı yılların dizilerini tekrar tekrar izliyorsa millet bir işin ne kadar iyi olduğu ile alakalıdır.
0
denizmaniaherif
(23.12.24)
artık yaşım 34.

serinin tüm kitaplarını birkaç defa okudum, keza filmlerini defalarca izledim (hatta üniversitede baktım, bir dersin vize/finalini geçemeyeceğim, ben de tüm seriyi hatmetmiştim o gece).

yeni nesil zannedersem bunu bir kültürden ziyade dümdüz karakterler yığını vs olarak görüyor.
bir gün girdiğim bir fırında ravenclaw logolu kazak giymiş bir kasiyer vardı. "aaa, çoğunlukla gryffindor ya da slytherin'i tutarlar ama siz ravenclaw'u seviyorsunuz galiba :)" dedim. kadın da üstüne bakarak "dediğinizi hiç anlamadım, öylesine aldığım bir kazaktı" dedi. sonra harry potter'ı çok sevdiğim için bu temada bir kupa alan arkadaşıma "artık çok özlü iksirimi bununla içeceğim" dedim, bana "yaralarımıza şifa olsun" dedi :(
0
m e b
(23.12.24)
Kitapları da filmleri de zamanında zevkle tükettim ama potterhead sayılmam.
92liyim.
0
norek
(23.12.24)
Popüler kültüre ait referanslar zaman geçtikçe eskiyor ve her yeni nesille birlikte güncelleniyor. Eskinin star wars, kara şimşek, Lotr, Lost, H.P gibi kendi dönemlerini domine etmiş diziler, filmler ve kitaplar yerini yenilerine bırakıyor.

Bence arada şöyle bir fark var; eskiden bu kadar çok platform, uygulama vs yoktu ve odak çok daha yüksekti. Yani mesela Lost yayınlandığı dönemde tüm dünya aynı anda interaktif bir şekilde izlenir, teori geliştirilirdi. Bu da o dönemin popüler kültür jargonunu, referanslarını vs domine ederdi. ancak şimdi çok sayıda platform, çok sayıda uyarlama, film dizi mevcut. Çok fazla odak var ve bunlardan herhangi biri global çapta popüler olsa da bu popülerlik çok kısa sürüyor. Eskiden tek bir dizinin tek bir bölümü için yayınlandığı saatlerde şehirlerde sokaklar boşalırken şimdi insanların böyle bir dizinin varlığından bile haberi olmayabiliyor. Özetle normal bir durum, hele ülkemiz gibi kültür tüketiminin son derece kısıtlı olduğu bir yerde.
0
thracia
(23.12.24)
Ben sadece ilk kitabını okumuştum. Sonra evlendim, kızlarım oldu. Büyük kızım tüm seriyi 1 defa, küçük olanı 10 yaş civarındayken tüm seriyi 6-7 defa filan okudu, her türlü detaya hakim.
0
SiyamkedisiZorro
(23.12.24)
92liyim kitabını hiç okumadım. İlk iki filmini izledim. Çok ilgimi çekmedi
0
jülsezar
(23.12.24)
Azkaban Tutsağı nı almıştı teyzem doğum günümde, delirmiştim okuduğumda. Ateş Kadehi yeni çıkmıştı, ona da yapıştım tabi hemen arkasından. Diğer 3 kitabı beklemek çileli ve keyifliydi. utopyam, esrardairesi gibi forumlarda çok sık vakit geçiriyordum.
Hatta son kitabı yine bu bahsettiğim forumlardan bir ekip çevirmişti Türkçe'ye -oldukça da iyiydi- pdfden okumuştum :D
Fantastik edebiyata meyilli olup da maruz kalanların kolay kolay kaçamayacağı bir furyaydı :v 91 liyim bu arada.
0
lüzumsuz adam
(23.12.24)
91'liyim. sayamayacağım kadar okudum ve izledim. benim güvenli alanımdır hp.
iş arkadaşımın orta sondaki kızına vermiştim, okumak istiyordu. ilgisini çekmedi mesela. ama kızıma zorla da olsa okuturum :)

hala sektör olarak ekmeğinin yenmesi çok mantıksız geliyor o ayrı. ama sadece kitap ve film olarak bakarsak ömürlük bir seri benim için.
0
elorelia
(23.12.24)
okudum, 84'luyum. ilk kitaba lise 2'de baslamistim sanirim. ilk basladigimda ne bu cocuk kitabi deyip biraktim. ama sonra tekrar basladim, ve bir daha birakamadim. tum kitaplari 2'ser 3'er kez falan okudum, filmleri de en az 3'er kez izledim. o zamanlar arkadaslarimin bircogu da okudu kitaplari. cocugum olsa okumasini isterdim.
0
lemmiwinks
(23.12.24)
Yaşlıyım.
Hiçbir kitabı okumadım. Filmleri de baştan sona hiç seyretmedim.
Ama cevapları okuyunca bir eksiklik hissettim. E pub'ını bulursam bakacağım bi.
0
Mirket
(23.12.24)
87liyim, neden okumadım bilmiyorum. hiç çevremde de görmedim. ben o zamanlarda seri stephen king okuyordum. :/
0
dilhun
(23.12.24)
89 doğumluyum. Hepsini tekrar tekrar okumuşumdur filmlerin hepsini de tekrar tekrar izlemişimdir. Mesela hatırlıyorum 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan önceki son 50 gün yayınevinin sitesinde her gün bir sayfa yayınlıyorlardı ben de her gün onu takip ediyordum. Gerçekten bir dönemime damga vurmuştur. Ama üniversiteden sonra ilgim azaldı, şimdi de hiç yok. Mesela şimdi yeni dizi çekiliyor sanırım ve vakit ayırıp izleyeceğimi düşünmüyorum.

Büdüt: Hatırlayan var mı ya daha 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan Sabah (sanırım bu gazeteydi) JK Rowling Sirius'un ölümünü yazdığı için ağlamış diye ana sayfaya yazarak spoiler vermişti?
0
peki madem
(23.12.24)
gururlu bir ravenclaw üyesi olarak okudum, filmlerini de defalarca izledim. 90 doğumluyum. çevremde hp'ci olduğunu iddia eden ve bina isimlerini bile hatırlamayan köpük birkaç kişi dışında tamamen gözden düşmüş bir seri.
0
brakgn
(23.12.24)
@sanem, bir bilim adaminin romaninini lise sonda okumustum ben de cok etkilendigim bir kitapti.
0
sonsuz
(23.12.24)
Kitapları 2 defa okudum. Eskiden kitapları okumamış ama filmlere hayran görünce şaşırıyordum. Dövmeli bir kızla tanıştım. 1 sayfa kitap okumamış. Filmlerin kesinlikle kitabı okumuş kişiler için yapıldığını düşünüyorum. Kitap okumayanlar için anlamsız şekilde geçen bir sürü sahne var. O yüzden garipsemiştim okumamasını. Artık takmıyorum.

Benim gibi 30 yaşını geçen herhangi birinin ilk defa oturup da Harry Potter okuması çok zor. İlk 2 kitap direkt çocuk kitabı. Ben ilk üç kitabı orta okulda bitirmiştim. Harry benden büyük ama kitapların Türkiye'deki çıkış tarihleri ile neredeyse Harry ile birlikte büyüdüm gibi oldu. Geçen gün 3. defa tekrar başladım okumaya. İlk iki kitapta epey göz devirdim ve sıkıldım mesela.
0
nawar
(23.12.24)
@antikadimag ben de her kitabı 50’den fazla okumuşumdur, abartmıyorum. canım sıkıldığında herhangi bi kitap/sayfayı açıp okumaya başlardım.

bende evde bir ilk okuduğum kitaplar, bir ingilizce seri bir de yeni baskı seri var. boşandığım kişi evde 3 hp serin var, sorunlusun falan diyordu :d if you know you know durumu.

ne çok seven varmış ayrıca, mutlu oldum :) buluşup hp günü yapalım! (ben de ilk filmler dışında filmlerini izlemedim.)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
@deartheodosia Amerikan İngilizcesi mi, İngiltere İngilizcesi mi? Hangi ülkede basıldı? Sadece "cookie-biscuit" ya da "gas-petrol" gibi kelime farkı yok. Daha ciddi farklar var.

www.hp-lexicon.org
0
nawar
(23.12.24)
87 doğumluyum.
fantastik edebiyat, bilim kurgu ile beraber hiç ilgimi çekmeyen alan olduğu için okumadım. fantastik edebiyat'a az da olsa ilgim olsa kesin okumuş olurdum çünkü çok popülerdi.
0
wilhelmwasmuss
(23.12.24)
filmlerde ilk iki film kitaplara daha sadık ve biraz daha çocuksu ruh var, üçüncü film tam ara geçiş ve serideki en iyi yönetmen olan Cuaron'un filmi olduğu için gerçekten iyi bir film. Keşke tüm seriyi Cuaron çekseydi dedirtiyor ama mümkün olmazdı tabii :D Dört rezil, Mike Newell ile niye tekrar çalışmadıkları belli. Dumbledore'un saçma atarları falan aklıma geldikçe cringe oluyorum (meşhur bi did you put your name in the goblet sahnesi vardır bilen bilir). 5'ten sonra Yates ile devam ettikleri için belli bir sinematografik dil tutturulmuş ama kitaplardan uzaklaşma iyice belli oluyor bence.

Oyunlarını oynayan varsa bilir, ilk üç oyun tamamen kitaptan esinlenen, grafikleri çizgi film tadında ve macera hissini iyi yaşatan oyunlar. Dördüncü oyun yine rezalet tamamen co op oyunu yapmışlar. 5-6 tamamen filmlerin oyunu, ilk üç kadar olmasa da çıktığı dönemde keyifle oynamıştım. 7. filmin oyunlarına ise 1 saat dayanamadım korkunçlardı. Kitapları seven için LEGO oyununu tavsiye ederim. Bir de tabii ki Hogwarts Legacy çok keyifli, kusursuz bir oyun tabii ki değil ama Hogwarts'ı ve çevresini keşfetmek eğlenceli.

Ben de bu kadar HP seven görünce mutlu oldum. Kitapları son okumamın üzerinden birkaç yıl geçti, belki yakında tekrar bir tur atarım diye gaza da geldim :d
0
nundu
(23.12.24)
2016 doğumlu oğlanın masası:p

ibb.co
0
kullanicadi
(23.12.24)
@nawar, uk editionları var ama hiç karşılaştırarak okumadım diğerleriyle :)

@kullanicadi, çok sevimli <3 benimki de büyüsün lotr, hp her şeye bulaştıracağım :)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
(3)

galiba bir salaklık ettim ve instagram'dan alışveriş yaptım...

m e b
selamlar.dün instagram'dan karşıma türk bir sayfanın bir reklamı çıktı, ürün çok tatlıydı. bir an heyecan yaptım ve instagram'daki sayfaları aracılığıyla web sitelerinden alışveriş yaptım. siparişimin kargoya verildiğine dair e-posta da aldım. takip koduna baktım, ürün çin'den gelecekmiş. kargo firm
selamlar.

dün instagram'dan karşıma türk bir sayfanın bir reklamı çıktı, ürün çok tatlıydı. bir an heyecan yaptım ve instagram'daki sayfaları aracılığıyla web sitelerinden alışveriş yaptım. siparişimin kargoya verildiğine dair e-posta da aldım. takip koduna baktım, ürün çin'den gelecekmiş. kargo firması da (muhtemelen çin'deki yerel kargo firması) yunexpress diye bir firma.

iki ürünün toplamı da yaklaşık 2000 tl, kargo ücretsiz. ama son çıkan 30 eur meselesi var. şimdi ben bu ürünleri (pofuduk terlik) yurt içinden alışveril yapmış ve yerli kargolardan sorunsuz aldığım gibi alamayacak mıyım? bir de vergi mergi mi ödeyeceğim?
0
m e b
(20.12.24)
cinden geliyorsa evet. gumruk musaviri tutacaksin, vergileri vs.. derken. bir bardak soguk su ic.
0
buenosdias
(20.12.24)
Direkt Çin'den size geliyorsa evet. Sırf vergi ile halledilebilecek bir şey değil bir sürü prosedürü var. Bence satıcıyla durumu konuşun.
0
koskoca kirpi
(20.12.24)
belki başından böyle bir şeyler geçenler/geçecekler için güncelleme:
sipariş elime sorunsuz ve masrafsız olarak geçti. takip koduna baktığımda gümrük işlemlerine de takıldığını ama bunu satıcının hallettiğini gördüm.
tek sıkıntı 20 aralık'ta verilen siparişin daha anca bugün elime geçmesi.

yunexpress türkiye'de aras kargo ile çalışıyormuş ama bu her zaman net bir bilgi değil, bana kargoist ile geldi.
0
🌸m e b
(09.01.25)
(15)

Bahşiş bırakılmadığı için surat asan garson gördünüz mü?

psmstc
Orta lükslükte bir yere kahvaltıya gittik. Gözlemlediğim kadarıyla yemek başında restoranda tüm çocuklara "ekstra" iyi davranıyorlar. Sizce bunu sahiden de bahşiş için mi yapıyorlar? Vermeyince de o gülümsemeler nezaketler birden soğuk bir surata dönüyor gibi algıladım.Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Orta lükslükte bir yere kahvaltıya gittik. Gözlemlediğim kadarıyla yemek başında restoranda tüm çocuklara "ekstra" iyi davranıyorlar. Sizce bunu sahiden de bahşiş için mi yapıyorlar?

Vermeyince de o gülümsemeler nezaketler birden soğuk bir surata dönüyor gibi algıladım.

Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
0
psmstc
(20.12.24)
evet çıkarken bahşiş bırakmayınca bozuluyorlar.
0
jelly bear
(20.12.24)
Sizce bunu sahiden de bahşiş için mi yapıyorlar?
baska ne icin yapabilirler?

bahsis motivasyon ve kibarliktir. bahsis vermezsen ekstra bir sey görmemen dogal dagil mi?
0
sonsuz
(20.12.24)
evet, çoğunluğu sadece bahşiş için yapıyor.

bu bahşiş olayının "gönülden kopma", "gerektiğinden daha iyi hizmet görme" noktasından çıkarılıp abd kültürü etkisiyle zorundalığa dönüşmesini normal bulmuyor, "servis ücreti", "x hizmet bedeli" gibi saçmalıklar altında toplam hesabın %10-15'i olarak hesaba ekleyen işletmelere de "niye, burası abd mi?" diye aleni eleştiride bulunduğum çok oluyor.

yav zaten restoranda ödenen yemeğin ücreti nedir; her türlü gidere kârın da eklenmesi değil midir? ben neden garsonu geçindirmekle yükümlü olayım?

reservoir dogs'ta geçen bahşiş bırakmanın mantıksızlığına katılır, böyle bahsin sorun olmasına bile şaşırırdım. türkiye de kendi dertleri yetmez gibi böyle bir derdi de ithal etmekte gecikmedi tabii, hayret ediyorum.
0
m e b
(20.12.24)
cocuk demek ekstra servis demek. sicak su getirir misiniz, ay dokuldu, cocuktur yapar, mama sandalyesi vs... tek kisiye gore bahsis verme yukumlulugu daha cok. cocuklarin cok tatli diye yakinlik gostermiyorlar tabi para icin yapiyorlar.
0
buenosdias
(20.12.24)
Amerika' da bahşiş bırakmayan müşterinin üzerine yürümeye kadar giden durumlara şahit olabilirsin:)
0
kumandanim
(20.12.24)
Müşteri çıktıktan sonra müşterinin bahşiş bırakmadığını görünce, o parayı ya da kartı bıraktığın kutu / cüzdan gibi şeyi fırlatıp atanı gördüm.
Muhtemelen müşteriye pek belli etmedi ama göremedim o kısmı.
Empati yapıyorum, benim de bahşiş beklentim varken bir kusurum olmadığı halde bahşiş alamasam ben de bozulurdum, bazen de belli ederdim ciddi bir hayal kırıklığı yaşarsam.

Örneğin gelenlerin yabancı müşterileri veya misafirleri gelmiş, onları şöyle güzel bi yemeğe götüreyim demiş ve getirmiş. İlgi alaka gösteriliyor dört dönüyorlar başında, her şey iyi gidiyor ama günün sonunda 10 lira bile bahşiş almamışsın. Tuhaf karşılar, "ulan kesin bi kusurum oldu" diye düşünürüm açıkçası.
0
norek
(20.12.24)
sor bakalım çok umrumuzda mı :D
0
telliahmet
(20.12.24)
Meb e katılıyorum, kimse bana işimi yaptığım için ekstra ücret ödemiyor
0
mirty
(20.12.24)
Yapan vardır illa ki, insanlar dizilerde gördükleri her şeyi kopyalıyor. ABD'de bahşiş kültürü çok katmanlı bir sosyal ilişki biçimi, sadece bahşiş verdim bittiden ibaret değil. ABD'lilerin parayı sosyal hayatta ele alış biçimi çok farklı. İş kanunları, çalışma biçimleri çok farklı. Bir sitcom'da bir garsonun bahşiş vermeyen müşteriye çılgın atmasını izleyip gaza geliniyor sanırım ama ABD'deki gibi bir sosyal yapı ve bahşiş kültürü bizde yok.

Yine de bu bahşiş vermenin yaygınlaştığı gerçeğini değiştirmiyor. Ben sunumdan özellikle çok memnun kalırsam ve adisyonda servis ücreti kesilmemişse (kuver değil, servis) bahşiş bırakıyorum, ancak garsona kendimi göstermek için yırtınıyorsam ya da gelen yemek olması gerektiği gibi değilse de bahşiş vermiyorum. Örneğin ABD'de bahşiş bırakmamak için ciddi anlamda bir sorun yaşamış olmak gerekiyor genelde.

Ek olarak şu da var, şu anda bence restoranlardaki her türlü yemek ederinin üstüne satılıyor. Kime göre? Bana göre :D isteyen katılır isteyen katılmaz. O yüzden bu sıralar hiçbir şekilde bahşiş bırakmıyorum. Bu dönemde kendime zor bakıyorum valla bir de milletin yüzünü güldüremiyorum diye alınıyorsa buyursun alınsın.
0
akhenaten
(20.12.24)
bir aileye baya iyi servis yapmıştı, bahşiş gelmeyince arkalarından sitem etti
bende hak verdim hatta bahşiş bırakmıştık kardeşimle yemiştik bi şeyler
0
mantık
(20.12.24)
"Amerika' da bahşiş bırakmayan müşterinin üzerine yürümeye kadar giden durumlara şahit olabilirsin:)"

Valla hiç böyle bir şeye şahit olmadım. Tam tersine herkes 1 doların hesabını yapar.

Türkiye'de de kazık fiyatlarla bahşiş veren insana madalya takmak lazım.

Ben kredi kartıyla ödeyip geçiyorum. Nakite girmem. Abü o karttan bana da bas diyen hiç denk gelmedi.
0
wd40
(20.12.24)
Gormedim, zaten her sey olup bittikten sonra surat asmasi da benim icin cok onemli olmaz. En kotu bir daha oraya gitmem olur biter.
0
Mor ve berisi
(20.12.24)
Bu devirde düzgün bir yer bulunmuyor zaten. Uzun süreli gidebileceğim bir restoran-kafe bulamıyorum. Aynı yere bir daha gidiyorsam, etrafımdakilere tavsiye ediyorsam, internetten olumlu yorum yapıyorsam öpüp başlarına koysunlar. Hepsi potansiyel müflis zaten. Vallahi kimseyi düşünecek halde değiliz artık bence. Surat asıyorsa da umrumda olmaz. Bir daha da gitmem.
0
bhhs
(20.12.24)
bahşiş için mi yapıyorlar bilemem ama bahşiş vermeyince dökülen çok oluyor. genellikle bahşiş bırakan biriyim, arada bir bu tavırla karşılaşınca acayip ayar oluyorum. ben bunu iradi olarak vermek istemeyebileceğim gibi o an cebimde buna uygun para olmayabilir de. sana mı soracağım garson biraderim paramla ne yapacağımı. bunun da top seviyesi kasaya gittikten sonra yanına gelip fişi alıp sümenle sana uzatması...
0
her giriste sifresini unutan adam
(21.12.24)
Extra ilgi alaka + memnuniyet = biseyler ateslemek demek

Heleki surekli gidiyorsan mutlu ederler seni sikintisiz bir gun gecirirsin

Eger adamin gorevi olmadigi bisiler istersen gerekirse gider bakkaldan alir gelir

Surekli gitme potansiyelin oldugu yerlere cuzdan acarsan iyi olur
0
Zetnikov
(21.12.24)
(9)

Saatleri Ayarlama Enstitüsü ve Dergah Yayınları

nundu
Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü alacaktım ama internette sadece Dergâh yayınları basımı var. Dergâh yayınları da neymiş diye bakınca Nurettin Topçu'nun fikri devamı olduğunu gördüm, bu da beni rahatsız etti. Bu kitap için başka alternatif yok mu yayınevi olarak? YKY falan vardı sanki eskiden ama artı
Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü alacaktım ama internette sadece Dergâh yayınları basımı var. Dergâh yayınları da neymiş diye bakınca Nurettin Topçu'nun fikri devamı olduğunu gördüm, bu da beni rahatsız etti. Bu kitap için başka alternatif yok mu yayınevi olarak? YKY falan vardı sanki eskiden ama artık basmıyor mu? Güvenilir bir yayınevi midir bu Dergâh?
0
nundu
(17.12.24)
Kısa bir baktım ancak ben de bulamadım. Çok sorun etmeyecekseniz nadir kitapta var tabi çeşitli yayınevleri ancak 0 değil elbette.
0
akhenaten
(17.12.24)
güvenilir mi derken ne yönden bir soru bu? "işlerine gelmeyen yerleri kırpma" gibi bir şey mi? eğer öyleyse sanmıyorum; hem saatleri ayarlama enstitüsü hem de huzur'u bu yayınevinden okudum ve saçma, olay kopukluğuna neden olacak bir müdahale de göremedim.

mesela şu an ben de reşat nuri güntekin'den çalıkuşu'nu okuyorum, inkılap yayınevi'nde hakları. basılı kitabıyla e-kitap hali arasında resmen bir bölüm değişikliği/eksikliği var. bir sonraki eserlerinde buna dikkat edeceğim mesela, hiç iyi bir izlenim bırakmadı bende çünkü bu.
0
m e b
(17.12.24)
haklısın da başka çare yok yani. çeviri kitap değil en azından, kafalarına göre metinde değişiklik yapamazlar. yok ben para kazandırmak istemiyorum dersen malum yerlerde var kitapların hepsi.

edit : şoktayım, ne çıkardılar acaba
0
titanyum22
(17.12.24)
@m e b

eksisozluk.com

Şöyle bir entry'ye denk geldim de sözlükten yorumları okurken. O yuzden sormuştum

@titanyum22

Annem rica etti de ona alacaktım. Yoksa ben de dijitalden okurum
0
🌸nundu
(17.12.24)
O kitap yıllardır sadece dergah yayınlarında basılıyor herkes ordan okudu

Sayfa sayısı kitabın eni boyu font çeşidi ve büyüklüğü gibi sebeplerden değişmiş olabilir
0
grimavi
(17.12.24)
Nerden baksak 20 yıldır aynı yayınevinden çıkmış bu kitap. Bi yamuğunu görmedim açıkçası.
0
amelie poulain
(18.12.24)
@nundu
entriyi atan arkadaşa mizanpajın ne olduğunu,
boyut değişmeden sayfa sayısını değiştiren sebepleri
ve sansürün 380 sayfada 40 sayfa olamayacağını
daha dün bastığı kitabı sansürlemeyenin bugün de sansürlemeyeceğini anlatmak lazım
ya da kendi cehaletiyle başbaşa bırakmalısın, dahası sözlükte her yazılanı ağzı açık okumayı bırakmalısın
"bu doğru mu, aksi durumda neler olur" gibi temel soruları kendi başına sorabilmelisin artık
izmirli solculuğun doktorluğuna ket vuruyor
0
lambırcek
(18.12.24)
@lambırcek

Farkındaysan sorgulayıp buraya sordum böyle bir durum var mıdır diye. Konunun doktorluğumla alakasını çözemedim ama doktorluğuma laf söyleme haddini nereden bulduğunu da anlamadım. Senin gibi trollerden nasihat alacak da değilim çok şükür
0
🌸nundu
(18.12.24)
@nundu: entry'de dile getirilen bu durumun sebebi %99 ihtimalle:

1. özellikle sabahattin ali, reşat nuri güntekin, peyami safa veya tanpınar gibi o dönemlerin eserlerinde bazı basımlarda/yayınlarda dönemin dilindeki çoğu kelimeler bazen olduğu gibi yazılıp sayfanın altında/sonunda dipnot olarak "münevver: aydın", "kabil değildi: bunu yapacak gücü yoktu", "tahayyül etmek: hayal etmek" gibi açıklanıyor. ama bazı basımlarda ise o kelime yerine günümüzdeki karşılığı kullanılıyor.

2. bazen önsöz/sonsöz/yayıncı notu gibi kitabı daha iyi özümsememize ve anlamamıza yardımcı bölümleri oluyor. haliyle sayfa sayılarını çoğaltıyor ya da azaltıyor.

çok yersiz gelebilir ama yine güncel olarak okuduğum kitaptan örnek vereyim:


çalıkuşu, basım yılı 2019, sayfa sayısı 544. yazı puntoları büyük ve eski kelimeler aynen yazılmış durumda ve sayfanın en alt kısmında dipnot olarak günümüz türkçe karşılığı yer alıyor. kapak tasarımı farklı.

oysa aynı yayınevinin son baskısına göre: 384 sayfa, 2024 basım. muhtemelen hem punto küçük, hem de doğrudan günümüz türkçesi ile revize edilmiş. kapak tasarımı farklı.

yine aynı kitabın ve yayınevinin 2013 basımlı e-kitabı var elimde: 448 sayfa, doğrudan günümüz türkçesi ile revize edilmiş. kapak tasarımı farklı.
0
m e b
(18.12.24)
(2)

excel'deki düşeyara tutarsızlığının sebebi ne olabilir?

m e b
selamlar.excel'de, görselde görebileceğiniz üzere tablo birden veri çekip tablo ikideki ilgili sütuna değerleri eklemeye çalışıyorum. ama bu formül tüm hücrelerdeki hücre yapıları aynı (sayı) olmasına rağmen hepsinde çalışmıyor, bazılarını hariç tutuyor ve "#YOK" hatası alıyorum ama o verileri ctrl+
selamlar.

excel'de, görselde görebileceğiniz üzere tablo birden veri çekip tablo ikideki ilgili sütuna değerleri eklemeye çalışıyorum. ama bu formül tüm hücrelerdeki hücre yapıları aynı (sayı) olmasına rağmen hepsinde çalışmıyor, bazılarını hariç tutuyor ve "#YOK" hatası alıyorum ama o verileri ctrl+f ile kaynak listede aratınca bulabiliyorum. sebebi nedir?

kullandığım formül aşağıdaki gibi. 500 tane hücrenin yalnızca 93'ünde işlemiyor.



=DÜŞEYARA(B2;UrunFiyatlariRaporu!$A$2:$E$2953;3;0)
=DÜŞEYARA(B2;UrunFiyatlariRaporu!$A$2:$E$2953;4;0)
=DÜŞEYARA(B2;UrunFiyatlariRaporu!$A$2:$E$2953;5;0)

i.hizliresim.com
0
m e b
(17.12.24)
İki tablodan birinde sonda boşluk kalmış olabilir. Onu kontrol ettiniz mi?
0
evrim halkasi
(17.12.24)
@evrim halkasi: o kadar türkçe ve ingilizce kaynağa baktım ama bulamamıştım, gerçekten sorun buymuş, çok teşekkür ederim. sayenizde binlerce kalemi manuel olarak işlemekten kurtuldum :)
0
🌸m e b
(17.12.24)
(20)

turkiye'de camasir kurutma makinasi yaygin mi ki? neden?

fevzi123
selamlar,bildigim kadariyla turkiye'deki cogu evin/dairenin/konutun aman aman bir yer kaygisi yok camasir kurutmak icin? camasir kurutma makinasi nasil yayginlasti ki turkiye'de? sosyolojik bir karsiligi yok gibi sanki ama ben bir seyleri kaciriyorum heralde.haftada 1-2 camasir yikamiyor mu en plaza
selamlar,

bildigim kadariyla turkiye'deki cogu evin/dairenin/konutun aman aman bir yer kaygisi yok camasir kurutmak icin?

camasir kurutma makinasi nasil yayginlasti ki turkiye'de? sosyolojik bir karsiligi yok gibi sanki ama ben bir seyleri kaciriyorum heralde.

haftada 1-2 camasir yikamiyor mu en plaza calisani buyuksehirli bile? onlarin da haftada 10*2 dakika camasir asacak vakti yok mu? camasiri dogal yollardan kurutmanin daha iyi oldugu duyari twitter'da kasilmadi mi?

vs vs vs

kurutma makinaniz var mi? neden var? ihtiyac mi? neden?

tesekkurs'n'sevgilerden bir demet
0
fevzi123
(16.12.24)
yaygın değil. elektrik pahalı. kurutma makinaları pahalı
0
wd40
(16.12.24)
Baştan aşağı hatalı tespitler;

“bildigim kadariyla turkiye'deki cogu evin/dairenin/konutun aman aman bir yer kaygisi yok“

türkiye’de özellikle büyükşehirde 2+1 balkonsuz evlere tıkılan milyonlarca kişinin yer sıkıntısı var

“haftada 1-2 camasir yikamiyor mu en plaza calisani buyuksehirli“

Ben nerdeyse her gün yıkıyorum spordan sonra spor kıyafetlerimi.

ben kurutmalı makine kullanıyorum.
0
rentts
(16.12.24)
@rentts

tesekkur ederim cevaplarin icin de biraz daha acarsan sevinirim acikcasi. ben sahsen uzun zamandir istanbul hayatindan uzagim ve anlamak icin sordum.

mesela kurutmai makina dedigin sey, kurutma ozelligi olan cam makinasi mi yoksa ayrica bir kurutma makinan mi var?

bi gunluk hayatin bir parcasi mi yoksa luksu mu?

istanbul hayatinda kurutma makinasinin yeri temali bir tezin yuzde 1 niteligini tasiyan bi tez sorusu gibi cevaplarsan cidden seviniriz arkadsaim ya.
0
🌸fevzi123
(16.12.24)
Artık yeni yapılan evlerde çamaşır asılacak yer yok. Evin içine koysan çamaşırların nemi havayı bozuyor rutubet yapıyor. Bu yüzden mecburiyetten kurutma makinesi alıyorlar

Onun dışında çok cocugu olan ailelerde genelde çamaşır makinesi hergün çalışır. Kış vakti o çamaşırlar dışarıda yerin olsa bile yetişmiyor. O sebeple bir tane kurutucu alıyorsun 1 saat sonra kuru çamaşırlara sahipsin
0
limonlu eksi
(16.12.24)
çocuğa kreşten her gün 3 alt üst kıyafet artı iç çamaşırı istiyorlar. artı anne baba çalışıyorsa, her gün kıyafet değişiyorsa bu soğukta nasıl kurutacaksın? bunu soran adam bunları bilmez ondan sorar. işte bu sebepten almak zorunda kaldık.
0
mikahakkinen
(16.12.24)
2007den beri kurutma makinesi kullanıyorum. Alerjik astım sebebiyle aldım, sonra deniz kenarına taşındım ki burada kışın klima ile çamaşır kurtulmaz nemden. Yıllardır elim ayağım, çok da pratik bir şey.
0
strawberry first
(16.12.24)
tozu, tüyü çok güzel temizliyor, hızlı sonuç, pahalı değil, yazın sıcakta çabuk kurabiliyor ama güneşte kalırsa da çamaşırlar zarar görebiliyor kışın sogukta zaten iki gün o çamaşırın kurumasını bekliyorsun. Sık sık yatılı misafirler için nevresimler yıkanıp kurutuluyor ben de en az iki günde bir çamaşır yıkıyorum tek başıma olduğum halde gerçekten baştan aşağı yanlış tespit. Yeni evlerde kurutmak için alan olmaması ayrı bir sebep ama İstanbul'da çamaşır kurutmak her zaman kolay değil zaten ben şu olayı sevmiyorum asıl çamaşırı tek tek asılıp tek tek toplamak bir de onun süresini beklemek falan çok uzun bir iş
0
ala09
(16.12.24)
Çevremde neredeyse herkes kullanıyor. Elim ayağım resmen, neden daha erken almamışım diye her akşam kafamı duvarlara vuruyorum. Kışın evde çamaşır kurutmak iyi olmuyor, evde alerjik astımı olan varsa rahatsız oluyor. Bir kişinin çamaşırı söz konusu olsa neyse hadi olmasa da olur derim belki ama 4 kişilik bir aile için şart. Havlular kurutucudan çok güzel çıkıyor bir de yumuş yumuş
0
kullanicadi
(16.12.24)
iki kişi yaşıyoruz. 70m2

bir yatak odası, bir oturma odası bir de depo ve ofis olarak kullandığım çalışma odam var.

kız arkadaşım sürekli çamaşıur yıkar. bence bir günde kuruyor ama ona göre nemli kalıyormuş ve üç boyunca duruyor çamaşırlar. ama her gün değilse gün aşırı yıkanıyorlar çamaşırlar. yatak odasında sürekli bir askılık var.

bir de bazen üstüne eşya atılıyor, hani sandalyeye attığımız ne çok temiz ne de kirli olan arafta kalmış çamaşırlar.

o kadar mutsuz ediyor ki beni çamaşırlar, kirli giymeyi tercih ederim kurutma problemi yüzünden.

kurutma makinesi çamaşırları yıpratıyor diye duydum, almadım.
çamaşır makinemi değiştirdiğimde kurutma özellikli bir tane almak istiyorum.

balkon ya da boş oda olmadıkça, çamaşırları oda içinde kurutmak tam anlamıyla dağınıklık.

bir de geçen yıllardan biliyorum; kuruturdum ama toplamazdım çamaşırlarımı. oradan alır giyer makineye atardım, bazı kıyafetler günlerce askılıkta kalırdı da pis olduğunu düşünür tekrar yıkardım. burası benim tembelliğimdendi, ama üstte yazdıklarım bir çoklarının ortak sorunu.

türkiye'deki çoğu ev müsait derken yeni yapılan evlerin çoğu 2+1 70 metrekare civarı. istanbulda çok daha küçükleri bile yaygın artık. 1+1 ülkenin yeni gerçeği oldu, 2+1'e şükrederiz.
0
biseysorcaktim
(16.12.24)
Kendi cevreme bakinca pek yaygin degil olarak gormuyorum ama bu artik uygulanabilir bir opsiyon olarak degerlendiriliyor. Evine girip ciktigim kisilerde, sadece bir evde gordum. Yalniz benim cevre eksiduyuru cevresinden farklidir, tahminim en iyi ihtimal 2006 yilina kadar cevremdeki bir evde bile bulasik makinesi yoktu. Biraz geriden geliyoruz yani.

Bu arada bizde de yok. Olacagini da sanmam. Camasir makinesinin ve bir askiligin sigabilecegi ufak bir alan yapmislar. Eve ait isitma sistemleri de o kucuk yerde, oraya asiyoruz, zaten nispeten sicak oluyor cogu zaman, evi etkilemeden kuruyor.
0
mbond
(16.12.24)
Kurutma makinesi koyacak yer bulmak bence daha büyük sorun çamaşır kurutacak yer bulmaktan. Ben tek yaşadığım için salonun ortasında kurutma telinde kurutmak beni rahatsız etmiyor. Haftada 2-3 makine yıkıyorum zaten çok sorun olmuyor, salonda kalorifer de açık olduğundan hızlı kuruyor.

Ama mesela kurutma makinesi alayım desem nereye koyacağım bilmiyorum. Çamaşır makinesi banyoda ama orada kurutma makinesi koyabilecek herhangi bir alan yok. Başka bir yere koymak da mantıklı gelmiyor. Ülkece banyolarımız küçük yani bence. Bi de her çamaşırın atılamaması=hiçbir çamaşırın atılamaması demek benim için. Bu makinede kurur mu diye düşünmek hoşuma gitmez
0
nundu
(16.12.24)
Robot süpürgeden sonra ekşicilerin ikinci kutsalını eleştirmişsin hocam. Çok laf yersin şimdi:)
0
nothing in my way
(16.12.24)
sebeplerini bilemem, buna yorum yapacak sosyo-eko-kültürel bir birikimim yok. ama bizim aileden örnek vereyim madem. beş kişilik bir aileyiz, annem de dahil herkes çalışıyor. çamaşır makinesi günde en az bir, en çok iki kere çalışıyor. her ne kadar bu kadar sıklığa karşı olsam da günlük kıyafet değiştiriyoruz, çamaşırlar birikiyor.

neyse. hal böyle olunca kısa programda olsa bile bu kıyafetlerin yıkanması + asması + kuruyunca toplanıp yerlerine yerleştirilmesi vs uzun bir zaman alıyor. bunun bir de kışı var. haliyle kurutma makinesi de şart gibi bir şey oldu diye eve kurutma makinesi aldım. anneme göre bu makine şu an çok iyi, kolaylık sağlayan bir eşya.
0
m e b
(16.12.24)
hiç de yaygın değil.

çamaşır kurutmak dediğiniz, çamaşırı bir yere serip beklemek. tamamen ücretsiz.

hiç bir çaba sarf etmediğiniz ve tamamen ücretsiz olan bir şey yerine para verip makine almak, hatta makineyi işletmek için elektriğe de para vermek Türk halkına hiç mantıklı gelmediğinden, kurutma makinesi o kadar yaygın değil Türkiye'de.
0
co2s2
(16.12.24)
bende yaygın değil zannediyordum ama artık çalışan y kuşağının çoğunda var, bizim karşı apartmanda hep balkonda kurutmalar neredeyse sadece 2-3 dairenin yok kurtuması.
birde kedi köpekli evlerde çok kullanılıyor artık. 196-70 kuşağının alışık olmadığı bişey, maddi durum iyiyse ancak alırlar o yüzden çoğu hala kullanmıyordur.

ben kedi yüzünden aldım, koltuklara serilen örtülerde, kıyafetteki kıllarla uğraşmaktan bıktığım için ama sonra anladım ki ciddi zaman tasarrufuda asma toplama derdi yok.

robot süpürge denmiş, o da çok yararlı şimdiye kadar almadığıma ve mopunu yıkamalı model almadığıma çok pişmanım.
0
eja
(16.12.24)
1- Yalnız yaşayan insan oranı arttı.
2- Evli çiftlerin her ikisinin de çalıştığı hane sayısı arttı.
3- Haftasonu çalışma yaygın
4- Çalışma saatleri insanların her işini görebileceği şekilde rahat değil.

Sabah 08.00 - 09.00 arası işbaşı yapıp akşam 18:30 - 19:00 gibi evde oluyorsanız yemek yapmak, çocukla ilgilenmek, ev temizliği yapmak, kişisel bakımınızla ilgilenmek gibi işlerin hepsini haftanın 6 günü 18:30 - 23:00 arasındaki 4,5 saatlik zamana sığdırmanız gerekiyor. Kafa dağıtıp koltuğa serilecek vakit yaratabiliyorsanız ne mutlu. Bu süre yeterli bir süre değil. Pazar gününü de bu işlere ayırmak istemezsiniz. Örneğin cuma akşamı eve gelir gelmez çamaşırları yıkarsanız gece yatmadan önce kuru çamaşırları katlayıp koyar haftasonu bunla alakalı hiç düşünmezsiniz.

Özellikle kış aylarında çamaşırların içerde ve dışarda kuruma süresi uzuyor. İçerde serili çamaşırlar kalabalık ve nemli bir ortama sebebiyet veriyor. Dışarda çamaşır sermekse hem kışın işlevsel değil hem de gittikçe önüne geçilmeye çalışılan bir olay, çevresel sebeplerden ötürü. Kurutma makinası denkleme girdiği zaman öngörülebilir belirli bir süre içinde çamaşırlar kuruyup dolaba giriyor ve aynı gün giymeye hazır hale geliyor. Bu özellikle de tek yaşayan ve çalışan çiftler için çok faydalı bir durum. Daha az planlama, daha az zahmet. Ütü konusunda da çok katkı sağlıyor, ütü gereksinimini büyük oranda azaltıyor.

Elinizin altında bir çamaşır kurutma makinası varsa neden kullanmayasınız sadece soruyorum?

Çamaşırla uğraşmak bir hobi değil, bir gereklilik, zorunluluk. Haliyle bunda sizin payınızı azaltan bir teknoloji varsa bu yayılır. Çok derinlemesine incelemeye gerek yok aslında. Türkiye'de henüz "yaygın" değil, ancak "yayılıyor." ilerde yaygın hale gelmesi büyük ihtimal. Sadece şu anda yaygın değil.

Faydaları şöyle özetleyeyim

- Çamaşırlar birkaç saat içinde yıkanıp kuruyup giymeye hazır hale geliyor.
- Ütü gereksinimi büyük oranda azalıyor.
- Çamaşır serme konusu ortadan kalkıyor. Serili çamaşırın yarattığı kalabalık ortadan kalkıyor.
- Yağmurlu, soğuk ve nemli günlerde çamaşır sermeyle ilgili her türlü sıkıntı ortadan kalkıyor. İklim, nem, gece gündüz durumu tamamen denklemden çıkıyor.
0
akhenaten
(16.12.24)
bizde de var. Artık ihtiyaç haline geldi. Bu kadar kentleşirsen, hava girmiyor.
0
baldan kaymak
(16.12.24)
kurutma makinesi bende var. almadan önce çamaşırları yıka, as kurumasını bekle, topla, ütüle toplamda iki güne yakın zaman gidiyordu. şimdi çamaşırları sabahtan makineye atıyorum. aynı gün öğleden sonra ütü işi dahil herşeyi bitmiş oluyor (uzun eko programda yıkıyorum, yoksa daha kısa da sürebilir.) bunun bir de havlusu, nevresimi vs. var. kurutma makinesi ile 5-6 saate her şeyi bitmiş oluyor.

kardeşimde iki çocuk var, kurutma makinesi yok. salonda her zaman bir çamaşır askısı var ve hiç boş olmuyor. evde koyacak yer olsa ilk alacağım şey kurutma makinesi diyor.
0
inheritance
(16.12.24)
@all

yuh arkadaslar ben bu konuda hicbir sey bilmiyormusum. ben cok geride kalmisim. :)
0
🌸fevzi123
(17.12.24)
amerika'da her evde var. mukemmel pratik. camasir yikadiktan sonra tek tek asmakla ugrasmiyorsun hepsini oldugu gibi kurutmaya alip sonra katliyorsun.

tek handikapi kumaslari kucultmesi olabilir. cunku yikamayi serin suda yapabiliyorsun ama kurutmada illa ki sicak hava ufleniyor.
0
antikadimag
(17.12.24)
(11)

telegramda buradaki nickleri çekiştiriyor musunuz?

respect
sb
sb
0
respect
(16.12.24)
çekiştirmiyolar bi ara gruptaydım.
0
rentts
(16.12.24)
En güzel yanı o, yoksa grupta olmazdım
0
kisa
(16.12.24)
Sabahtan akşama kadar tek meselemiz duyurudaki nickler hakkında atıp tutmak.
0
rakicandir
(16.12.24)
benim hakkımda da konuşuluyordu girince kesildi, çıkamıyorum şimdi neler konuşulduğunu bildiğim için.
0
kisa
(16.12.24)
Mevcut grup şimdiye kadarkilerin yüz karası. Ne bir heyecan ne bir aksiyon rezillik gece saat 4 bulmaca çözüyoruz. gruptaki arkadaşlara burdan selam. ada <3
0
spadæs
(16.12.24)
Bence cekistiriyorlar da şu altta linki sabit olan resmi grupta degil.
Baska gruplar var gibi. Linkini atın da bilelim...
0
ananiyimioguz
(16.12.24)
evet
0
gabe h coud
(16.12.24)
yav 2011'den beri buradayım, eski nick'ler de dahil olmak üzere kimseyi karakteri, kişilik yapısı, mizacı hakkında keskin yargılara varacak kadar tanımıyorum. insan aynı ofiste/ortamda bulunduğu kişileri bile zar zor keşfediyorken SANALDAN "tanıdığınız" bu insanları çekiştirecek hangi detayları ne ara ve nasıl yakalıyorsunuz?

not: şaka yollu verilen cevapları ayırt edebiliyorum, sözüm onlara değil.
0
m e b
(16.12.24)
Çekiştiren varsa sevabına bana da yazsın :p telegram grubunda değilim
0
kullanicadi
(16.12.24)
çekiştirmiyoruz
0
durbidakka
(16.12.24)
Çekiştiriyoruz. Sürekli bulmaca mı çözücez emekliler gibi…
0
Boris
(16.12.24)
(11)

özgürlüğün çok muğlak ifade olması ya da benim gereksiz hassasiyetim...

m e b
selamlar.gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz? mis
selamlar.

gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.

bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz?

misal yanımda kahvaltı eden bir eleman var, bildiğin biberi çatır çutur yiyor, o biberi her çatırdatışında kafama silahla ateş eder gibi hissediyorum. çayını içmiyor, hüpletiyor. o her hüüüppğppp edişinde beynim ikiye ayrılıyor sanki.

yan tarafta da temizlikten sorumlu kadın cak cak sakız çiğniyor, aynı şekilde metroda da denk geliyorum. adam hiçbir rahatsızlık duymuyor ve sakızı ağzında havai fişek gibi patlatıyor veya cak cak geviş getiriyor.
başka bir adam hiçbir şekilde etrafı önemsemeden kulaklıksız bir şekilde video izliyor, hiçbir rahatsızlık da duymuyor.

ofiste beni zerre ilgilendirmeyen, hatta nazik bir şekilde "bu konu hakkında pek bir bilgim veya alakam yok, bu yüzden yorum getiremiyorum" dememe rağmen yarım saat boyunca bana hiçbir katkı sağlamayacak veya karşı tarafa yararım dokunmayacak bir konunun muhatabı oluyorum.

metrobüste kadın yanına kimse oturmasın ve diğer koltuklar boş diye yanına çanta koyuyor, siz oturmak isteyince of puf ediyor.

atm'de sıra bekliyorum, önümdeki kişi işini bitirmiş ama hala kenara geçmiyor, çektiği parayı orada sayıyor ve bu süreçte de küçük çocuğunun atm'nin düğmelerine rastgele basmasına göz yumarak atm'nin donmasına sebep oluyor.
asansörde de çocuklarının her düğmeye basmasına ses etmeyen ve asansörün her katta durmasına sebep olan tipler de aynı şekilde.

ya bu toplum içinde yaşamaya uyum sağlayamamış tipler, anladık da bu şeyler özgürlüğün minimal örnekleri mi yoksa uyarmak en olağan ve doğal bir eylem midir? kafayı mı sıyırıyorum? çok mu takıyorum?
0
m e b
(12.12.24)
bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum. bu durumun seni rahatsız ettiğini karşı taraf düşünmüyor. ben de senin gibi aynı şeylerden rahatsızım.
dolmuşta ayakta gitmemek için dolmuşu durdurup inen kadına dolmuşta oturan ve ayakta duranlar tepki gösterdi. söylemleri şuydu: biz her gün böyle gidip geliyoruz.
olay kabullenmek...
önemli olan kabullenmeyip bu insanları uyara uyara adam edeceğiz ya skt.r olup gideceğiz.
0
mikahakkinen
(12.12.24)
Öncelikle çok rahatsız olursanız insanları uyarırsınız da, insanları uyararak bir yere varamazsınız. Bahsettiğiniz şeyler, ki ne kadar büyük problemler oldukları tartışılır, bir insanın yetişkinliğinde sizin uyarınızla ya da bir başka sebeple "Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle müzik dinlememeliyim" diye bir aydınlanmayla değişecek bir davranış kalıbı değil.

İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun. Ya da en başından bunları yapmamak üzerine eğitilmeleri gerekiyor.
0
salihdt
(12.12.24)
özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok.
0
elorelia
(12.12.24)
benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum.

yani zurih'te bir metroda boyle bisey olsa hakkimi ararim; ama istanbulda metrobuste sadece rica ile yetinirim. diger turlu basina bela, stres almak disinda hic bir fayda gelmez.
0
buenosdias
(12.12.24)
Maruz kalmamak için kulaklık şart. Bu insanları siz değiştiremezsiniz. Uyarsanız ya kabahatli çıkarsınız ya da etkisi olmaz.
0
auroraaurora
(12.12.24)
yazdıklarında haklısın, ben de çok rahatsız oluyorum bunlardan. ilk defa cevapların neredeyse tamamına katıldım.
cinnet ne alaka onu anlamadım
"bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum."
"özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok."
"İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun."
"benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum."
0
abelardo
(12.12.24)
Hepsini okudum. Muğlak olan neresi? Bunların hiçbiri özgürlükler içinde değil. Hepsi toplum içinde yaşama kurallarına uymama. Evet çay dahil.

Belki biber hariç. Onda da kahvaltı yeri önemli. Yemekhane, restoran, cafe falan ise biber ses çıkarabilir. Ofis içinde çalışma alanında ise o da özgürlük değil. Yani sen rahatsız oluyorsan değil. Olmuyorsan çayınızı beraber hüpletirsiniz
0
nawar
(12.12.24)
Saydıklarınızın hepsi, %100 oranında beni de rahatsız ediyor. Bir tanesi bile istisna değil.

Ancak yanındaki boş koltuğu parselleyen kişinin yaptığı şey dışında bunlar "özgürlüğün minimal örnekleri"

İnsanlar kaba olmak konusunda özgür. Saçmalamak konusunda da özgür. Her saygısızlık, toplumun her genel geçer kuralına aykırılık özgürlük sınırları dışında tutulamaz.

Özgürlüğün sınırı bir şeyin sizi veya bir grubu rahatsız etmesi üzerine çizilemez. Eğer birisi kendi doğruları üzerine, sizin o ortamdaki davranışınızı aktif şekilde kısıtlamıyorsa (örneğin ezan vakti diye kulaklığınızı çekip almıyorsa) ve yaptığı şey yasalarca özellikle kısıtlanmamışsa (çıplak dolaşmak vs.) o kişi o yaptığı şeyi yapmakta özgür. En genel geçer tanım bu. Yasaları işin içine kattığımız için felsefik anlamdan ziyade pratik anlamda özgürlüğün tanımı bu.

Özgürlüğün tanımı içine başka ne giriyor peki? Siz de bunlar hakkında rahatsızlığınızı dile getirmekte özgürsünüz. İnsanlar özgürlüğü hep tek taraflı düşünüyor. Ancak yapılan davranışların sonuçları olur. Bir şeyi yapmakta özgürsünüz diye onu yaptığınızda tepki görmeyeceğiniz anlamına gelmez.

Siz de bu kişilerin alanını kısıtlamadan kendi rahatsızlığınızı dile getirebilirsiniz. Siz de bunu yapmakta özgürsünüz.

Toplumsal denge bu şekilde teraziye geliyor. Bu işler böyle yani. Çok karışık değil aslında. Her şeyin bir kuralı, formülü olamaz, bazı şeyler uzlaşıyla hallolur.

Birisi sesli sakız çiğniyor diye ona kabahatler kanunundan ceza kesildiği bir ortam düşünün, sizce de bu absürt olmaz mı?
0
akhenaten
(12.12.24)
Hocam askere gittiniz mi ?
6 aylik mi ?
Merak ettim.
0
WithWorth
(12.12.24)
@WithWorth: hayır, askerlikten muafım.
0
🌸m e b
(13.12.24)
skerler eşiğine gelip insanların suratına içinden geçenleri dan dan konuşmaya başlayana kadar böyle gidecek. fakat sen erkek olduğun için olayın alevlenip yaralamalı kavgaya dönüşme olasılığı yüksek. karşındakini ölçüp biçip ona göre içindekileri söylemeye başla derim. işin zor meb kardeşim.
0
titanyum22
(13.12.24)
(22)

Çocuklu ailelere ayar olmak

tahirkemalbozoglu
Ayar olmak ama neyine?“Çocuk değil mi, her istediğini yapar” mantığıyla hareket etmeleri…Tamam, çocuk sonuçta; enerji olacak, ses çıkaracak. Ama bu, onun başkalarını rahatsız etme hakkını doğurmaz! Çocuk hayvan gibi bağırıyor, ortalığı ayağa kaldırıyor, senin tek bir uyarın yok: “Evladım, bağırma; i
Ayar olmak ama neyine?
“Çocuk değil mi, her istediğini yapar” mantığıyla hareket etmeleri…
Tamam, çocuk sonuçta; enerji olacak, ses çıkaracak. Ama bu, onun başkalarını rahatsız etme hakkını doğurmaz! Çocuk hayvan gibi bağırıyor, ortalığı ayağa kaldırıyor, senin tek bir uyarın yok: “Evladım, bağırma; insanları rahatsız etmeye hakkın yok.” demiyor beyefendi, hanımefendi.
Ama yok… Bu basit uyarıyı bile yapmıyorlar. Neden? Çünkü kendileri de yaşamayı bilmiyor. Saygısızlar. Toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini öğrenmemişler. Çocuklarına da öğretmiyorlar. Aksine bu çocuklu aile bunu kendilerinde bir hak görüyorlar. Diğer insanların kendileriyle beraber bunu anlayışla karşılamaları gerektiğini düşünüyorlar. Sonra o çocuk büyüyor, aynı saygısızlıkla devam ediyor. Çünkü ne görmüş ki ne öğrensin?
Saygıyı, empatiyi ve başkalarının haklarını önemsemeyi aileden öğrenir insan. Ama aile bunu bilmiyorsa? İşte o zaman ortaya, diğer insanları hiçe sayan bencil bir nesil çıkıyor. Ve böyle bireylerden oluşan bir toplumda huzur aramak da hayal oluyor.
Böyle çocuk yapacaksanız yapmayın, hadi yaptınız size benzeyen o sevimsiz evladınızı da alın ötede yaşayın lütfen.
Sizin çevrenizde var mı böyle çevresine saygısız aile? Huzur içinde yaşayan o mutlu ve nadir azgınlıktan mısınız?
0
tahirkemalbozoglu
(25.11.24)
Her çocuk ebeveyninin aynasıdır. Çünkü annesini ve babasını örnek alır, aynen kopyalar ve davranışlarıyla aynısını sergiler.

Anne baba evde bağırarak konuşuyorsa onlar da bağırırlar. Evde kavga çoksa çocuklar da kavgacıdırlar veya çok pısırıktırlar. Çocukların enerjik ve coşkulu anlardaki gürültüleri aileden değil kendi sağlıklı enerjilerinden gelir ama kontrol sorumluluğu çocuklarda değil anne babalardadır, onlar ise bu zamanda çoğunlukla ilgisizler, çünkü onlarla da ilgilenilmedi, onlara insanlara saygılı olmak yaşayarak gösterilmedi. Yani zihinlerinde böyle hatıralar yok, örnek alma klasörü boş.

Ana babanın saygılı ve ölçülü ve hatta dengeli insanlar olduğu aile çok az. Ben o talihli azınlıktanım. Bunu nasıl aşarız diyorsan bence birbirimize yılmadan ve bıkmadan, yumuşaklıkla ve kendimiz örnek olarak destek teşkil etmek çözüm olacak. Çocuklara karşı saygıyı ve nezaketi asla elden bırakmamak lazım, eğer ailelerinde görmüyorlarsa görmeleri ve kaydedip sorgulamaları için. Hatta içlerinin ısınması için. Muhakkak hatırlayacaklardır.

Bizim kendi davranışlarımız istemesek bile herhangi bir anda herhangi bir insana şahane örnek olabiliyor, hiç ummadığımız kadar. Onun için belki de öncelik bizim kendimizi düzeltmemizdir...
0
muhayyer divan
(25.11.24)
@kullanicadi

Onun derdi sen ve senin gibi ebeveynler değil ki, sen sorumluluğunu bilen, saygılı, insan gibi bir ebeveynsin, onun sıkıntısı sorumsuz saygısız haddini bilmez anne babalar ve onların yetiştirdikleri çocukların zorbalıkları. Ben öyle anladım.

Ben de tam aynı yerden geriliyorum hatta, tam da aynı sebeple anne olmak istemedim, istemiyorum. Çünkü güvenemiyorum, kimseyi güvenilir bulmuyorum ben de. Hepimiz toplumu bir şekilde tecrübe ediyoruz her gün ve benim gördüklerim beni çok huzursuz ediyor. O da sanırım bunun için yazdı buraya. Senle ilgisi yok ki.
0
muhayyer divan
(25.11.24)
@kullanıcıadi
Çocuğun çevreye rahatsızlık veriyorsa ve bunu önleyemiyorsan bu senin suçun olur. Bizim bir günahımız yok ama senin yaptığın çocuğun derdini beraber çekmemizi istemen çok tuhaf.
Keyifsizse senin oğlan bunu sabah kahvaltıya gelen herkese yaşatma. Gelme kahvaltıya.

Çok basit aslında ama çocuğu olanlar sessizliğin lüks olduğunu sanıyorlar.
0
Shepard
(25.11.24)
+1'imle geldim.

Hastayım, yarın işe gitcem dinlenmem lazım diye kapısına gidiyorum çünkü artık mesaj yoluyla uyarmaktan bezdum. Bana diyo ki ben de hastayım nolmuş, şuramdan buramdan ameliyatlıyım. Bu zamana kadar kimse kapımıza şikayete gelmedi diye beni suçlu çıkarmaya çalışıyo üstelik. Apartman hayatında gürültü olurmuş. Ben anlayış gösterecekmişim. Yok erkek çocuğuymuş enerjikmiş, yok muhabbet kuşunu görmüş heyecanlanmış, misafir gelmiş onun çocuğuyla coşmuş, bahaneler bahaneler...

Çocuk napcak, dur diyen sus diyen olmazsa kuduracak tabi. Bana hmm ok diyor ama davranışı asla düzeltmiyolar bi de.

Çok doluyum çoook!
0
beetlejuice
(25.11.24)
aşırı derecede ortadoğulu bir sorun.

şımarık veletler ortadoğulu bir kavram.

anası da babası da gerçek normal insan gibi insan olan veletler zaten çağcıl insanları o kadar da rahatsız etmiyor. 2024 yılında ortadoğulu islamik bi ortamda beklentileri ona göre ayarlamak lazım sanki.

soruya cevap olarak ise evet, huzur içinde yaşıyorum çünkü civarımda pek ortadoğulu yok.
0
fevzi123
(25.11.24)
+1'imle geldim daha dün bu durumu ilk kez aklimdan geçirdim.

İki çok küçük çocuk başta şakalaşıyorlardi, çocuktur dedim. Ama erkek kizi israrla bagirtiyor, diyorsunuz ayni masadalar(!), ana uyaracak herhalde. Hiç bir uyari yok. Ardindan yarim saat belki gaz cikarma sesi yapti cocuklar. Kesintisiz! Cunku uyaran yok. Ve ana baba AYNI restoran masasinda. Geri kalan tum tespitleri siz yapmissiniz zaten.
Buyuyunce normal insanlarin normal cocuklarina zorbalik yapacak cocuklar olacaklar bence. Ana babasinin durdurmadigi cocugu ogretmen nasil durdursun.

Avrupada bu islerin olmadigi ile ilgili cok saglam tespitlerin oldugu bir iki meshur baslik vardi ekside.
0
WithWorth
(25.11.24)
Sizin kadar sert bakmıyorum, ancak bence bu tür durumların ortaya çıkmasının en büyük sebebi bazı ailelerin çocuklarını hiç de çocuklara yönelik olmayan yerlere getirmesi.

Örneğin eşinizle ya da sevgilinizle gayet yetişkinlere yönelik bir tiyatroya, restorana, bir yere gidiyorsunuz. çocuklara yönelik bir şeyler olmadığı besbelli. Ama bir bakıyorsunuz bir çift çocuğunu getirmiş böyle bir ortamı "deneyimlemesini" falan bekliyor. Çocuk ortamı sevmemiş, mızmızlanıyor ancak ailesi hiç oralı olmuyor, gitmeye niyetleri yok. Çocuk sürekli bir şeyler soruyor, konuşulmaması gereken bir ortamda sürekli konuşuyor vs. Bir şey söyleyince de "ama o daha çocuk, ne yapayım?" Deniyor.

Dünyanın en saçma şeylerinden birisi. Çocuklara yönelik, onun yaşına uygun veya genele yönelik birçok yapılacak şey varken hayır; Çocuk illa onu "deneyimleyecek."

Ciddi anlamda sinir bozucu. Hatta bence açık olmak gerekirse çocuğun uygun bir zamanda seveceği varsa bile önüne ket vuruyor o yaşadığı şey. Her şey zamanında güzel.
0
akhenaten
(25.11.24)
Toplumda maalesef aşırı cahil insan var. Sadece çocuk konusu değil konu. İnsanlar birbirine karşı saygı sevgi nedir bilmiyorlar. Kavram karmaşası yaşıyorlar. Bu köpek konusunda da böyle çocuk konusunda da.

Bak neler var. Olayı nasıl da demagoji yapıyor. Dünyadaki en güzel şey çocuk sesi diye. Nasıl da gerçekleri carpitarak eğip büküyor. Bak böyle narsist insanlar gelip çocuk sevgisinden bahseder. Sen bencil bir kişi olarak bireyi önemsemiyorsun ki çocuğu onemseyesin zir cahil, saygısız. İnsanların birbirini rahatsız etmemesi isteğine bile nasıl kudurarak tepki veriyorlar, e nolacak öyle görmüş, öyle öğrenmiş.
0
dedeminhirkasi
(25.11.24)
çocuk sus deyince susan bir canlı değil. keşke öyle olsa. tabi ki abartı durumlarda müdahale edilir, özellikle restoranda, toplu taşımada vs. ama onun dışında çok da şey yapmamak lazım. anne baba etkeni önemli tabi de, bir de genetik var. her çocuk evinin aynası olmuyor.
zor konu yani.
anne olana kadar ben de benzer düşünüyordum. ama anne olduktan sonra asla kınayarak bakmıyorum bu tip durumlara.
0
elorelia
(25.11.24)
duyuruyu okur okumaz sebepsiz veya incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenden ötürü atılan çocuk sesi belirdi kulaklarımda bir an, başıma ağrı girdi.

şu hayatta artık çocuklardan daha gıcık olduğum bir şey varsa o da yeryüzüne padişah/kral(içe)/prens(es) doğurduğunu sanıp herkesin bu şizofrenik bakış açılarına uymamızı bekleyen ailelerdir. çocuk bu, kukladan veya yontulmamış odundan farksız. o çocuğun hala yontulmamış odun olarak kalmasında bu tip ebeveynlerin payı çok büyük.


artık bir ortamda çocuklu aile varsa mümkün mertebede kaçmaya çalışıyorum. anlamsız bağırış çağırışlar, pis ayaklarıyla koltuğa basmalar, etrafındakileri rahatsız etmeler, koşturmalar, herhangi bir mekanik sisteme parmak sokmaları ve anne-babalarının buna hiçbir şey dememeleri beni o kadar sinirlendiriyor ki anlatamam.


çocukların hiç dahil edilmediği ortamların yaygınlaşmasını o kadar çok istiyorum ki. hatta buna sosyal faaliyetleri geçiyorum, gündelik ve zorunlu alanlar da dahil edilmeli. örneğin toplu taşıma araçları, kafeler, restoranlar, avm'ler de dahil. eğer iki konu hakkında diktatörlük yapma imkanım olsaydı bunlardan biri futbolu yasaklamak, biri de toplumla entegre olmayı başaramamış çocuklu aileleri sosyal çevreden mahrum etmek üzerine olurdu.

kendi çocuklarına tahammül edemeyen tipler gelip senin tahammül etmeni bekliyor, şaka gibi.


ayrıca çok absürt şekilde kendisi çok anlayışlı, nazik ve etrafındakilere daima kibar olan ince bir arkadaşım söz konusu çocuğu olunca etrafta kim var, kim yok asla önemsemeyip ortalığın çocuğu yüzünden savaş alanına dönmesine asla müdahalede bulunmuyor.
0
m e b
(25.11.24)
çocuk sus deyince susan bir canlı değil. +1

Cocuklarin toplumsal ortamlarda cevreyi rahatsiz ettigi durumlarda ebeveynler genelde bir ihtiyaci karsilamamis olduklari icin hatalidir. Ancak her zaman, her durum on gorulemeyebiliyor. Cocuk yeri geliyor okulda/kreste yasadigi bir sorundan dolayi da gurultu yapabiliyor. Toplumsal ortamda uyarilir, halledilmeye calisilir falan ama bazen de olmuyor.

Ayrica cocuk her zaman ebeveynlerini yansitmiyor. Biz evde hic bagirmiyoruz, cocuk da genelde bagirmiyor ama bir arkadasi falan gelse bagirarak konusmaya basliyorlar. Arada uyararak bir nebze normallestirilebiliyor. Her hareketine mudahale edilen cocugun ileride topluma etkisinin hic de iyi olacagini sanmiyorum.
0
mbond
(25.11.24)
sende çocuk yap bırak onlar düşünsün.
0
nuisance2
(25.11.24)
çocuk sus deyince susan bir canlı değil evet çok doğru ama öyle yetiştirirseniz öyle olur ancak.

istisnai örnekleri var tabi ki ama burada gördüğümüz ortadoğu kafası ile yetişirse istisna olması gereken şey genel geçer hale gelir.
kimse de çocuğu suçlamıyor, onu yetiştiren kafayı suçluyor.
0
kisa
(25.11.24)
Nadir de olsa çocuğunu susturmaya çalışan, bir şekilde dikkatini dağıtmaya çalışan ebeveynlere denk geliyorum, ona bir şey diyemezsin mesela, onları anlayabiliyorum çocuk işte durmuyor susmuyor rahatsız ediyor ne yapabilirsin ki.

Ama çoğu zaman çocuğunun yaptığı gürültüye sesini çıkarmayan insanlarla karşılaşıyorum bu çok kötü bir şey. Deliriyorum sinirden, çocuğa değil de onlara kızıyorum, bir çaba ya bir adım bir şey yap susturmaya çalış.
Bir gün otobüste bir çocuk ayağıma kusmuştu ne diyebilirsin mesela çocuk yani maksimum 3 yaşındaydı ama kadın bir özür dile be bir şey söyle yani kusura bakmayın de hay allah çocuk işte de. bir şey yap.
benden özür dilemesini geçtim çocukla bile ilgilenmedi kadın, o an çocuğa daha çok üzüldüm.
0
mutekebbir
(25.11.24)
mbond muazzam özetlemiş.

biz de insanları rahatsız etmemesi konusunda uyarıyoruz ancak çocuğa her ses çıkardığında sus demek de çok yanlış bir yaklaşım. Çocuk sahibi olmayıp her çocuğu ağlayanı cahil sananlar bilsin ki 200 tane kitap okuyoruz doğru yaklaşımı öğrenmek için. benim oğlan mesela 2 yaş bunalımında. olmadık yerde inadından ağlama krizine giriyor. bu hesaba göre sırf sussun diye istediğini yapmalıyım. öyle bir dünya yok tabii ki.

bu durum suistimale açık. her ne olursa çocuktur yapar diyen ve sadece etraftakiler değil kendi çocuğu da aslında umrunda bile olmayan manyaklara da rastlıyoruz.

işin özü hayat bu gibi şeylere kafayı takmak için çok kısa.
0
brakgn
(25.11.24)
hocam duyurularin hep gozume carpiyor. surekli sosyal problemler ve problemlerin kaynagi hep baska insanlar. tamam zor bir cografyada yasiyoruz insan kalitesi cok dusuk ama boyle bir profil cizmeniz de hic saglikli degil. acaba bir durulup benim dusunce, davranis, tepkilerimde hata olabilir mi diye dusundunuz mu hic? bunu yapici bir elestiri olarak degerlendirin. cunku surekli dert yanmak yeni dertler getirmekten baska bir halta yaramiyor. sad but true.
0
buenosdias
(25.11.24)
3 çocuğum oldu. en büyüğü 7 yaşında.

belirli dönemleri var, ağlama krizlerine girerler 2 hafta kadar (büyüme krizi denir). Dışarda, evde nerede olursak olalım en ufak şeye ağlarlar. Örneğin avm'de yürürken benim ayakkabım neden pembe değil diye dakikalarca yırtındığını hatırlarım.

bu durumlarda üstüne gitmek çocuğu daha da sinirlendiriyor, o an ağlaması gerek ve yapacak bir şey yok :) çevresindeki insanlar rahatsız oluyorlar evet, farkındayım. ama insan olarak toplumda beraber yaşıyorsak bazı zaruri şeyler karşısında birbirimize sabretmemiz gerekiyor. örneğin yaşlıların araba kullanmasına ayar oluyorum, yolda yürümesine ayar oluyorum, toplu taşımada şişmanlara ayar oluyorum, engelli insanlara ayar oluyorum gibi bir sürü benzer bahane çıkartabilirim. ama aynı toplumda yaşıyoruz işte, zaruri sebepler dolayısıyla sabredeceğiz birbirimize.
0
xephyr
(25.11.24)
Daha önce anlatmıştım,
Bir hastanenin bekleme salonundayım, kalabalık epey. İki kadın geldi çocuk arabalı ve eteklerine yapışmış ikişer çocukla. Yani en az üç çocuk sözünü buyruk olarak kabul etmişler. Oturdular bir yere, yıllardır görüşememişler gibi koyu bir muhabbete başladılar.
4 çocuk olay yerini ahıra çevirmekte gecikmedi. Rahatsız olan erkekler, Titanyum korkusuyla kadınlara bir şey diyemediler ama birkaç kadın homurdandı. Kadınlar 'Onlar çocuk.' deyip kestirip attı.
Daha sonra kulağı küpeli saçı tokalı 7-8 tel sakallı bir genç, en küçük çocuk yanından geçerken, 'şu ne?' dedi. Çocuk durdu. Yangın dolabının üstündeki tabelalardan ikisi arası bir diyalog başladı. 'Sen renkleri biliyor musun falan derken sohbete diğer üç çocuk da katıldı. Ortam bir anda sükunete kavuştu. Ben oradan ayrılırken o üniversite öğrencisi o 4 çocukla hala sohbet ediyordu.

Çocuğu birey olarak görürsen o da insan gibi davranabiliyor. Bu işi orada o anneler yapmalıydı. Ama onlar enerjisini boşaltsın diye köpeği parka götürme mantığıyla çıkarıyorlar çocuklarını evden.

İzban'da bir anne çocuğa rasladım. Anne 3-4 yaşlarındaki oğluyla yol boyu büyük bir insanla sohbet eder gibi sohbet etti. Çocuğun sorduğu bir soruya cevap veremedi. Bunun cevabını ben de bilmiyorum, akşam babamıza soralım. Ama ben unutabilirim, sen hatırlatır mısın dedi. Eminim o çocuk evde alt kattakinin tepesinde tepinmiyordur.

Şu an bir komşum var. Her akşam iki oğlunu alıp ön bahçeye iniyor. Önce bankta baba oğul muhabbeti oluyor, yaz kış. Sonra 15-20 dakika, sanırım akşam yemeği hazır telefonu gelene kadar futbol oynuyorlar.

İnsanlar insan yetiştirmenin bilinciyle çocuk yapmalı. Saldım çayıra, mevlam kayıra deyince söylediğiniz görüntüler çıkıyor ortaya.
0
Mirket
(25.11.24)
Çocuk sus deyince susan bir canlı değil diyenler olmuş. Kişisel cevabımı vereyim. Bahsettiğim toddler dediğimiz yaş grubu değil, ilkokul çağına gelmiş çocuklar. Toddlerlara zaten her sosyal ortamda anlayış gösteriyoruz mecbur. Ilkokul çocuklarının da evde öğrenmediği saygıyı okulda random bi öğretmenden öğrenmesi hadi bi nebze mümkün de her ortamda istikrarlı şekilde uygulayabilmesi mümkün görünmüyor aile saygısızsa.

Sus demek zaten birinci adım. Onu bile yapmayan var. Yukarıda da bir kaç örnek verildi, sus deyince susmuyorsa dikkatini dağıtmak, çocuğun enerjisini boşaltacak başka yöntemler, aktiviteler bulmak ebeveynin görevi değil mi? Benim çocuğum yok ama arkadaşlarımın üst level haşarı çocuklarında bunu deneyimledim. Çocuklar bu tarz aktivitelere olumlu ve hızlı geri dönüş yapıyorlar. Sonra da millet sanıyo ki ben çocuklarla iyi anlaşıyorum. Biz bunu yaptık ama canımız ilgilenmek istemiyo diyen yok, o anda kendi keyiflerini sürmek varken... ekonomik durumu kötü insanlar da değiller çocuğa sosyal ve fiziksel aktivite alanları açamasınlar.

Hayır yani ben en doğal hakkım olarak evimde, konfor alanımda dinlenebilmek, uyuyabilmek için komşudan icazet mi almalıyım?
0
beetlejuice
(25.11.24)
Çocuklular ve çocuksuzların tatlı seviyede çatışmasına dönmüş :D

Çocuksuz olarak evimde otururken başkasının çocuk sahibi olma kararının beni rahatsız etmesine çok mana veremeyenlerdenim.

Memlekette sokakta çocuk oynayan kalan son sokaklardan birinde oturuyorum özellikle havalar ısınınca okullar tatil olunca çekilmez bir hal alıyor. "Çocuktur oynuyacaklar elbette"nin üzerinde bir bağırış çığırış var. Evebeynlerinin umrunda değil çocuklar ciddi riske girdiklerinde dahi gayet rahatlar.

Bu rahatsızlığıma şehirde yaşıyorsun bunları göze almışsın argümanı ile gelinmesini de bi yere kadar anlayabiliyorum. Zira o argümanı üzerime savuranın 1 hafta benim çalışma odamda yaşamasından sonra rahatsız olmama ihtimalleri yok :D

Maalesef çocuk ayarsız bişey elimden geldiğince kaçınmaya çalıştıkça gelip ağzıma giriyorlar.
0
hedep
(25.11.24)
Bunların %90'ı kalitesiz anne ve babalar yüzünden. Onların da yarısı fındık kadar beyinleri ile 2-3 kitap okuduktan sonra öz güveni yüksek birey yetiştirdiğini sanan kamiller, diğer yarısı da spermle yumurtayı birleştirmek dışında hiçbir fikri olmayan ve çocuğu tehdit ederek ya da milletin ortasında bağırta bağırta büyüyenler. Her şımarık çocuğun arkasında bir vasıfsız aile vardır.

"Çocuktur.." diye bahane olmaz. Bebek dediğin tabii ki ağlar da etrafı da dağıtır 2 yaşına kadar istenmese de anlaşılır ama 4 ve üzeri çocuğun böyle bir lüksü yok. O artık başarısız ebeveyn hikayesi. Açık hava hayvanat bahçesi değil şehirler. O kısımda +1
0
nawar
(25.11.24)
Mirket çok güzel anlatmış.
Saldım çayıra mevlam kayıra zihniyetinin sonuçları bunlar. Çocuk cıvıltısı, çocuk sesi, çocuk sesi... Bunlar farklı şeyler.
Evde çocuğuyla uğraşmak istemediği için eşlik etmeden sokağa bırakıyor. Çocuk sokaktan evdeki anne babasına sesleniyor 10-15 dakika; bakan yok. Uyarsanız kahabatli oluyorsunuz. Beğenmiyorsan taşın noktasına geliniyor illa ki. Geçenlerde komşum gayet nazik dinlenmeye çalıştığını söylediğinde çocuğun babasının tepkisi bu oldu. Ben domates biber diye aralıksız böğüren veledi direkt azarladım. Gerekirse polise şikayet etmek dahil her şeyi yaparım; hiç çekinmem.
Geçtiğimiz yaz yeğenlerimle 2 hafta aynı evde geçirdim. Tabletlerinin sesini kısmalarını söylemekten dilimde tüy bitti. En sonunda pes edip başka odada takılmakta buldum çareyi -ki bu çocuklar normalde çevrelerine rahatsızlık vermemeleri gerektiğini biliyorlar. Evlerinde ellerine tablet tutuşturulup kendi hallerine bırakıldıkları için onlara göre gayet normal yaptıkları.
Kimse çocuklardan biblo gibi oturmalarını bekleyemez; ama oyun oynayan (tablet, telefon vb. ile değil.), sohbet eden çocuk ile gürültücü çocuk aynı şey değil.
Birkaç hafta önce otobüste gecenin ikisinde yüksek sesle sohbet eden 'yetişkinleri' uyarmak zorunda kaldım. Çok şaşırdılar bu tepkime. Işıklar kapanmış, herkes uyumaya çalışır veya sessizce vakit geçirirken yüksek sesle konuşmak çok normal onlar için. Çoğu insan bulaşmamak için müdahale etmiyor; ama ben dayanamıyorum bazen.
Sessizlik gerçekten lüks bu ülkede. Kulaklıksız evden dışarı adım atmamak lazım.
0
auroraaurora
(26.11.24)
(11)

çok üzgünüm...

m e b
merhaba.çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim. şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına
merhaba.

çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.

12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim.

şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına hiç cevap alamaz. sürekli tekrarlanan bir durum ve bu durumdan epey şikayetçi olurdu. buluştuğumuzda sıcaklık/soğukluk olmuyor ama.

şimdi bazen ali'yi ne kadar ararsam arayım, dönmez. hiç aramamışım gibi davranır, instagram'dan reels gönderir. ama kendisi arayınca telefonuna bakmak zorundasın. bu konuda çok uyardım onu, ben ona nasıl bakıyorsam onun da benim telefonlarıma bakması için vs.

ali iki hafta önce yine ölü taklidi yaptığı ama reels attığı bir zamana girdi. ben de bir hafta boyunca hiçbirine dönüş yapmadım, ne aradım, ne sordum, ne de whatsapp/instagram mesajlarına cevap verdim. aradan 5 gün geçince beni aradı, hiçbirine yanıt vermedim.

akşamında bana "eyvallah" diye kısa bir mesaj attı whatsapp'tan. ben de içimi boşalttım "sadece senin mi kuralların önemli? sadece senin mi ilkelerin veya kendine saygın var? mehmet'i sırf bu yüzden defterden silmeyi isteyen birisi olarak niye beni aynı şeye maruz bırakıyorsun? sırf ne hissettiğimi anla diye telefonuna cevap vermedim, mesajlarını yok saydım" diye. "bunca senelik arkadaşlığımızı hiçe sayıyor ve saçma sapan tripler atıyorsun" diye yanıt verdi bana.

sonra mallık yapıp buluşmak, yüz yüze görüşmek için bulunduğu yere gittim ama gelmedi, iki saat gidiş iki saat dönüş olarak gece eve geldim. yine mallık yapıp iki günde bir mesaj attım ya da aradım ama hiçbirine de dönmedi.

kısacası iki haftadır konuşmuyoruz. ben haksız mıyım?
0
m e b
(21.11.24)
klişe bir cümle olacak ama sen daha iyilerini hak ediyorsun. diğer iki dallama zaman geçirmek için takılıyormuş birbirleriyle. sen belli ki arkadaşlığa değer veren bir insansın. bunlarla takılıp üzüleceğine geçici bir süre yalnız kal daha iyi. hak eden insanlara vaktini harcamak gerek. eski dost eski arkadaş diye tepene çıkarma. hayatından çıkardığında hiç özlemeyeceksin bunları sana garanti veririm.
0
titanyum22
(21.11.24)
Yeterince yedeklik yapmissiniz. Uzuluyorsaniz sorun değil bu normal emek vermişsiniz. Bir daha aramayın gereksiz insanları hayatınızdan çıkarın. Yalnız kalmak bundan daha iyi.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(21.11.24)
Haksızsınız demeyelim de, bence bu meseleyi bu kadar mesele haline getirmemek gerekirdi. Haklı olmak bu kadar isyan etmeyi gerektirmiyor bence bu konu özelinde.

Siz o sıralar acaba etrafınızda birilerine mi ihtiyaç duyuyordunuz da böyle patladınız belki? Eğer öyleyse doğrudan "bu aralar beni boş bırakmayın" diye konuşabilirmişsiniz örneğin.
0
akhenaten
(21.11.24)
@akhenaten: aksine kendisinin ihtiyacı vardı. ayrıca konu haklı olmak olsaydı ben işten sonra eve geçip de gidiş dönüş 4 saat yol çekmezdim. benim kırıldığım nokta aynı davranış için farklı muamele görmem. telefondan bu kadar yazabiliyorum.
0
🌸m e b
(21.11.24)
Hayatından çıkar bu insanı l. Başın ağrıycagina onsuz kal daha iyi
0
pembediken
(21.11.24)
100% haklısınız.
0
gloomy
(21.11.24)
Çok peşinde kosmussun, hakliyken haksız olmussun
0
abuzer
(21.11.24)
Çıkar böyle insanları hayatından cidden iyi gelmezler, kendisine yapılmasını sevmez ama başkalarına rahatlıkla yaparlar böyle davranışları böyle insanların kötü davranış konusunda pek sınırı da olmuyor.
Haklılığı haksızlığı da düşünme çok yormaya değmez.
0
atom karincanin torunu
(21.11.24)
ali gibi birinin 12 yıldır hayatınızda "çok yakın arkadaş" sıfatıyla yer alması başlı başına faul zaten. haklısınız ama bunca zaman bunları sineye çekmeniz ona böyle davranma alanlarını açıyormuş, niye açtım bu alanları diye de kendinize bi sorun.

bırakın gitsin, nihayet bu sözde arkadaşlık kendi miadını tamamlamış bitmiş işte, kasmayın.
0
Phoebe
(22.11.24)
Erkekler arasinda her aramaya donmeyen tipler olabiliyor ama genelde alttan laf sokulur bu durumlarda, ic bosaltma seklinde kirginlik olusturacak kadar kavga gurultu olmaz genelde.Keske anlamasini saglayacak kadar siz de aynisini yaptiktan sonra patirti gurultu yapmasaymissiniz ama olan olmus.
0
turkuaz
(22.11.24)
ne olursa olsun kalkıp yanına gelen insana da geri dönüş yapmayan birinin bunca senelik arkadaşlıktan falan bahsetmesi saçmalık. kaç yaşındayız yahu, bu tarz keskin hareketler için çok daha keskin duygu durumlar ve kaçınılmaz yıkımlar yaşanmasını ancak mantıklı bulabilirim. iki yetişkin insandan birinin böyle davranması yakışıksız. salın kendi haline bence. salamıyorsanız da son bi içinizi döküp, içiniz nasıl rahat edecekse o şekilde umursamayarak davranın
0
her giriste sifresini unutan adam
(22.11.24)
(1)

Instagram silinmeyen story

rahmi pinkfloydoglu
Bi arkadas hikaye paylasmis hikayeyi izlemedim ve 3 gundur silinmiyor. Yaninda da bi kalp isareti gibi birsey var. Bu yeni bi ozellik mi ne bu?https://i.hizliresim.com/387wl6y.jpeg
Bi arkadas hikaye paylasmis hikayeyi izlemedim ve 3 gundur silinmiyor. Yaninda da bi kalp isareti gibi birsey var. Bu yeni bi ozellik mi ne bu?


i.hizliresim.com
0
rahmi pinkfloydoglu
(12.11.24)
reddit'te de farklı farklı cevaplar var ama kimse bilmiyor.

www.reddit.com

www.reddit.com
0
m e b
(12.11.24)
(14)

Atamizin bursadaki celik heykelini begendiniz mi

Kittie
Ekside gordum. Herkes begenmis. Begenmekle kalmamis ne mehtiyeler ne methiyeler. Benim mi estetik algimda bi sorun var acaba.Hic begenmedim. Ataturk gibi degil. Ayrica elinin durdugu yer de garip gozukuyor.Siz begendiniz mi merak ettim.
Ekside gordum. Herkes begenmis. Begenmekle kalmamis ne mehtiyeler ne methiyeler. Benim mi estetik algimda bi sorun var acaba.
Hic begenmedim. Ataturk gibi degil. Ayrica elinin durdugu yer de garip gozukuyor.
Siz begendiniz mi merak ettim.
0
Kittie
(10.11.24)
Gayet güzelmiş...
0
Shepard
(10.11.24)
Ben görmemiştim sen de böyle bir duyuru açınca Nasreddin Hoca heykeli gibi bir şey zannettim ama ben çok beğendim çok iyi bir sanat eseri olmuş, çelik gibi bir malzeme kullanıp pardösüdeki o kıvrımları vermek bilemedim çok kolay değil gibi sanki o ışık yansımaları çok estetik olmuş, ben beğendim.

Nasreddin Hoca için; image.hurimg.com
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.11.24)
Bence güzel gibi. Bir de bu tür eserlere uzak mesafeden bakmak lazım. Daha da iyi görüneceğini düşünüyorum. En kısa zamanda gidip bakayım
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(10.11.24)
Gördüğüm en güzel ataturk heykeli.
0
deer hunter
(11.11.24)
Güzel. Daha güzel olabilirmiş ama fiyat performans oranı iyidir büyük ihtimalle.
0
gabe h coud
(11.11.24)
bana guzel gorundu. yalniz hangi kurum yapti, bursa'da nereye yapti gibi bilgiler yok sozlukteki basliginda. klasik siyasi cekismelere girmis yine herkes.
0
fevzi123
(11.11.24)
Yeni bir tarz olması pozitif ama bence bu tarz içinde değerlendirirsek çok da başarılı olmamış. Daha güzel görünen heykeller gördüm bu stilde yapılmış. 6/10 diyorum
0
nundu
(11.11.24)
Ben beğendim
0
mirty
(11.11.24)
Beğendim.
0
nawar
(11.11.24)
Bir Afyon Karahisar Atatürk heykeli kadar değilse de Güzel. Beğendim.
0
Mirket
(11.11.24)
bilmeyenler için twitter linki:
x.com

ben sadece bu resmi gördüm. başka bir açısını, ebatını, etrafına olan uyumunu falan bilmiyorum.

beklentim de sehirheykelleri.com 'daki heykeller gibi olunca, bu işi evet beğendim.
0
biseysorcaktim
(11.11.24)
Ataturkcu bir birey olarak, artik heykele ve goruntusune degil de fikirlerine odaklanmamiz taraftariyim
0
foster
(11.11.24)
değişik bir izlenim verdi bana: bir yandan çok estetik duruyor, sıradan kara heykeller görmektense bunu görmek isterdim. ama bir yandan da korku veren olumsuz bir enerjisi var. böyle bir ikilem yarattı bende.


deadpool'daki colossus ile gürcistan'daki man and woman heykelinden ilham alınmış gibi.

ama hepsinden önemlisi heykel için yapılan açılış şaşırttı beni. "benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır." diyen bir liderin ölüm yıldönümünde bunu yapmak da pek bir ironik kaçmış.
0
m e b
(11.11.24)
Dandik durmadigi kesin ama pek benzemiyor gibi bu acidan. Eksicilerin beğenmesine de şaşırdım, genelde beğenmezler çünkü :)
0
mbond
(11.11.24)
(4)

iphone'da benzer fotoğrafları silme?

m e b
selam.iphone'da 16 bin küsur fotoğraf var ve hafızam doldu. bilgisayara yedekleme yapmak zaten aşşşşşşşşırı zor. dolayısıyla önce var olan fotoğrafların beznerlerini eleyip en düzgün olanlarını tutmak ve yedeklemek istiyorum.bunun için `kullandığınız` bir yöntem veya uygulama var mı? aradığım şey `y
selam.

iphone'da 16 bin küsur fotoğraf var ve hafızam doldu. bilgisayara yedekleme yapmak zaten aşşşşşşşşırı zor. dolayısıyla önce var olan fotoğrafların beznerlerini eleyip en düzgün olanlarını tutmak ve yedeklemek istiyorum.

bunun için kullandığınız bir yöntem veya uygulama var mı? aradığım şey yinelenenleri silmek değil (ki onu zaten yaptım), benzerlerini silmek. xiaomi kullanırken böyle bir özelliği vardı mesela. örneğin aynı mekanda farklı 5-6 fotoğraf çekmişim, telefon bunu algılayıp kalite olarak en iyi olanına yıldız koyuyordu, ben manuel ya da otomatik olarak siliyordum birkaç tıkla. iphone'da bunu nasıl yapabilirim?
0
m e b
(08.11.24)
iphone'da dediğiniz tarzda bir şeyi ne duydum ne de gördüm ama söylediğinizden yola çıkarak şöyle bir şey önerebilirim. (sadece bir fikir)

fotoğraflarda arama kısmında mekan/bölge ismi yazılarak arama yapılabiliyor belki o şekilde çözülebilir ya da google fotoğraflardan yardım alınabilir.

farklı bir yöntem varsa yazan arkadaşlardan ben de öğrenmiş olurum :)
0
gilbeys
(08.11.24)
mac varsa bu isi photosweeper uygulamasi yapio
0
buenosdias
(08.11.24)
@gilbeys: evet ama öyle çok amele işi oluyor ya :(


@buenodias: mac yok maalesef.
0
🌸m e b
(08.11.24)
Hocam iphone fotoğrafları en üst kalitede çekmeye ayarlı, bu da bir fotoğraf yaklaşık 4-5 mb demek

Silmek yerine toplu yeniden boyutlandırma yapan uygulamalar vardır, hepsinin boyutunu çözünürlükten kaybetmeden yarı yarıya azaltabilirsin

64gb foto varsa 30-40 gb a düşer, sonra çoklu fotoğrafları silme formülü bulana kadar yer kazanmış olursun
0
grimavi
(09.11.24)
(21)

Şu kişi işe alınır mı?

kuehles blondes
Merhaba, şirketimizde bi junior pozisyonuna eleman arıyoruz. Tecrübe vs istemiyoruz, yeni üni mezunu yeter. Kafası sayılara çalışsın, sebep-sonuç ilişkilerini anlasın, farklı kültürlerle çalışabilsin vs. İlan yaklaşık 3 aydır online ve sadece 5 kişi başvurdu. 4ünü eledik, birini ise görüşmeye çağırd
Merhaba, şirketimizde bi junior pozisyonuna eleman arıyoruz. Tecrübe vs istemiyoruz, yeni üni mezunu yeter. Kafası sayılara çalışsın, sebep-sonuç ilişkilerini anlasın, farklı kültürlerle çalışabilsin vs.

İlan yaklaşık 3 aydır online ve sadece 5 kişi başvurdu. 4ünü eledik, birini ise görüşmeye çağırdık. Letter of motivation ı çok jenerikti, her başvurusuna ayrı paragraf döşesin beklemiyoruz ama şirketin veya pozisyonun adı bir kez bile geçmiyordu, bu bendeki ilk eksisi oldu adayın. Ama o kadar kimse başvurmadı ki yine de çağırdık.

Görüşmeye 8 dk geç geldi (toplu taşımanın vs dakik çalıştığı bir avrupa şehrindeyiz), geç geleceğini İKya haber vermedi, geç geldikten sonra özür de dilemedi bizden ve şaka gibi 3-4 kere zaman yönetiminin oldukça iyi olduğundan bahsetti :D
Şirket hakkında basit bazı sorular sorduk, internet sitemizde bulabileceği şeyler, kaç ülkede operasyonumuz var, iş sahamız nedir vs. Hiçbirine cevap veremedi hatta direkt “bilmiyorum” dedi. İş ilanında birkaç teknik terim var, bu işe başvurdu ya, araştırıp araştırmadığını sordum. Ona da hayır dedi. Sektörle ilgili genel sorular sorduk, cevap veremedi. (Sektörün en büyük rakibe karşı dezavantajı nedir vs tarzı)
Sonuç olarak çok kötü bir performans gösterdi görüşmede. Ama müdürüme sempatik geldiği için 1-2 ödev gibi bir şey verip tekrar bir şans vermek istiyorlar. Ben istemiyorum çünkü direkt benle çalışacak, benim junior ım olacak. Bu kadar ilgisiz biriyle anlaşacağımı sanmıyorum. Bana da sempatik geldi bu arada ama yeterli değil benim için. Bu arada üniversitede okuduğu bölüm, ders notları vs oldukça iyi, kafalı birine benziyor, yalan yok.
Müdürümün derdi ise bir an önce birini işe almak o yüzden daha fazla beklemek istemiyor.

Neyse genel olarak merak ettim, böyle birini işe alır mıydınız?
0
kuehles blondes
(27.10.24)
Almazdım. Letter of motivation hiç önemli değil. Diğer söylediklerin çok büyük red flag. Boşuna vakit ve emek kaybınız olur. Kesinlikle almayın.
0
gabe h coud
(27.10.24)
Ben elerdim, eledim de. Neden;

-Gec kalabilir, 8-10 dk icin sorry dememesi cok buyuk olay degil
-cover letter’da mentionlamamasi evet sikinti ama no big deal
-ucan kacan bir metin yazdiysa biraz red flag. Boylelerinin ici bos poset cikiyor. Yasandi karsim shshsj
-sirketle ilgili bilmiyorum demesi, arastirmamasi kesinlikle sikinti. Isi isteyen, pozisyonu ve sirketi biraz sorusturur, en azindan kim bunlar diye bakar.

Eleman yeterince istemiyor sizi bence.
0
mor oje
(27.10.24)
Anladığım kadarıyla çocuk kafası çalışan biri ama şirketi nerdeyse hiç bilmiyor. Yeni mezunsa veya öğrenciyse genelde çoğu yere atıyordur başvuru linkini. Yoğunluğu şu bu derken fırsatı da olmamıştır.

Bazen de umutsuzca başvuru yapıldığı oluyor ondan bi anlık yakalanmış olabilir. Bu tipte biri için ikinci şansta bakılacak en önemli kriter “alırsak şirkete bağlanabilir mi ve uzun süreli çalışır mı” tarafına bakmanız gerekiyor. Bazen böyle tipler hem zehir gibi çıkıyor hem de yapışıp şirkete uzun süreli çalışan olabiliyor. Tekrar denenmeli bu şartlarda ama dediğim kriterler üzerinden.
0
avatar is back
(27.10.24)
başıma bir şey gelmeyecekse ben o kadar da kötü bulmadım. çok ihtimam göstermediği belli ama yanınızda işi öğrenip başarılı olabilir, niye olmasın?

> toplu taşıma istediği kadar dakik olsun, neticede toplu taşıma. heyecanlanmış olabilir, geç kaldığı için panikleyip özür dilemeyi düşünememiş olabilir. sonuçta İŞ GÖRÜŞMESİ bu daha, 10 dakika operasyonunuzu o kadar etkileyecekse kolay gelsin, çalıştıracak adam bulamazsınız. atom parçalamıyorsunuz herhalde.

> iş arayan insanlar sadece size başvurmuyor, 50 tane yere yazı yazıp mülakatlara davet ediliyorlar. o da şanslıysalar. kimse bir kuruş almadığı bir işin detaylarını bilmek zorunda değil. operasyonlarınızı, faaliyet alanlarınızı birkaç saat içinde anlatırsınız. zor şeyler değil bunlar. yok eğer zorsa çalışacak çocuğa biraz kolaylık gösterin bir zahmet.

siz kendiniz de sempatik bulmuşsunuz, kafalı görmüşsünüz, niye almayasınız? allah kelamı değil bu sonuçta deneme süresi filan yok mu beğenmiyorsanız gönderirsiniz?

adam gelip orada 40-50 saat mesai harcayacak, karşılığında milyoner de olmayacak. bu şirketlere/kapitalizme bağlılığını anlamıyorum insanların. siz çok mu zenginsiniz mesela, çocuğa niye bu kadar kuruldunuz? gecesini gündüzüne katıp size daha fazla kazandırmak için mi uğraşması gerekiyordu daha işe bile girmemişken?

yaptığınız işleri bu kadar ciddiye almayın, egonuzu bir kenara bırakın derim. hepiniz başkalarını zengin etmek için uğraşan işçilersiniz.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
beklentiniz çalışıp gelmesi yönünde olmuş ama fazla bir beklenti diye düşünüyorum.
her ilana başvurduğu şirket sizin gibi beklentiye girse başvuranın hali ne olur diye düşünün derim.
işi yapabilecek potansiyeli varsa alınır.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(27.10.24)
Benim kararim negatif olurdu.
Mudure de elemani ise alarak sirketin aldigi riskleri aciklardim...

> toplu tasima vs mazeret degil. Gerekirse taksiye binip zamaninda (hatta 10-15 dk one) varacak gorusme yerine. Yarin obur gun deadline olan bis sey yapmasi gerekirse sIkIntisini siz ceklersiniz.

> sirketiniz hakkinda hicbirsey bilmemesi esittir ise ilgisi olmamasi!!! Derdi bir yere kapagi atip baska bir yere gecene kadar para kazanmak bence.

> Sempatik olmasi bazilarina ilginc gelebilir ama elemandanin bir cabasi yoksa bu da fazla uzun surmez.

> Kafali biri ise soz de geciremezsiniz... bur sure sonra verdiginiz tum isleri kendi kafasina gore yapmaya baslar.

> odev ile sans vermek nedir ya? SInav suresi bittiginde kagidi bos olan ogrenciye sinifta kalmasin diye yarim saat ek sure verip bir de uzerine (kolay) yeni soru verip kagida yazdigi fikraya puan vermeye benziyor.

Haa... alinmaz mi ise? - yukaridaki riskleri goz oununde bulundrarak alirsiniz, ama verim sifira yakin, retention rate sifir, is disiplini eksi !!!
0
parcxerox
(27.10.24)
10 küsür yıldır duyurudayım bu kadar az cevaba rağmen bu kadar tiksindiğim duyuru az olmuştur ahaha yarın bi gün deadline'a yetişemezmiş bak sen. niye? iş görüşmesine sekiz dakika geç kalıp özür dilemediği için. allah sizi kahretsin başka bir şey demiyorum. köle robotlar sizi. daha çok çalışın belki iki kuruş fazla kazanırsınız.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
- letter of motivation benim için hiç önemli olmazdı bunu zorunlu kılan ilanları anlamıyorum zaten genellikle çok anlamsız bir şey (belki bazı pozisyonlarda gereklidir ama benim gördüklerimde öyle değildi), opsiyonel olduğu halde doldurduysa zaten önemsiz kötü olması.
- görüşmeye geç gelinmesi bence önemli bir eksi. mülakattır, sınavdır vs. bu tarz şeylere giderken yaşayabileceğim tüm aksilikleri düşünüp ona göre hareket ederim ve böyle yaklaştığım hiçbir şeye asla gecikmedim. olabilirdi düşündüğümden de büyük aksilikler gelebilirdi başıma ama bu durumda mutlaka karşı tarafa bunu bildirir kusura bakmayın derdim. geç kalıp bir bahane de sunmaması bence işi çok da istemediğine işaret bu sebeple.
- şirket hakkındaki sorulara cevap verememesi bence önemli değil. işi siz öğretecekseniz teknik terimlere cevap verememesi falan da pek önemli değil bence. yani sizin ne aradığınıza göre değişir tabi bu ama işsiz birisi ya da işinden ayrılmaya karar veren birisi üst üste bir sürü ilana başvuruyor hepsini o kadar araştıramaz herhalde. ama bazı pozisyonlarda daha önemli olabilir o detayı bilmiyoruz tabi. yani tamamen teknik bir pozisyonsa şirket hakkındaki soruları bilip bilmemesinin hiç önemi yok ama atıyorum ik'ya ya da satışa falan alınacaksa yaklaşım olarak bu tarz şeylere önem vermesi beklenebilir.

sonuç olarak ben geç kalma mevzusunu ve bu konuda hiçbir şey dememesini önemser üstünü çizerdim. ancak ilan aylardır duruyor ve sadece 5 kişi başvurdu diyorsanız daha iyi birini bulabileceğiniz bir pozisyon değildir belki de. öyleyse bazı şeyler sineye çekilebilir.
0
semaforo de medianoche
(27.10.24)
3 aydır açık olup 5 kişinin başvurduğu şeyde, siz almak zorundasınız gibi görünüyor. Belli ki şartlar veya şehir bişey düzgün değil ki millet başvurmuyor.

Zaman yönetimi iyi diyince siz neden geç kaldığını belirtip onu sormadınız?

Şirketi vs. araştırmadan gelmesi daha kötü bence ama 100 tane yere başvurmuş buraya görüşmeye gelmiş olabilir. Artık öyle oluyor. Z kuşağının da pek eyvallahı yok. Gerçekten ilgisiz mi yoksa anlık mı öyle denk geldi anlamak için tekrar görüşebilirsin bence.

Bu arada, burada muhtaç durumda olan siz gibisiniz onu tekrar hatırlatayım. Ha eğer illa gerekmiyorsa bekleyin bi 3-5 ay daha. Ama alıp deneme süresinde bi bakıp 2-3 ay, ona göre karar vermek de mantıklı.
0
nhk ni youkosu
(27.10.24)
@mark

fazla tepki veriyorsun :) bu nasıl bir tavır, egodan bahsediyorsun ama bir daha oku istersen yazdıklarını. dümdüz hakaret ediyorsun. hiciv falan olsa bari. iyi misin? Herkes fikrini söylüyor. Sen hakaret ediyorsun.

kuehles blondes’in de dediği gibi, onunla çalışacak bu kişi. iş öğretecek. vaktini verecek. kendi başına kasada ya da üretim bandında çalışmayacak. kendisini direkt etkileyecek bir çalışan için temkinli davranması ve doğru kişiyle ilerlemesi en doğal hakkı.

Bu arada, işi hak etmeyen birini işe almak, dışarıdaki hak eden insanların hakkına girmektir. Doğru kişiyi bulana kadar işi kendisi yapsa daha az yorulur.
0
gabe h coud
(27.10.24)
Letter of motivationda kimse her basvurusu icin ayri mektup yazamaz ama yalandan pozisyonun veya sirketin ismini gecirir bir cümlede diye düsünüyorum ama biz de cok önem vermedik, ona ragmen cagirdik zaten görüsmeye.

Gec kalmasi benim icin net negatif puan, insanlik halidir, olabilir, haber vermesi gerekirdi diye düsünüyorum.

Kimse ayni tek ise basvurup o sirketten cevap bekleyip ona göre baska sirkete basvurmuyor. Hepimiz ayni anda belki 20-30 basvuru yapiyoruz. Linkedin‘den bi butona basinca bile basvuru oluyor artik. Ama görüsmeye cagiriliyorsan „bakiyim basvurmusum ama nereye/neye basvurmusum“ diyip o sirket hakkinda genel bir fikri olmasi lazim bence adayin. Sordugumuz soruya cevap veremese bile „sordugun sorunun cevabini bilmiyorum ama sirketle ilgili x konusu dikkatimi cekmisti“ diyip bir fikri oldugunu gösterebilirdi.

Acikcasi görüsme randevusunu 3 gün önceden yollamadik, 2 hafta öncesinden randevusu oldugunu biliyordu, o arada biraz hazirlanabilirdi.
Pozisyon, takim vs hakkinda sorulari var mi diye sorduk, ona da hayir dedi.
Evet, teknik terimler konusunda hakli olabilirsiniz. Baksaydi iyiydi ama bakmamis. Pozisyonun basligi „x planlama“, x ne biliyor musun dedim, hayir dedi. Hicbir sey bakmadiysa o isi isteyip istemedigini nereden bilecek? Bana garip geldi acikcasi.
Sirket ülkenin en büyük ikinci isvereni, stabil, maaslar fena degil, haftalik calisma saati 38,5 saat (reelde de böyle bu arada)

Sorun gercekten birine su anda ihtiyac duymamiz.

@mark lütfen sakin olun, olayi kisisellestirmeye gerek yok :)
0
🌸kuehles blondes
(27.10.24)
Bu arada önceki junior sirketten ayrilmadi, sirket icinde bir üst pozisyona gecti baska departmana. Ve onun basvurusuyla bu basvuruyu karsilastiriyorum, kiyas kabul etmez, cok iyiydi onunki. Hatta o zaman reddettiklerimiz bile bu adaydan iyiydi. (Sebebi eski juniorin görüsmeye cok iyi hazirlanmis olmasiydi)
0
🌸kuehles blondes
(27.10.24)
sadece yol yordam gösterilmemiş bir cevher olabilir, denemekten zarar gelmez. gençlerin genç olduğu için hata yapma hakları olduğunu düşünüyorum. zaten kimse başvurmuyormuş, demek ki iş de süper bir iş değil.
0
titanyum22
(27.10.24)
Bence arayış tarifinize kıyasla yanlış detaylara odaklanmışsınız.

Tecrübesiz junior alıyorsam bakacağım tek şey görüşmede söylediğim şeyleri anlayarak mı, yoksa boş gözlerle mi baktığı olurdu. Anlık olarak bir konudaki kavrayış ve idrak yeteneğini test edecek mantık temelli sorular sorardım. Şirket ve sektöre hakimiyet gibi öğrenilmiş bilgilerin sorgulanmasından bahsetmiyorum.
0
akhenaten
(27.10.24)
bu kisinin ise alinmasi durumunda 4 ay sonra sabahlari ofise gec gelmesine laf etmeniz durumunda size verecegi cevabi yaziyorum: "eger isi bitiriyorsam, saat kacta geldigim neden önemli ki?"
0
alice in potatoland
(27.10.24)
@alice in potatoland bu durum ama cidden önemli degil bizde. Isi bitiriyorsa daha dogrusu is arkadaslarinin ve isin ritmine uyuyorsa ise gec gelmis/erken gelmis önemli degil.
0
🌸kuehles blondes
(28.10.24)
@sputnik hangi galaksiden cevap yolluyor bize bilmiyorum ama bu gezegende begensek de begenmesek de durum bu. Olay kapitalizm, sosyalizm, vs gibi cok derin veya felsefi konular degil. Evrim teorisi...
Is ortaminin (ki Avrupa sehri olarak belirtilmis... Istanbul veya Edirne olmadigini kabul ediyorum) genel talebi bu. Bu tur "tiksinc" detaylara takmayan insanlarin sayisi daha fazla oldugu gunleri de goruruz insallah. O zaman da biz o duruma uyariz. Olay bu kadar basit.
0
parcxerox
(28.10.24)
mark greg sputnik +1111

letter of motivation'i gpt'ye yazdirdim. ilana basvururken icerigini dogru duzgun okumamistim bile, gorusmeden 15 dk once web sitelerine ve linkedin sayfalarina goz attim ve hazirlandigimi dusunmelerini saglayacak iki tane soru hazirladim (su teknolojik gelismeyi bir tehdit olarak goruyor musunuz, su alanda bir yatiriminiz olacak mi gibi genel gecer) bir de gorusmenin basinda sirket ve pozisyon hakkinda verdikleri genel bilgileri not aldim ve ordan da baska sorular urettim. ustune de sirketin personel politikalarini didikleyen sorular sordum.
gorusme bir anda ik ve yoneticinin bana sirketi begendirme cabasina donustu asdjdnd. ben o isi kabul ettim ve aylardir dogru duzgun hicbir is yapmiyorum (biraz benden, biraz sirketten kaynakli) bakin su anda da duyuruda takiliyorum adsncdf

cikin abi bu kafalardan. bir personelden alacaginiz verimin %80'ì ona sundugunuz imkanlardan, calisma ortamindan, uyumlu calismaktan, desteklenmekten, takdir edilmekten vs gelir.
sirketin mevcut personeline sorsaniz "en buyuk rakibe karsi dezavantajimiz nedir" diye, yarisindan cogu bilemez.
0
make a wish
(28.10.24)
kafasının çalıştığına dair emarelere sahipse alırdım.

@mark greg sputnik +1 ek olarak bir şeyi merak ettim; iş görüşmesine o değil de yöneticilerinizden/müdürlerinizden biri "beklenmedik" bir durum karşısında görüşmeye geç katılsaydı o adaydan özür dilenecek miydi?

bir sürü iş görüşmesine gittim, bir iki tanesi haricinde hepsinde 15-20 dakika bekletildim. hepsinde de aynı mazeret: son anda bir durum çıkmışmış da onu halletmişlermişmiş de. ama hiçbiri de özür dilemedi. hem mail hem de çıktı yoluyla cv'm ellerinde olmasına rağmen "bana dair" hiçbir bilgileri yoktu, ellerinde tuttukları cv'mde zaten cevabı olan soruları sordular. yani adamlar bana maaş veriyorsa bedava vermeyecekler, bilgimin ve emeklerimin karşılığında maaş verecekler. ama insan olarak eşitiz ve herkes inceliği hak ediyor.
0
m e b
(28.10.24)
@make a wish: sen o işi istiyormuşsun ki doğru düzgün emek harcamasan bile birkaç pratik yöntemle ilgili gibi görünmeye çalışmışsın. işi istemiyorduysan bile böyle yaparak bana ve muhtemelen seni işe alan kişilere verdiğin imaj bu. duyurudaki söz konusu arkadaş işle hiçbir şekilde ilgili olmadığı gibi ilgiliymiş gibi gözükmeye bile çalışmamış. kendinle kıyaslanacak bir tarafı yok bence örneğin. bu kişinin işi istediği baya şüpheli belki maddi olarak da ihtiyacı yok kariyer olarak da kendine faydalı olacağını düşünmüyor. böyle birinden ne alabilirsin ki? bir de çoğu kişi daha iyi bir fırsat bulduğunda gider başka işe zaten ama böyle bir kişinin gözü çok daha fazla dışarda olur ve çok erken ayrılabilir.

şirketin kazanacağı ekstra 3-5 kuruş benim de umrumda değil sonuçta hepimiz sermayedarlar tarafından sömürülüyoruz bu sebeple maaşlı işlerini çok ciddiye alan insanlar her zaman komik gelmiştir bana. genelde işi çok takmadığımı belli ederim ben enerjimle, yöneticilerle konuşmalarımda bile böyledir bu o yüzden her yerde bana "fazla rahat biri" derler bunlar ayrı. konuya tamamen işe alan kişi gözünden bireyselci bir bakışla bakıyorum. şirketin 3-5 kuruş fazla kazanması ya da az kazanmasını umursadığımdan değil bana ekstra dert yaratmaması (iş yetiştiremeyebilir, yarın projenin ortasında istifa ediyorum diyebilir), çalışma ortamımın tadını kaçırmaması adına almazdım böyle bir kişiyi eğer mecbur değilsem. normalde ekstra dert yaratmasın diye değil fayda sağlasın diye alırsın zaten birini işe ben beklentiyi ekstra dert yaratmamaya kadar düşürdüm bir de.
0
semaforo de medianoche
(28.10.24)
@make a wish, yapmaniz gerekenk yapmissiniz ki. Bu Ben bunda sorun göremedim. Bize isi anlat dese ve ondan sorular türetse gayet memnun olurdum acikcasi :) bu aday hicbir sey yapmadi görüsmede de. letter of motivation deal breaker olmadi zaten, cagirdik görüsmeye.

@m e b evet, özür dilerlerdi. Müdür tel sesini kismayi unutmus, calinca özür diledi hemen böldügü icin.

@semaforo tam bakis acimdan aciklamissiniz, tesekkür ederim.

Bu arada bir genel info daha, devlet sirketiyiz, direkt bakanliga bagliyiz. Sermayedar zengin etme durumu yok ortada :)
0
🌸kuehles blondes
(28.10.24)
(13)

dilimizde şöyle bir durum var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum?

m e b
selamlar.yazıda, bir kelimenin ek almış hali o kelimeyi iki anlama sürüklüyorsa hangi anlamda kullandığımızı vurgulamak için asıl kelime kökünden sonra gelecek eki kesme işareti ile ayırarak yanlış anlaşılmanın, muğlaklığın önüne geçebiliyoruz.bunu sanki seneler seneler önce bir yerde okudum gibi ge
selamlar.

yazıda, bir kelimenin ek almış hali o kelimeyi iki anlama sürüklüyorsa hangi anlamda kullandığımızı vurgulamak için asıl kelime kökünden sonra gelecek eki kesme işareti ile ayırarak yanlış anlaşılmanın, muğlaklığın önüne geçebiliyoruz.

bunu sanki seneler seneler önce bir yerde okudum gibi geliyor ama aradım, taradım, bulamadım böyle bir bilgi. ben mi uyduruyorum acaba?

örneğin:

-bir sorun mu var? (bir problemin mi var?)
-bir soru'n mu var?

-onun elmasını çalmışlar.
-onun elma'sını çalmışlar.


biliyorum, örnekler zorlama gibi oldu da söylemek istediğime hizmet etsin diye rastgele aklıma geldiği için yazdım.
0
m e b
(21.10.24)
tabii ki de yok.
0
patronaj1
(21.10.24)
Dilbilgisi kuralı olarak yok, hiç görmedim ama informal yazıda vurgu için yapılıyor olabilir.
0
Bruce
(21.10.24)
Böyle bir şey yok, sen uyduruyorsun.

Anlam karışıklığı yaratabilecek cümlelerde kelimeler arasında virgül konulabiliyor anlatım bozukluğu olmasın diye. Onunla karıştırmış olabilirsin.

Örnek:
Hasta, adama doğru gitti. -> Giden kişi hasta, gidilen kişi adam.
Hasta adama doğru gitti. -> Giden kişi o, gidilen kişi hasta adam.
0
cek
(21.10.24)
Hocam öyle bir şey hiç olmadı, mesela 40-50 senelik kitaplara bakarsan bugün kullandığımız pek çok kural orada yok ama bu dediğini orada bile görmedim ben.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.10.24)
@Bruce: ya zaten kuraldan ziyade "yapsak da yanlış sayılmaz" tarzında bir şeydi bahsettiğim.

@cek: verdiğin örnek doğrudan bilinmesi gereken bir kural ya, onunla karıştırmamın imkanı yok :)
0
🌸m e b
(21.10.24)
Okulda öğrendim ancak ülke genelinde yapılan sınavlarda karşılaşmadım.
Zorunlu eğitim kapsamında öğretilmiş bir Türkçe dilbilgisi kuralıdır.
Farklı jenerasyonlardan gelen öğretmenlerce farklı kurumlar içinde öğretildiğine bizzat şahit oldum.
Bizdeki örnek; bir andan bahsedilirken "an'ı" olarak yazılmasıyla, hatıra anlamındaki "anı" kelimesini ifade etmekten kaçınmak üzerineydi.
0
Etanglement
(21.10.24)
@cek'in verdiği örnek doğru mu?
Ahmet, adama doğru gitti.' derken de virgül kullanırız. Yani oradaki virgül 'Ahmet ne tarafa ait' sorusuna cevap değil.
Ahmet, gidilen mi giden mi diye bir karışıklık yok orta yerde ama yine de virgül var.
:)
0
Mirket
(21.10.24)
@Mirket: ama senin örneğinde anlam karmaşasına yol açacak bir durum yok, virgül orada şart değil, o konuda bir sorunum yok. @cek'in örneğindeki gibi durumlarla yazılarda çok karşılaşıp doğrudan karşı tarafa "burada ne demek istedin?" diye soruyorum mesela.
0
🌸m e b
(21.10.24)
Yok öyme bir şey.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(21.10.24)
hece ölçülü şiirlerde ölçü uysun diye yapılıyor, karacaoğlan yerine karac'oğlan yazılması gibi. sizdeki sebep farklı tabi.
0
zemberek
(21.10.24)
böyle bir kural yok, bundan daha vahimi eşsesli kelimeler için söylenebilir. ihtiyaç var mı derseniz; genelde konuşmanın, yazının konseptine göre anlam çıkarılır zaten, o yüzden çok ihtiyaç da yok bence.
0
mustafakesekci
(21.10.24)
böyle bi kuralın varlığını hiç duymadım.
resmi olmayan yazışmalarda (arkadaşa mesaj atmak gibi) ben kullanıyorum bu dediğiniz şekilde.
0
biseysorcaktim
(21.10.24)
hayır kesinlikle öyle bir kural yok ama sosyal medyada çok görmeye başladım bunu, sen de o yüzden kural sanmış olabilirsin

özellikle "an'ı yaşamak" deyiminde çok görüyorum. yanlış bir kullanım
0
titanyum22
(21.10.24)
(24)

Bu iş geçmişi olan birinden soğur muydunuz?

duygusalatasi
Yeni tanıştığım bir avukat bey var. 40'lı yaşlarda. Hem düşünce hem hayat tarzı olarak son derece muhalif bir kişilik yani siyasi olarak uyuşuyoruz diyebilirim. Fakat adını Google'a yazınca 2018 yılında AKP belediye meclis üyesi, 2020 yılında Deva Partisi kurucu üyesi olduğu yazıyor. Sorunca ''ne dü
Yeni tanıştığım bir avukat bey var. 40'lı yaşlarda. Hem düşünce hem hayat tarzı olarak son derece muhalif bir kişilik yani siyasi olarak uyuşuyoruz diyebilirim. Fakat adını Google'a yazınca 2018 yılında AKP belediye meclis üyesi, 2020 yılında Deva Partisi kurucu üyesi olduğu yazıyor. Sorunca ''ne düşündüğümü biliyorsun, öyle inandığım için değil, iş olarak yapıyordum'' gibi cevaplar veriyor. Bu yüzden ondan soğur musunuz? Yoksa insanlık halidir, ekmek parasıdır, eskiden öyledir ama o yoldan dönmüştür der misiniz? Arkadaş olarak da sevgili olarak da düşünülüp cevap verilebilir.
0
duygusalatasi
(21.10.24)
Bir duruşu olmayan omurgasız bir insan diye düşünürüm, herkesin de bahanesi iş için, peki buna rağmen böyle partilere yaklaşmadan daha zorlu şartlarda avukatlık yapan insanlar yok mu ?
0
grimavi
(21.10.24)
Bizim o konudaki düşüncemiz şu şekilde: pbs.twimg.com
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.10.24)
prensip olarak 2018 yılında hala yolu malum parti ile "iş" için kesişen ve meclis üyesi olan birinin hayatta herhangi bir prensipi olmadığı, para için her şeyi yapabileceğini düşünürüm. Sonuçta iş için mezheplerde falan da takılabilir. Iş için feto ile de takilmis olabilir. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakilmaz. Ne düşündüğü çok da önemli değil.

Benim kendi prensiplerime göre çöp kovası etrafında takılmayı böyle tiplere tercih ederim. Eski arkadaşım olsa belki eyvallah derdim eskiden olması sebebiyle (ki böyle bir tanıdığım hiç yok, çok mutluyum).
0
logisticsmanager
(21.10.24)
ıyyyy adamın geçtiği sokaktan geçmem. menfaati için her ama her şeyi yapabilecek biri bu ve bu normal değil, her ne kadar normalleştirmeye çalışsalar da.

''ne düşündüğümü biliyorsun, öyle inandığım için değil, iş olarak yapıyordum'' özrü kabahatinden büyük. inansa en azından safmış dersin. şaşırmadım gerçi, bunların alayı böyle. para için anasını boyayıp babasına satacak adamlar.
0
titanyum22
(21.10.24)
Kaleci +1
0
ananiyimioguz
(21.10.24)
Konuya takildigi partiler uzerinden de bakmaya gerek yok. Fayda saglama amacli bir takim siyasi ortamlara girmeyi uygun gormus. Biraz sozde de olsa hepimizin karsi ciktigi iltimas meselelerinde, iltimasi arayan kisi olarak gorunuyor. Hayatin gercegi olsa da omurgasizlik sinifina girer.
0
mbond
(21.10.24)
iş olarak değil baya para için yapmış işte. ben olsam görüşmem asla. omurgasızlık +1
0
jelly bear
(21.10.24)
Sohbeti muhabbeti eşlikçiliği iyiyse arkadaş olabilirim ama sevgili olmam. Sen biraz makyevelistsen olur, herkesi rahatsız etmek zorunda değil.
0
Bruce
(21.10.24)
Çok radikal olmayan zıt düşüncedeki biriyle yürütebilirim, geçmişte zıt fikirlere sahip ama bugün değişmiş biriyle de yapabilirim. Ancak tam olarak ne düşündüğünü bildiğim halde, iş olarak, zıt siyasi görüşe, hem de siyaset çatısı altında hizmet eden birinden soğurdum. Özrü kabahatinden beter. Siyasette profesyonelliğe karşıyım. İnsan kendi yaşam tarzının aleyhinde çalışma yürütmemeli. Böyle bir oksimoron olay yok.
0
akhenaten
(21.10.24)
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet +1
insanlar fikirlerini değiştirebilir yanlışı görebilir ama iş için yapıyordum demesi daha kötü olmuş,2 gün sonra ilişki ciddiye binince ben fikrimi değiştirdim sarışın seviyormuşum mu der acaba?
0
eja
(21.10.24)
inkar ediyorsa sogurdum. durustce kabul etseydi sogumazdim.

ama cift olarak birbirinize yakistiginizi dusunuyorum. biri google'dan bakip gecmisi hakkinde sorguya cekme hadsizligi yapiyor digeri de gunu kurtarmak icin gecmisteki karar ve tercihlerinin arkasinda durmuyor. tam birbirinize goresiniz bence. merhaba toksik iliski:)
0
buenosdias
(21.10.24)
Sağcı olsun solcu olsun böyle bir geçmişi olanın menfaatten başka düşündüğü bir şey yoktur.
Kısaca, makyevelist bir örnek

Ama sadece mesleği gereği adalet odaklı bir avukattan anladığım tek şey ise sağdan veya soldan haklı olan birini hakkını aramasıdır.
0
diyecevaplandı
(21.10.24)
ilişkiyi keserdim.
0
gabe h coud
(21.10.24)
para için her şeyi yapacak biri olduğunu düşünüp anında soğurum. senin de soğumanı tavsiye ederim.

@buenosdias
abi niye böyle eski sevgilisini aylarca süren stalk sonucu bulmuş da taciz etmiş gibi tepki veriyorsun? biriyle tanışınca gayet de google araması yapılır, özellikle adının marka değeri olan biriyse. az çok tanımak için başka ne yapacağız, fal mı açtıralım? neresi hadsizlik bunun? norveç'te falan yaşamıyoruz ki siyasi duruşa göre karakter tahlili yapmayıp cephemizi belirlemeyelim. aman da aman, savrulmuş yavrucak diye bunu hoş gören de muhtemelen aynı cenahtandır.
0
potasyum bebek
(21.10.24)
Ben istemezdim böyle birisini.

Ben sırf para için ya da daha fazla güç için duruşumu değiştirmem. Kişi, savunduğu değerlerin arkasında dağ gibi durmalı.
0
rock n roll
(21.10.24)
Bence insanların düşüncelerinden çok yaptıkları önemli. Mesela @yap desem yapmazsin he'nin verdiği örnekteki avukat MHP'ten milletvekili seçilseydi talimata göre mi oy kullanacaktı mecliste? Ne önemi var o zaman siyasi görüşünün? Hayatımıza etki eden kişinin kafasındaki düşünceler değil icraatları.
0
peki madem
(21.10.24)
Görüşümü biliyorsun, iş olarak yapıyordum diyerek yakın olmak o görüşü benimseyerek dahil olmaktan daha kötü bence.
0
curukturpkokusu
(21.10.24)
en kötüsü bu tipler. çıkarı için anasını babasını satar bunlar.
elbette farklı görüşlü kişilerle birlikte olunur ama çıkar için birilerine yarananlara selam bile vermem.
0
my fault
(21.10.24)
aleni terör örgütlerinin borazanlığını yapan herhangi bir siyasi oluşum haricinde hiçbir şekilde soğumazdım. bu bahsettiğim hariç hepsini aynı görüyorum çünkü.
0
m e b
(21.10.24)
@potasyum bebek: iletisim diye birsey var. 40 yasinda insanlardan bahsediyoruz. liseli ergen gibi google'da napmis, instadan kimi begenmis gibi kurulmaktansa medeni iki insan gibi oturup dialog kurarsiniz.
0
buenosdias
(21.10.24)
Vallahi 155'i ararün, burda kürtaj yapüyrugh" diyen bahçe cinin bile bu adamdan daha ilkeli bir duruşu var. Dümdüz bir oportünist. İşimi kaybetmemek için, ekmek parası için, şu için bu için diye bahaneleri bitmez. Geçiniz. Milyonlarca insanın dününü, bugününü, yarınını, hayallerini çalmış, canını almış bu sistemi kurmuş insanlarla ortak olacaksın, değirmenine öyle ya da böyle su taşıyacaksın sonra da gelip "ne düşündüğümü biliyorsun" diyerek kendini temize çıkaracaksın öyle mi? Öyle mi alay komutanı?

Bırak arkadaş ya da sevgili olmayı, bu insan müsveddelerinin hakettiği en hafif cevap suratlarına tükürülmesi. O da en hafifi.
0
thracia
(21.10.24)
Soğurum. Para için her haltı yiyebilir, ilkesi yok. İlkesiz insan istemem. Kırmızı çizgilerimiz denk olacak.
0
muhayyer divan
(21.10.24)
@buenosdias hayatımda okuduğum en saçma gaslighting örneğini verdiğin için teşekkürler. ekran görüntüsü alıyorum okuyup okuyup gülücem
0
titanyum22
(21.10.24)
Dışarıdan fonlanan dernek, vakıf vb örgütlerle alenen ilişki içinde olanlar hariç iç siyasette ne sebeple olursa olsun oradan oraya atlamış da olsa kimseden soğumam.
0
hebanon
(21.10.24)
(16)

tipi 10/10 ama sorunlu vs sorunsuz ama eh iste tipli

robert bosch
hangisiniz secersiniz?dipnot: ikisini de secmem diyenler disari
hangisiniz secersiniz?

dipnot: ikisini de secmem diyenler disari
0
robert bosch
(20.10.24)
Uzun süreli düşünüyorsan sorunsuz

Kısa süreli takılırım diyorsan sorunlu
0
grimavi
(20.10.24)
Sorunsuz, eh işte tipli.

Tipi 10/10 diye kendimi mi dövdüreceğim?
0
rock n roll
(20.10.24)
@rock n roll, sorunlu dediysek siddete meyilli ruh hastasi degil canim. ama böyle isleri yokusan süren, memnuniyetsiz, mod düsüren zor bir insan olmasi. mutlu etmemesi yani. senin onu mutlu etmen gerekmesi genel olarak.
0
🌸robert bosch
(20.10.24)
sen kararını vermişsin niye soruyorsun? :)
bizim kadınlar brad pittin gençliği gelse de "aman onun ayağı bokludur" diyip bakmaz hale geldi artık. 10/10luk olup sıkıntısına değecek olan yoktur ne kısa süreli ne uzun süreli.

ROBER TİKİMİ VER
0
titanyum22
(20.10.24)
@ Robert bosh

O tip bir insanda şiddete meyilli olabilir ama. O bir kere sinirli potansiyeli olan bir kişi olur bence. Bir de niye hep ben mutlu edeyim, belki ben de mutlu olmak istiyorum? Beni aşağı çeken bir insanı istemem.
0
rock n roll
(20.10.24)
sorunlu ve tipi eh erkolar&sorunsuz ve tipi eh kadinlar

tercihlerim bu sekil
0
ala09
(20.10.24)
Tipi 10/10 birey bana kadar geldiyse kesin ekstra ekstra sorunludur deyip kaçmak lazım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(20.10.24)
10/10 olup sorunsuz kimseye denk gelmedim, o yüzden 10/10lar kapsam dışı.
Haliyle eh işte. Tipe önem vermeyi bırakalı çok oldu.
0
Bruce
(20.10.24)
@kaleci, niye ya hayatinin son 20 senesini sporla gecirmis birinin vücudu nerden baksan 9.75/10dur.:)

@titanyum, sen benim icin yoksun. kullanici engelleme gelsin ilk seni engelliycem.
0
🌸robert bosch
(20.10.24)
Seçmek zorundaysak sorunsuz eh işte tipli. 40’tan sonra hiç çekemem sorunlu insanları. Gun to your head değilse eh işte tipliyi de seçmem ama senin hatırın için seçmiş bulundum.
0
gabe h coud
(20.10.24)
Sorunsuz eh işte
0
Amaranta ursula
(20.10.24)
Sorun nasıl bir sorun? Okb mi, bipolar mı, borderline mı…?
Çözülebilecek sorunlarsa kesinlikle 10/10 tipi olan. Birlikte aşarız.
Çözülemeyecek (şiddet yanlısı, aşağılık kompleksi olan, pedofili gibi gibi) ve kalıtımsal problemler varsa eh işteli olan.
0
hain kostokk
(20.10.24)
10/10, oteki turlu monoton olur
İliski dedigin film tadinda olmali
0
lapaz
(21.10.24)
Sorunsuz ama eh işte kalp ben
0
nawar
(21.10.24)
açılın, yeryüzünün en sığ ama bir o kadar da gerçek tespitini yapacağım (kaynak oturma organım değil de gözlemlerim):

tipi 10/10 olan biri hayatta her istediğini kolayca elde edebilmiş kişiler oluyor genelde. dikkat edin, fazla güzel/yakışıklı kişiler bu yüzden kendini geliştirme zorluğuna hiç girmemişlerdir. tipi kötü/eh işte olanlar ise bu "yalnız kalmama/tercih edilme" yarışında gerilerde kalmamak için kendini hep geliştirmek zorunda kalmış kişilerdir.

kısacası bu 10/10'luk kişinin hayatın her alanında zorluk/sorun çıkarma ihtimali %99.97 (bilerek küsuratlı oran verdim). bu sebeple, sorunsuz ama eh işte ile yola devam daha iyi seçenek gibi.
0
m e b
(21.10.24)
@meb, hahahah cok dogru.
ünide tipi 10/10 insanlar partide dans bile etmiyordu. sadece bir yerde oturuyorlardi ve onlara gelen insanlarla azicik göz ucuyla konusuyorlardi.ben de bir arkadasa (10 üzerinden 15 falan) hadi gel dans edelim demistim o da benim herhangi bir sey yapmama gerek yok ama sen dans et demisti dkfgjf off
0
🌸robert bosch
(21.10.24)
(19)

sizin icin hayranlik veya saygi duyulacak insan kriteri nedir?

buenosdias
zeki olmasi?iyi kalpli olmasi?vizyoner olmasi? orneklerle aciklarsaniz sevinirim. tesekkurler.
zeki olmasi?
iyi kalpli olmasi?
vizyoner olmasi?

orneklerle aciklarsaniz sevinirim.

tesekkurler.
0
buenosdias
(01.10.24)
sokakta gördüğü -isterse anadan doğma çıplak olsun- birine banane deyip kendi işine bakan insana büyük saygı duyarım. güvenirim.

çıplaklıktan rahatsız olan insan olmamış insandır, sıkıntılı insandır. bunca yıllık hayatımda tecrübe ettiğim bir gerçek bu.
0
yurtsuz john
(01.10.24)
zeki insanlara her zaman hayranlık ve saygı duymuşumdur ama iyi kalpli olmadığını bir şekilde öğrenmişsem geri kalan hiçbir vasfı benim için artık önem arz etmiyor.

ama bir de sadece BAZI zamanlar sığ insanlara da saygı duyuyorum; keşke onlar gibi hayata siyah-beyaz diye ikiye ayırıp bakabilseydim, hayatı daha kolay görürdüm. mesela fanatik taraftarlar, fanatik anti x'ler filan ne güzel kafaya sahipler.
0
m e b
(01.10.24)
bence herkes kendinde eksik hissettiği veya olmasını istediği kritere hayran oluyor/saygı duyuyor.
çok sübjektif olacak ama heyecanlı, evhamlı ve endişeli birisi olarak sakin, ayakları yere basan ve iş bitirici insanlara-elbette bunları saygı çerçevesinde yapanlara hayranım.
0
birnevibahar
(01.10.24)
Bir konu hakkında bilgisi yok ise bilmiyorum diyebilen insanlara saygı duyuyorum.
0
peki madem
(01.10.24)
Basmakalip dusuncelerin esiri olmayan, ufku acik, saygili, toplum olma bilincinin farkinda olan kisilerdir.

Ilk madde ozelinde Sevan Nisanyan diyorum, "saygili" kriterinden kaldi, cunku burada karisinin basindan asagi bok doktugu iddia edilen birine "saygili" dersem hos olmaz.

Ornek olarak video atayim, adamin bilimle bir derdi falan olmasina gerek yok ancak bugun gelinen noktayla ilgili guzel yorum yapmis bence: www.youtube.com
0
mbond
(01.10.24)
Bazı insanların çok dengeli bir karakteri var. Nasıl anlatılır bilmiyorum, asalet deyince çok burnu havada duruyor; samimi deyince de çok cana yakın duruyor. İkisi de değil. İnsanlarla mesafesini kibar bir şekilde koruyabiliyorlar. Zevkleri var, ilgilendikleri şeyler var. Spesifik bir konuda derin bilgi sahibiler. Fevri davranmıyorlar. Böyle insanları görünce hemen kanım ısınıyor.
0
akhenaten
(01.10.24)
Bilgi derinliği fazla, farkındalığı yüksek, hitabet gücü olan ve Türkçeyi iyi kullanan, doğaya ve insana saygılı, toplum içinde yaşamayı tüm kurum ve kuramlarıyla sindirmiş, temiz ve bakımlı, gösterişten uzak hatta minimalist, kibar

Aklıma gelenler bunlar.

Tek bir kriter yok ki, hepsi masanın ayakları gibi, biri olmazsa bütün olmaz.
0
Mirket
(01.10.24)
Dövüşmen guzum, duruş ve entelektüel bilgi seviyesi.
0
ananiyimioguz
(01.10.24)
Çok kriter var aslında.

Yaşam hakkına saygı gösteren, hayvan, doğa sevgisi olan, sürekli tüketmeyen, ihtiyacından fazlasını almayan, emeğe saygılı, insanları dış görünüşe göre değerlendirmeyen, sömürmeyen, her koşulda nezaketini kaybetmeyen, temizliğe dikkat eden, kendini geliştiren insanlara saygı duyuyorum. Dediğim gibi daha çok kriter var aklıma gelirse ekleme yaparım.
0
rock n roll
(01.10.24)
Zengin olan
0
lapaz
(01.10.24)
saygılı insana saygı duyarım
0
abelardo
(01.10.24)
Saygılı insan+1
0
kumandanim
(01.10.24)
Çok kriter var mutlaka, çoğu da olması gereken şeyler ama özellikle şu dönemde mahremiyetine özen gösteren insanları ayrı seviyorum sanırım. Belki dünyanın en güzel yerlerinde yaşıyor, en güzel yerlerini geziyor, işinde çok başarılı, ilişkisinde çok mutlu ama çok çok az görüyoruz bunu mesela. Görgülü, sade yaşayan, görünür olmakla bir derdi olmayan insanlara daha yakın hissediyor ve saygı duyuyorum.
0
aquarium
(01.10.24)
fallout dizisindeki the ghoul karakteri gibi.

birincisi asiri zeki.
ikincisi kötülük ne cok iyi biliyor ama uygulamiyor. yalnizca karsidaki kötülük yapmak icin aksiyona gectiginde karsidakini yok ediyor. bu cok alfa bir durum bence.

bunu her duruma uygulayabilirsin.
0
robert bosch
(01.10.24)
geveze yazar +1
0
yurtsuz john
(01.10.24)
aklıma direkt Caner Eler geldi. İnanılmaz genel kültür seviyesi, işini severek yapması, saygılı ve resmi bir üslubu olması ama yeri geldi mi gevşek davranması, yaşadığı hastalığa ve engelli kalmasına rağmen bunu ne kendine dert edinmesi ne de "bakın ben engelliyim" edebiyatı yaparak bundan kendine avantaj çıkarmaya çalışması gibi sebeplerle çok saygı duyduğum biri.

Genel olarak genel kültürü yüksek kişilere saygı duyuyorum. Mesleğinde çok iyi ama mesleği dışında iki kelime laf edemeyecek kişilere de saygım çok az. Ha bi de hayatta en büyük önceliği kariyer ve para olan kişilere de saygım yok. Arada keyif p*zevenkliği yapmayan kişileri sevmem. Çok çalışkan insanlara da sinir olurum :d
0
nundu
(01.10.24)
Doğru olanı yapması. Yani bu yol zor olan yol olsa bile veya zarar görme ihtimali yüzünden endiseden gece uykuları kaçsa bile sabah kalkınca zor ama doğru olani yapması
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(01.10.24)
Zeka, bilgi, vizyonerlik falan umrumda değil.

Entelektüel birikim elde ettikçe ukalalaşan, saygısız, snob tipler beş para etmez mesela gözümde. İstediği kadar bilgili olsun. Cahilin ve okumuşun saygısızlığına eşit ölçüde katlanamam. Kesinlikle anlayış ve saygı benim için önceliktir.
0
kakaolu kremali biskuvi
(01.10.24)
gün içinde o kadar ahlaksızlık görüyoruz ve bu çok normalleşmiş durumda. insanların huyları yaşam tarzları bu olmuş. bazen ben de mi öyleyim diye sorguluyorum. saygı duyulacak insanın önce ahlaklı biri olması gerekiyor. çok sevilen biri olmasın saygılı olmasın ama önce bize lazım olana saygı duyuyorum. kimse kimseye iyi olmak herkeze saygılı olmak zorunda değil.
0
mikahakkinen
(01.10.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.